Taksim yasağına tepki olarak bu yıl Tekirdağ’da düzenlenen gösteri yürüyüşü, Köprübaşı mevkiinde Tekira alış-veriş merkezinden, sahil dolgu alanına kadar sürdü. Her yıl binlerce polisin görev yaptığı, daha Lüleburgaz’ın girişinde araçların kontrol altına alınıp, Lüleburgaz hükümet konağına geçişte sıkı aramaya tutulmasını aksine, herhangi bir arama v eya aşırı güvenlik tedbirine gerek kalmaması sevindiriciydi.
Köprübaşı mevkiinden hareket eden çeşitli kuruluş ve parti temsilcilerinin, Ak Parti binasının önünden geçerken ortalama yarım saat durarak slogan atması, KESK sendikasından bir şahsın Ak Parti binasına su şişesi fırlatması, Petrol-iş sendikası temsilcilerinin parti önünde sürekli yuh çekmesi haricinde bir olay yaşanmadı.
Türkiye Gençlik birliği üyelerinin her gösteride yaptıkları gibi durup önleri 500 metre boşalınca, aniden koşu yapmaları, Lüleburgaz’ın aksine, Tekirdağ halkında şaşkınlık yarattı. Olaysız sahil dolgu alanında kurulan platforma giden sendika, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarını provokasyona sürüklemek isteyen BDP yandaşlarının kışkırtıcı tavırlarına herhangi bir müdahalede bulunulmadı. Özellikle, aynı Lüleburgaz’daki gibi, konuşma yapılırken davul çalıp halay çekmeleri, BİR BDP’Lİ GENCİN TAM PLATFORMUN ÖNÜNDE BİR ELİNDE TÜRK BAYRAĞI, DİĞER ELİNDE BDP BAYRAĞI SALLAYARAK KIŞKIRTICI HAREKETLERİNE HERHANGİ BİR MÜDAHALE OLMADI. Burada bir konuşma yapan eğitim-sen başkanı yaptığı konuşmada, “Bugün 1 Mayıs arkadaşlar. İşçi sınıfının uluslar arası birlik ve dayanışma günüdür. İşçilerle, yoksullarla, işsizlerle, kadınlarla, gençlerle, dışlanmışlarla, mağdurlarla ve emeğini alın terine harcayan bütün emekçilerle birlik olmak, dayanışma ve mücadele için ülkemizin dört bir yanında,1 Mayıs alanlarındayız.
Sevgili emek dostları, işçi sınıfı olarak bizler için en önemli konu, örgütlenebilmek ve örgütlerin gücüyle çalışma koşullarımızı, ücretlerimizi, sosyal haklarımızı geliştirebilmektir. Bunlar için sendikalara ihtiyacımız vardır. Tüm dünyada, sosyal haklarını serbestçe savunabilmeleri akla gelir. Bunlar işçilerin en doğal sendikal haklarıdır. İşçi sınıfı bu hakları elde edebilmek için, onlarca yıldır mücadele etmektedir. İşte 1 Mayıs, bu evrensel mücadelenin simgesidir. İşçiler birlik olup örgütlenmedikçe, sınıf olamazlar. İşçilerin sınıf olabilmeleri için başlıca şart, örgütlü olmaktır. Türkiye’de işçi durumuna baktığımızda, yaklaşık 13 milyon işçiden en fazla bir milyonu sendika üyesidir. Bunların 650 bini toplu iş sözleşmesi kapsamındadır. Yani aslında sendikal haklarını kullanan işçi sayısı en fazla 650 bindir. Bu da en fazla 100 işçiden 8 tanesi sendikaya üye demektir. Ama bunların da en fazla 5 tanesi, sendikal haklarını kullanabiliyor. İşçilerin grev hakkı da uygulanmıyor. Bu nedenle örgütlenmemiz şarttır. Özgürlük ve kardeşliğin simgesi 1 Mayıs bayramınız kutlu olsun.”dedi. Konuşmalardan sonra gruplar olaysız dağıldı.25-30 bin kişinin toplandığı Lüleburgaz 1 Mayıs gösterilerinin aksine, 2,5-3 bin kişilik bir kalabalık olması, Tekirdağ’ın böyle bir organizasyona aşina olmadığının göstergesiydi.
