info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4495
Dolar Satış
:
34.5115
Euro Alış
:
36.2759
Euro Satış
:
36.3412
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Parti Sözcüsü Öztrak`tan İktidara Sert Sözler

Merkez Bankasını Boşalttılar

CHP Tekirdağ milletvekili ve Parti sözcüsü Faik Öztrak, Çorlu belediye binasında bir basın toplantısı yaptı. Basın açıklamasında iktidara sert açıklamalarda bulunan Öztrak; Değerli Basın Mensupları,“ Bir memleket ya ilimle Ya da zulümle yönetilir.”

Bu Hükümette ilim olmadığını ama zulmün çok olduğunu, yaşayarak gördük. Ekonomist olduğunu iddia eden Sarayın kibir abidesi, bir sabah kalktı, kimseyle istişare etmeden,“ Faiz sebep, enflasyon netice” dedi. Kerameti kendinden menkul bu sözlerin ardından, bakan üstüne bakan değiştirdi. Merkez Bankası başkanlarını görevden aldı. Zaten yönetemediği için savrulan ekonomiyi, “Nas” dedi, “model” dedi krizin içine attı. Paramızı,Türk Lirasını pul etti. Enflasyon canavarını hortlattı. Hayat pahalılığını azdırdı. Bu aziz millete cehaletiyle zulmetti. “Paramız pul olunca İhracat artacak ithalat azalacak, dış açık düşecek” dedi. Yalan oldu.

Dış açığımız rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. “Döviz rezervlerimiz artacak” dedi. O da yalan oldu. Zaten önceki iki seçime girerken, ekonomide istikrar görüntüsü vermek için, damadıyla birlikte, Milletin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırmıştı. Merkez Bankası’nın tabela faizini düşürmeye başladıktan sonra da, bir o kadarını daha sattı. Seçimin birinci turundan bu yana da 6 milyar doları daha dibi delik kovaya boşalttı. Saray şimdi, Merkez Bankası’nın kasasında ne var ne yoksa, Döviz demeden, altın demeden satıyor. Başka ülkelerden günlük borç alıyor. Onu da satıyor. Kendi ifadesiyle, “ Körfez’den sistemimizin içine para depo eden ülkelerden” gelen paralar da Merkez Bankası’nı böyle rahatlatıyor…

Günlük bilanço üzerinden hesaplanan net rezerv açığı bugün 80 milyar dolara dayandı .Çakma ekonomistin memlekete maliyeti her gün ağırlaşıyor. Paramız pul olmaya devam ediyor. Dolar kuru 20 liraya çıktı.Talimatlı faiz indirimlerinin başlamasından bu yana Türk Lirası dolar karşısında yüzde 55 değer kaybetti. O günden bugüne, ekonomisi bize benzeyen ülkeler arasında parası en çok değer kaybeden ülke biz olduk. Erdoğan’ın bu sözü de yalan çıktı. “Hayat pahalılığı düşecek” dedi. Merkez Bankası Tabela faizini indirmeye başladığında yüzde 19 olan enflasyon, TÜİK’in makyajına rağmen yüzde 85’leri gördü.

Diyanet İşleri Başkanlığı her sene vekâlet yoluyla kurban kesim bedellerini açıklar. 2022’de 2 bin 250 lira olan bedel, bu sene 5 bin 950 liraya çıktı. Diyanetin enflasyonu yüzde 164! Kıymanın kilosu 350 lirayı da geçti. Soğanın, domatesin kilosu 30 lirayı gördü. Hayat pahalılığının düşeceği de yalan çıktı. Verdiği sözlerin hiçbirini tutmayan Sarayın kibirlisi,bütün tuşlara birden bastı. Piyasalara sürekli müdahale etti. Oyun devam ederken kural değiştirdi. Güveni bitirdi. “Seçim kaybedeceğimi bilsem de yapmam” dediği ne varsa yaptı. Ekonomi savunmasız kaldı. Alarm zilleri çalmaya başladı. Türkiye’nin Kredi Temerrüt Risk Primi (CDS) Seçim öncesinde bu beceriksiz kadro gidecek beklentisiyle, 500 baz puanın altına düşmüştü. Şimdi seçimin ikinci tura kalmasıyla,yeniden 700 baz puanın üzerine fırladı. Risk primi yükseldikçe, dışarıdan borç alırken ödediğimiz faiz de aynı riskli şoförün sigorta poliçesi gibi sürekli artıyor. Türkiye’nin kısa vadeli dış borcu,161 milyar doların üzerine çıktı.

Bu bir rekor!

İşler artık şirazesinden çıktı. Dış açık, bütçe açığı azdı. Döviz fren tutmuyor. Erdoğan,seçimin birinci turundan hemen sonra, Bu gidişi nasıl çözmeyi düşündüğünü gösterdi. Kredi kartından nakit çekimini ve bazı alışverişleri sınırladı. Bankalar, “Bu kadarı da fazla” dedi. Vatandaş, bankalardan kredi alamaz oldu. KOBİ, çiftçi, karttan nakit çekemez hale geldi. Piyasalardan isyan sesleri yükselmeye başlayınca, Seçimin daha bitmediğini anladı, U dönüşü yaptı. Ama bu işler Pandora’nın kutusu gibidir. Kutuyu bir kere açınca, dışa saçılanlar geri girmez. Saray “döndük” dese de, pek çok banka hala nakit avansa kısıtlamalar uyguluyor. Artık bankadan döviz almayı geçtik,varsa hesabınızdaki birkaç yüz dolar dövizi çekmek için bile önce gidip sıraya isminizi yazdırmanız gerekiyor. Kendi paranızı alabilmek için kuyruğa girip sıra bekliyorsunuz. Finans sektörü, “ Yaşananlar,eğer bu yönetim devam ederse Neler yaşayabileceğimizin habercisi” diyor.

Tekstil sektöründen temsilciler, “Sabah aldın aldın, sonra döviz yok. Fabrikalar kilitlenmek üzere,böyle sürerse seri iflaslar görebiliriz” diye uyarıyor.

Değerli Basın Mensupları, seçimin ikinci turuna hormonlu büyüme politikası nedeniyle, hız limitini aşmış ve aşırı ısınmış bir ekonomiyle gidiyoruz.

Döviz kuru,Merkez Bankası’nın arka kapısından yapılan satışlarla sürekli baskılanıyor.

Döviz piyasasında ısınan düdüklü tencerenin basıncı her geçen gün artıyor.

Bu gidişin sonunda ekonominin duvara toslamasının kaçınılmaz olduğunu herkes görüyor.

Onun için risk primi rekor üstüne rekor kırıyor.

Tüm bu tablonun müsebbibi olan,koltuğunu kaybetme korkusuyla gözü dönen, Saray Hükümetinin mecalsiz, kifayetsiz, yönetme kabiliyetini yitirmiş başı, ekonomi konuşulmasın, yaklaşan felaket fark edilmesin diye, “Kitleler, küçük yalanlardan çok büyük yalanların kurbanı olurlar.Çarpıcı ölçüde arsız olan yalan,ardında her zaman izler bırakır. Dünyanın tüm uzman yalancıları bunu bilir” diyen Hitler’in Kitabında yazdığı yalan taktiklerini uygulamaya çalışıyor.

On parmağında on kara, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’na sürmeye kalkıyor. Sahte afişlerle, sahte videolarla milleti kandırmaya çalışıyor. Bunların siyaseten, ellerinde kalan tek sermaye arsızlıkları… Erdoğan ekranlara çıkıp, millete izlettikleri videoların montaj olduğunu, muhalefeti karalamak için millete yalan söylediklerini, açık açık itiraf ediyor. Bu apaçık sahtekarlıktır. Buna tevessül eden biri, artık bu ülkenin Cumhurbaşkanı olma kabiliyetini kaybetmiştir. Ama milletimiz şunu bilir: “Yalan ile yol alınmaz, yalan söyleyenle yola çıkılmaz.

İkinci turda artık herkesin maskesi düştü. Yalancıların yalanları ortaya döküldüğüne, sahte muhalifler de sahneden çekildiğine göre, 28 Mayıs’ta artık çok net bir seçim yapacağız. Bu seçim, hakikat ile derin kurgu arasında, aydınlık ile karanlık arasında, millet için çalışanla bir avuç yanaşma, faiz lobisi, dolar baronu için çalışan arasında olacak. Bu seçimde milletimiz, iki aday arasında kararını verecek. Bugüne kadar millete verdiği sözlerin hiç birini tutmayan, müflis, metal yorgunu, yönetme kabiliyetini kaybetmiş, başarısız bir yönetici Erdoğan mı? Yoksa, daha iktidara gelmeden Vatandaşa verdiği sözleri Hükümete zorla yaptırabilen, emeklinin bayram ikramiyesi almasını, EYT sorununun çözülmesini, Memura 3.600 ek göstergenin verilmesini sağlayan, Gece gündüz çalışıp millet için proje üreten, “Kral değil kural olmalı” diyen, “Sadakat değil liyakat” diyen, kendi belediyelerin yönettiği yerlerde, vatandaşa verdiği her sözü tutan, Kemal Kılıçdaroğlu mu?

Bu seçimde milletimiz, nasıl bir ülkede yaşamak istediğine karar verecek. Eskiden çuvalla alınan soğanın, artık taneyle alındığı,eskiden taneyle alınan karpuzun, artık dilimle satıldığı, bir kilo etin 500- 600 liraya, Bir kalıp peynirin 200-300 liraya çıktığı, banka hesabındaki dövizi sıraya girmeden çekemediğin, bankaya gittiğinde kredi kapılarının yüzüne kapandığı, İnsanların bir somun ekmeğe muhtaç olduğu, Yorgun Erdoğan’ın yönetemediği bir ülkede mi? Yoksa,Millete hizmet aşkıyla gece gündüz koşan, Plan, program ve projeleriyle, İçeride ve dışarıda güveni sağlayacak, ekonomiyi önce feraha çıkaracak, sonra milleti refaha kavuşturacak, Türkiye’yi dünyada yükselen yıldız yapacak, “Hak, hukuk, adalet” diyen, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği bir ülkede mi?"Dedi.

CHP il teşkilatı ve belediye başkanlarıyla fotoğraf çektiren Öztrak, ilçeden ayrıldı.

Kaynak : Murat Ürtekin