info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2757
Dolar Satış
:
34.3374
Euro Alış
:
37.3528
Euro Satış
:
37.4201
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Tekirdağ Tabip Odası Basın Açıklaması Yayınladı

Tekirdağ Tabip Odası Basın Açıklaması Yayınladı

Aylardır “4+4+4” eğitim sistemiyle okula başlama yaşının 72 ayın altına çekilmesini tartışıyoruz.

Yaşı 66-72 ay arası olan çocuklarımızın oyun çocuğu olduğu ve ilkokul birinci sınıfa başlatılmaya zorlanmalarının bilim dışı olduğu konunun uzmanlarıyla birlikte dile getirilmesine  rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın ısrarı sürüyor. Sağlık Bakanlığı da 06.08.2012 tarihinde valiliklere gönderdiği bir yazı ile bu yaş grubunda olan çocuklarımız için “bedenen veya zihnen gelişmemiş tıbbi tanılı rapor üzerine ilkokul kayıtları bir yıl ertelenebilmektedir” ifadesine yer verilmiş ve bu raporların kamu ve üniversite hastanelerinde çalışan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarınca verilebileceği belirtilmiştir.

Çocuklarımızı “bedenen veya zihnen gelişmemiş” diye damgalamak ve bakanlıkların aileleri buna zorlaması en hafif deyimiyle büyük haksızlıktır.

Çocuklarımızın gelişimleri normaldir. Anormal olan bilim dışı biçimde erken okula başlamaya zorlanmalarıdır.

5 yaş çocuğu (60-71 aylar arası) zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak okula başlamaya henüz hazır değildir. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan (72 ay) önce tamamlanmaz. Bu bilimsel ortalama dışında kalan çok az çocuk vardır. Çocukların bu gelişimleri tamamlanmadan ilkokul   1. sınıfa başlatılmaları  ruh sağlığını pek çok yönden olumsuz olarak etkileyecektir;

Eğitimci  ve   ebeveynlerin  iyi bildiği  gibi,  okula  yeni  başlamış  6 yaş çocuklarında bile önemli sorun olabilen “ayrılık kaygısı”, 72 ayını doldurmamış çocuklarda çok daha yoğun olarak ortaya çıkacaktır.

Dürtü     kontrolü     5    yaşındaki    bir    çocukta  tam gelişmediğinden davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanacak, sınıfta sırasında oturarak dersi   takip    edemeyecek    ve ilkokulda   uyması gereken kurallara uymakta güçlük çekecektir.

Beş yaşından önce el-göz koordinasyonunun, ince motor becerilerin, işlemsel düşüncenin tam gelişmemiş olması, soyut düşüncenin yetersizliği ve dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocuklar öğrenme becerilerinde zorlanacaklardır. Bunun sonucunda gelişimsel açıdan normal olmalarına karşın okul programları kapsamında beklenen kazanımları karşılayamamaları nedeniyle, başarısızlık olarak yorumlanacak ve gereksiz olarak ‘zeka geriliği’, ‘öğrenme güçlüğü’ veya ‘dikkat eksikliği’ gibi yanlış tanımlara neden olabilecektir.

Ayrıca  bu    çocukların  6 yaş   grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Bu durumda gelişimsel özellikler açısından 72-83 aylık çocuklar doğal olarak 60-66 ay arasındakilere göre çok önde olacak, onlardan daha hızlı öğrenecek, beklenenleri daha kolay yerine getirecektir. 60-66 aylık olanlar ise bu durumda zorunlu olarak sınıfın daha başarısız grubunu oluşturacaklardır. Yani bu grup daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edilecektir. Erken dönemde kazanılan başarısızlık duygusunun çocukların daha sonraları da kendilerine güven duymalarını engellediği bilimsel olarak gösterilmiştir. Erken dönemde başarısızlık duygusu edinen çocukların okuldan

 

soğudukları ve okul yaşamını kısa sürede bıraktıkları yapılan araştırmaların çok net olarak ortaya koyduğu bir gerçektir. Dolayısıyla eğitime başlama yaşını aşağıya indirmenin önemli bir sonucu kendini başarısız görerek büyüyen ve dolayısıyla kendine güvensiz ve başarılı olabileceğine inancı kalmamış nesiller yetiştirmek olacaktır.

Ayrıca 5 yaş uygulaması 1983-1985 yıllarında zaten ülkemizde denenmiş ve olumsuz sonuçlarından dolayı vazgeçilmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı nasıl bir sorumluluk aldığının farkına varmak zorundadır.

Ülkemizde yapıldığı gibi okul öncesi eğitimi ilkokulun ilk yılına sıkıştırmak ve sınıf öğretmenlerini okul öncesi çağı çocuklarıyla eğitim yapmaya zorlamak gibi bir uygulama dünyada kabul görmemekte, gelişmiş ülkelerde yaygın ve ücretsiz okul öncesi eğitim ve kreş imkanları sağlanmaktadır. Eğitimin bu evreleri çocuğa temel oluşturduğundan vazgeçilmez önemdedir, geçiştirilemez.

Tüm bu gerçeklere karşın okullarda ve müfredatta hiçbir yeterli hazırlık olmadan uygulama başlatılmaktadır. Okulların maddi koşulları, sıraları, tuvaletleri, tahtaları bu denli küçük çocuklar için hazır değildir. İlköğretim öğretmenleri 5 yaş çocuklarla çalışmaya ve aralarında 2 yaş fark olan iki farklı grubu aynı sınıf ortamı içinde eğitmeye hazır değildir.

Veliler de endişelidir. Birçok velinin çocuğunu okula göndermek istemediği bilinmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ise bu uygulamanın yanlışlığını ve sakıncalarını görmek ve çözüm aramak yerine “çocuğunu okula göndermek istemeyen” velilere kamuda çalışan çocuk hekimlerini adres olarak göstermektedir. Sağlık alanını tümüyle özel sektöre açan hükümet, her konuda geçerli sayılan sağlık uygulamaları ve rapor verme konusunda nedense   özelde   çalışan  hekimleri de  devre  dışı  bırakıvermekle     aslında    konuya   çözüm   getirmeyi aklının ucundan bile

geçirmediğini göstermektedir.

Şimdiye dek, eğitim fakültelerinin, meslek örgütlerinin, eğitimcilerin, psikiyatrist, psikolog ve pedagogların hiçbir önerisini dikkate almayan Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve çocuklarımızı yeni dönemin başlamasıyla okullarda bir kaos ortamı beklemektedir. Endişemiz bu kaostan öğrencilerimizin onarılamayacak zararlar görmesidir. Ebeveyn ise çaresizdir.

 Tekirdağ Tabip Odası olarak, her çocuğun gelişiminin farklılıklar gösterebileceği, bazı çocukların hızlı gelişim göstererek farkları kapatabileceğini kabul etmekle birlikte, alt yapı, sosyal ortam, aile uyumu vb. gereksinimlerin bir bütün olarak sağlanamadığı bu 4+4+4 dayatması ortamında; 72 ay öncesi çocukların oyun çocukluğu döneminde olduğu için okula gitmesinin uygun olmadığını değerlendiriyoruz.

Meslek örgütü olarak, tüm meslektaşlarımıza ve çaresiz bırakılmış ebeveynlere, daha da önemlisi gelişim aşamalarının çok üstünde “performans” göstermeleri beklenen çocuklarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

 Tekirdağ Tabip Odası