Öğrenci Andı Neden Gündeme Getiriliyor!
Türk eğitim-sen tekirdağ şubesi tarafından yapılan öğrenci andı ile ilgili yazılı açıklamada yapıldı.
Bilindiği gibi öğrenci andının kaldırılması Türkçe dışında diğer dillerle ders okutulması gibi fikirlerin öncelikli savunucusu bir eğitim sendikası olan Eğitim Bir-Sen dir.
1-2 Aralık 2007 tarihinde Eğitim Bir-Sen Şanlıurfa Şubesinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Şubelerini de toplayarak yaptığı Bölge İstişare Toplantısı sonunda açıkladıkları bildirgede; İlköğretim okullarında okutulan öğrenci andı yeniden gözden geçirilmeli, Ne Mutlu Türküm Diyene cümlesi kaldırılmalı, etnik farklılıklar ve evrensel değerler dikkate alınarak yeniden dizayn edilmeli, yerel dil ve lehçeler seçmeli ders olarak okutulmalı gibi fikirler savunulmaktaydı. Daha sonra bu bildirgenin sonuçları Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik vasıtasıyla hükümete de ulaştırıldı.
Göreve geldiği andan itibaren uçuk fikirler savunan ve hukuksuz yönetmelikler hazırlayan eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de bir konuşmasında öğrenci andının kaldırılması gerektiğini vurgulamıştı. Daha önce illegal örgütlerin ve kıytırık sendikaların görüşleri olan bu düşünceler eğitimciler ve halkımız tarafından fazla ciddiye alınmıyordu. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Milli Eğitim Bakanının ağzından çıkan bu sözler eğitimciler ve halkımız üzerinde büyük hayal kırıklığı yaratmıştır. Son günlerde yeni Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu nun da bu çeşit tartışmalara girmesi ve onları desteklemesi bizleri derinden üzmüştür.
Halbuki İlköğretim okullarında her sabah okutulan öğrenci andında Türk Milli Eğitiminin amacı ve özü bulunmaktadır. 1933 te Atatürk tarafından yazdırılan 1972 ve 1997 yönetmelikleri ile son şeklini alan öğrenci andımız; Türklük, Doğruluk, Herkese sevgi ve saygı duyma, Ülkü, Yükselme ve Türk varlığını kendi canından üstün tutma gibi yüksek değerlerden oluşmaktadır.
Bu öğrenci andı bizlerin ve özellikle çocuklarımızın gerek medya, gerek sinema, gerek müzik, gerek radyo ve gerekse oyuncaklar aracılığı ile unuttuğu, unutturulmaya çalışıldığı kimliğini Türklüğünü hatırlar ve farkına vardırır.
Malum çevreler bu öğrenci andını Türküm diye başlayan giriş kısmı ile Ne Mutlu Türküm Diyene ile biten son cümlesinden gocunmaktadırlar. Halbuki, Atamızın dediği gibi Ne Mutlu Türküm Diyene sözünden kasıt; kendini Türk hisseden etnik kökeni her ne olursa olsun bu ülkeyi seven, onu yaşatıp yükseltmeyi hedef edinen herkesi kapsamaktadır. Bu bilindiği halde hala andımızın kaldırılmasını istemeyi milli birliğimize bir kasıt olarak görmekteyiz.
Ülkeyi yönetenler şunu iyi bilmelidirler ki; son iki yüz yıldır bu çeşit konularda verilen tavizler daha büyük tavizleri doğurmuştur. Eğer bu taviz verilse yarın İstiklâl Marşı da bizim marşımız değil biz okumak istemiyoruz denilirse onu da mı tümden kaldıracağız? Ya da yarın öbür gün Türk etnik kökeni dışında olan ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklarımız da doğal hakları olarak biz de kendi marşımızı, kendi andımızı istiyoruz derlerse ülkeyi yönetenler bu konuda ne yapmayı düşünüyorlar acaba?
Görüldüğü gibi devleti temsil eden kişiler söyleyecekleri sözlerin bir gün devleti bağlayacağını, yaptıkları yanlış uygulamaların da milli birliğimiz üzerinde onarılmaz yaralar açacağını iyi bilmelidirler.
Sonuç olarak Türk Eğitimcileri olarak diyoruz ki; "Öğrenci Andını Kaldırmak Hiç Kimsenin Haddine Değildir". Eğitimciler olarak buna şiddetle karşıyız ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu nun görüşlerini bir kez daha akıl süzgecinden geçirmesini temenni ederiz. Bu çeşit suni gündemlerle ülkemizin kaybedecek zamanı yoktur. Eğitimin gerçek gündemi; eğitim kalitesinin düşüklüğü, öğretmen, memur ve hizmetli eksiğinin tamamlanması ile ikili öğretim ve kalabalık sınıfların sorununa çözüm getirilmesidir.
Türk Eğitim-Sen
Tekirdağ Şube Başkanı
Muzaffer DOĞAN