Mehmet Kaymak, yaptığı yazılı açıklamada; “Hayatımdan…Bedenimden…Kızlı erkekli oturmamdan…Çocuğumdan…Kaç çocuk doğuracağımdan…SANANE ” dedi.
HAYATIMIZ HAKKINDA HÜKÜM VERMEYE ÇALIŞIYOR
Başbakan’ın yerli yersiz konuşmalarla hayatımız hakkında hüküm vermeye çalıştığını dile getiren Kaymak, ”Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar diye yaygara koparıp, polislerini ve kendi ispiyoncularını harekete geçmeye çağıran Erdoğan ve AKP ,halk nezdinde artık kifayetsiz muhterisler olduğunun farkına varmalıdır. Erdoğan’ın sözünün biri kıymeti de hükmü de kalmamıştır. Onun sözü, hükmünü, haziran direnişinde yitirmiştir.” sözlerine yer verdi.
GÜNDELİK HAYATI DİNİ GERİCİLİĞİN KUŞATMASI ALTINA ALMAYA ÇALIŞMAKTADIR
“Öncelikle anlaşılan kendisini son Osmanlı padişahı zanneden Erdoğan’ı bu sözüyle baş başka ve kendi haline bırakıyoruz değerlendirmesini de yapan Kaymak, ”Bugün asıl tartışılması gereken gerici iktidar blokunun yarattığı ülke gerçeğidir. Birisinin birinden bir fazla bir eksik söylemesinin bir önemi yoktur. İktidar güçlerinin temsil ettiği zihniyet bugün farklı biçimlerde gündelik hayatı dini gericiliğin kuşatması altına almaya çalışmaktadır.
GÜNDELİK HAYATTAKİ BASKI GİDEREK ARTMAKTADIR
Kadınlar ve bugün gençler üzerinde kurulmaya çalışılan sözde ahlak baskısı, gerici iktidar blokunun adım adım geliştirmeye çalıştığı İslami bir despotizmin parçasıdır. Bugüne kadar pek çok farklı biçimde özellikle de kadınlar üzerinden gündeme getirilen bu tartışmalar içerisinde gündelik hayattaki baskı giderek artmaktadır.
DİNİN KAMUSAL ALANDA BELİRLEYİCİ BİR KONUMA DOĞRU GETİRİLDİĞİ BİR GERÇEKLİK İÇERİSİNDE YAŞIYORUZ
Devlet eliyle geliştirilen bu baskı, toplumsal alanda yoğunlaşarak boğucu bir ortam yaratılmaktadır. Artık gündelik hayatı düzenleyen kuralların din tarafından belirlenmeye başlandığı, Diyanet İşleri’nin gündelik hayata müdahalenin parçası haline geldiği, dinin kamusal alanda belirleyici bir konuma doğru getirildiği bir gerçeklik içerisinde yaşıyoruz.
DÜŞÜK YOĞUNLUKLU İÇ SAVAŞIN BİR PARÇASI
AKP ve Erdoğan bu zihniyetle ülkenin kaderini ve geleceğini de teslim almaya çalışmaktadır.
Kadınlara, gençlere ve toplumun tüm ilerici-özgürlükçü değerlerine yönelik bu yeni saldırılar aynı zamanda Haziran direnişinin devrimci potansiyelini bastırmak üzere uygulamaya konulan düşük yoğunluklu iç savaşın da bir parçasıdır.
BİRLEŞİK BİR MUHALEFETLE KARŞI KOYMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Buna karşı toplumun tüm ilerici, demokrat ve devrimci bireyleri, kesimleri olarak tıpkı Gezi direnişinde olduğu gibi yine birleşik bir muhalefetle karşı koymaya devam edeceğiz.
Bu tartışma ülkenin geleceğinin Erdoğan’ın gerici zihniyetiyle mi belirleneceği yoksa Haziran’ın özgürlükçü ve eşitlikçi fikirleri etrafında mı şekilleneceğine ilişkin bir tartışma ve mücadeledir.
KİME YAŞAM TARZI NEDENİYLE MÜDAHALE EDİLİRSE ONA GEREKEN CEVABI VERECEĞİZ
Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, her tür baskı ve zorbalık karşısında hep birlikte mücadele edeceğiz. Bir gencin kapısına her kim dayanırsa karşısında bizleri bulanacağından, kime yaşam tarzı nedeniyle müdahale edilirse ona gereken cevabı vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
Özgürlüklerimizi gerici AKP zihniyetine karşı mücadele ile savunacağız ve direnişimizle gerçekten özgür bir ülke ve hayat kuracağız…
Erdoğan’a sesleniyoruz… Hayatımızdan Sanane… Bedenimizden Sanane… Kaç çocuk yapacağımızdan sanane… Hangi gazetede kimin köşe yazacağından sanane… Muhabirlerin ne soracağından sanane… Evimizin içinden sanane… Kimle kaldığımdan sanane…