info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

İtalya AB Bakanı Sandro Gozi’den Açıklama

AB Dönem Başkanlığı’nı 1 Temmuz’da Yunanistan’dan devralan İtalya’nın AB Bakanı Sandro Gozi İtalyan hükümetinin Türkiye’nin AB üyelik süreci ile ilgili bir açıklama yaptı.

 Sandro Gozi İtalyan hükümetinin AB Dönem Başkanlığı süresinde Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini canlandırmaya kararlı olduğunu açıkladı. Sandro Gozi bu konunun öncelikleri arasında bulunduğunu vurguladı.  
AB – Ukrayna – Rusya
- AB Komisyonu Başkanı Barroso, Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, AB - Rusya Federasyonu - Ukrayna arasında Bakanlar düzeyinde gerçekleştirilen toplantının ardından ortak bir açıklama yayımladılar. Toplantıda AB - Ukrayna arasında imzalanan Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması’nı da içeren Ortaklık Anlaşması’nın (AA/DCFTA) Rusya üzerindeki olası ekonomik etkilerinin ele alındığı AB – Rusya ikili değerlendirme toplantısının sonuçları Ukrayna ile paylaşıldı. Toplantı Ticaretten Sorumlu AB Komiseri De Gucht, Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanı Ulukayev ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Klimkin’in katılımıyla 11 Temmuz’da Brüksel’de gerçekleşti.
Toplantıda yapılan değerlendirmeler şöyle:
AB - Ukrayna arasında imzalanan AA/DCFTA kapsamında ticaretin serbestleşmesi Ukrayna’da ticaret ve yatırım şartlarını değiştirecek.
Yeni ticaret uygulamaları tüm taraflar için olumlu ekonomik etki yaratmayı hedeflemekte. Öte yandan, anlaşmanın uygulanması ile Rusya ve Ukrayna arasında bazı ekonomik riskler doğabilir.
Katılımcılar bu riskleri ele almak ve ekonomik ve ticari ilişkiler adına olumlu şartların yaratılmasını sağlamak için bir istişare mekanizması yaratılmasına karar vermiştir.
İstişare mekanizması çerçevesinde öncelikli olarak ele alınacak alanlar şöyle: teknik yasal düzenlemeler, standartlar, gümrük idareleri, uygunluk değerlendirme prosedürleri, ve sağlık ve bitki sağlığı tedbirleri konuları.
Rusya 20 Temmuz 2014 tarihine kadar endişelerini ve olası riskleri içeren bir liste hazırlayarak taraflara bildirecek.
İlerleyen aşamalarda bu liste temel alınarak uzmanlar seviyesinde ikili istişare toplantıları gerçekleştirilecek. Bu görüşmelerde çözüm önerilerinin yanı sıra hangi sorunların ikili görüşmelerle çözülebileceğine, hangilerinin AB’nin de katılımını gerektirdiğine karar verilecek.
Görüşmelerde ele alınacak konuların sıralaması belirlenirken AA/DCFTA çerçevesinde belirlenen takvim temel alınacak.
Uzmanların ön değerlendirme raporunu 1 Eylül 2014’e kadar hazırlamaları planlanıyor. Bakanlar 12 Eylül 2014’te Brüksel’de tekrar bir araya gelerek uzmanların çalışmalarını ve istişare toplantıları kapsamında ele alınamamış olan diğer sorunları görüşecekler.  
AB - Fas
- AB ve Fas arasındaki kapsamlı serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin dördüncüsü tamamlandı. Müzakerelere başlanacağı 1 Mart 2013 tarihinde açıklanmış ve ilk tur müzakereler 22 Nisan 2013’te Rabat’ta gerçekleştirilmişti. Dördüncü tur müzakerelerden sonra açıklama yapan taraflar kaydedilen mesafenin istenen düzeyde olduğunu belirtti. Fas, müzakere edilen anlaşmanın bazı sektörlere nasıl bir etki yapacağına dair çalışmalar başlatma kararı aldı; bu karar sonrasında taraflar Fas’ın gerçekleştireceği etki analizi tamamlanana kadar beşinci tur müzakerelerin ertelenmesine karar verdi.
AB ve Fas arasındaki kapsamlı serbest ticaret anlaşması tamamlandığında 1 Mart 2000 tarihinden itibaren yürürlükte olan Ortaklık Anlaşması’nın yerini alacak. Müzakereleri devam eden anlaşma kapsamında hizmetler, kamu alımları, rekabet, fikri mülkiyet hakları, yatırımların korunması ve Fas ekonomisinin kademeli olarak AB Tek Pazarı’na entegrasyonu (örneğin sanayi standartları, teknik regülasyonlar, sağlık ve bitki sağlığı alanlarında) bulunacak. Anlaşmanın asıl amacı ticaretle ilgili yasal çerçeve alanında Fas’ın AB mevzuatına uyumunu sağlamak.
AB Fas’ın ilk sırada yer alan ticaret ortağı durumunda; aradaki ticaretin (ulaşım araçları, tarım ürünleri, giyim eşyaları, kimyasal maddeler, makine ve ekipmanlar) toplam büyüklüğü 2012 yılında 24 milyar € olarak gerçekleşti.  
AB - Afganistan
- AB Dış Faaliyetler Dairesi tarafından yapılan açıklamada Afganistan’da Cumhurbaşkanı adayları Dr. Abdullah Abdullah ve Dr. Ashraf Ghani Ahmadzai arasında seçimler sonrası sonuçların kapsamlı olarak denetlenmesine yönelik olarak sağlanan anlaşmanın memnuniyetle karşılandığı dile getirildi. Bu anlaşmanın seçim süreçlerine güvenin tekrar sağlanması ve dolayısıyla demokrasi adına önemli bir adım olduğu vurgulandı.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri’nin Afganistan Özel Temsilcisi Ján Kubiš’in anlaşmanın sağlanmasına yönelik katkılarına da atıfta bulunulan açıklamada, AB’nin Afganistan’da yönetimin demokratik ve meşru şekilde devir teslimine AB’nin desteğinin devam edeceği belirtildi. Bu kapsamda AB Seçim Değerlendirme Ekibinin seçim sonuçlarının denetimini yakından takip edeceği kaydedildi.  
AB - Endonezya
- AB Dış Faaliyetler Dairesi 9 Temmuz’da Endonezya’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir açıklama yayımladı. Seçimlerin yüksek seçmen katılımıyla barışçıl bir ortamda geçtiği belirtildi. Dünyanın demokratik rejimle yönetilen en büyük üçüncü ülkesinde demokratik sürecin sağlıklı olarak işlemesinden duyulan memnuniyet dile getirilirken, AB ve Endonezya’nın yakın ortaklar olduğu ve demokrasi ve insan haklarına saygı dâhil olmak üzere temel değerlerin paylaşıldığı vurgulandı.  
AB Kurumları
- AB Konseyi tarafından AB Komisyonu Başkan adayı olarak belirlenen Jean-Claude Juncker 15 Temmuz Salı günü Avrupa Parlamentosu’nun (AP) oyuna sunulacak. Oylama öncesi Juncker AP’yi ziyaret ederek, Parlamentoda bulunan siyasi grupların sorularını cevapladı.
Görüşmeler sonrasında Avrupa Halk Partisi (EPP) Grubu Başkanı Manfred Weber Juncker’e olan destek ve güvenlerini yinelerken, Sosyal Demokratlar Grubu (S&D) Başkanı Gianni Pittella grup olarak henüz hangi yönde oy kullanacaklarına dair kesin bir karar almadıklarını belirtti. Avrupa Muhafazakârlar ve Reformistler (ECR) Grubu Başkanı Syed Kamall ise seçilmesi durumunda Junker ile işbirliği yapacaklarını kaydetti. Öte yandan yetki alanının üye ülkelerden AP’ye kaydırılması sebebiyle Lizbon Antlaşması ile belirlenmiş olan yeni AB Komisyonu Başkanı seçim sürecinden memnun olmadıklarını dile getirdi. Liberal Demokratlar Grubu ve Yeşiller Grubu ise Juncker’e destek sinyali vermekle birlikte, temkinli bir yaklaşım sergilediler ve gelecek dönemde Juncker ile olan ilişkilerinin Juncker tarafından belirlenen çalışma programına bağlı olacağını vurguladılar. Avrupa Birleşik Solu/Kuzey Yeşil Solu (GUE/NGL) Grubu temsilcileri ise kemer sıkma politikalarının etkileri ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı gibi konulara dikkat çekerek, Juncker ile AB’nin geleceğine dair vizyonlarının uyumsuz olduğuna dikkat çektiler. Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Avrupası (EFDD) Grubu eş başkanı Nigel Farage ise Juncker’in AP çatısı altında bulunan ve AB’ye karşı eleştirel bir siyasi yaklaşım benimseyen EFDD’yi ziyaret etmiş olmasından dolayı büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Juncker’in Salı günü gerçekleşecek oylamada en az 376 milletvekilinin oyunu alması gerekiyor. Seçilmesi durumunda Juncker üye ülkelerle birlikte AB Komiserleri adaylarını içeren bir liste hazırlayacak.
AB Komisyonu’nun yeni yasama dönemi çerçevesinde göreve başlamasından önce belirlenen adayların AP tarafından onaylanması gerekiyor.
 
- AB devlet başkanı ve başbakanları 16 Temmuz Çarşamba günü bir araya gelecek. AB kurumlarının önümüzdeki dönemde görev yapacak başkanlarını belirlemek üzere bir araya gelecek olan liderlerin AB Güvenlik ve Dış Politika Temsilcisi Catherine Ashton’ın yerine geçecek kişiyi belirlemesi, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’ün yerine göreve başlayacak olan kişinin belirlenmesi kararını ise sonbahar aylarına ertelemesi bekleniyor.
Güvenlik ve Dış Politika Temsilcisi olarak ileri sürülecek olan kişinin Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenecek olan oturumda milletvekillerinin sorularını cevaplandırması ve AB Komisyonu’nun diğer üyeleriyle birlikte oylanması gerekiyor. AB Konseyi Başkanı görevine getirilecek olan kişinin bu süreçten geçmesi gerekmiyor.  
Yatırım
- AB Komisyonu yatırımcı ve devlet arasındaki anlaşmazlıkların çözümü süreci ile ilgili saydamlığın artırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler sözleşmesi üzerinde anlaşmaya varılması üzerine bir açıklama yaptı. Anlaşmalara Dayalı Yatırımcı-Devlet Uyuşmazlıklarında Tahkim Sürecinde Saydamlık Sözleşmesi sayesinde hâlihazırda mevcut yatırım anlaşmalarında yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarının
tahkiminde (ISDS) Birleşmiş Milletler’in saydamlıkla ilgili mevcut kuralları geçerli olacak.
AB Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Karel de Gucht, birçok ülkenin yatırımcı-devlet arasındaki uyuşmazlıkların tahkiminde saydamlık ilkesini benimsemesinin önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
Yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarının çözümünde saydamlığın artırılmasına ilişkin olarak Birleşmiş Millletler Genel Kurulu’nda geçtiğimiz yıl bir dizi kural onaylanmıştı. Bu kurallar çerçevesinde kamuoyunun anlaşmazlıklarla ilgili olarak sunulan belgelere erişimi mümkün olabileceği gibi, konunun tartışıldığı oturumlara da dışarıdan katılım söz konusu olabilecek.
Saydamlık ile ilgili kuralların Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Çalışma Grubu bünyesinde hazırlanması aşamasına AB’nin de büyük ölçüde katkısı olmuştu. Yatırımcı – devlet uyuşmazlıklarının çözümünde saydamlık kuralları 1 Nisan 2014 tarihinden sonra tamamlanan anlaşmalara etki edecek.
Yeni kurallar AB üye ülkeleri tarafından gerçekleştirilmiş bulunan 1300’den fazla ikili yatırım anlaşması ya da AB’nin 1998’den bu yana taraf olduğu Enerji Şartı Anlaşması gibi hâlihazırda mevcut anlaşmalara otomatik olarak etki etmeyecek. Bununla birlikte ülkeler ya da AB gibi bölgesel ekonomik entegrasyon oluşumları ve örgütleri mevcut anlaşmazlıklarla ilgili olarak ortaya çıkacak olan anlaşmazlıklarda yeni saydamlık kurallarının geçerli olmasını istedikleri yönünde sözleşmeye katılımlarını gösterebilecektir.
Saydamlık sözleşmesine katılım gösteren ülke ya da örgütün sayısı arttıkça hâlihazırda dünyada mevcut bulunan 3000’den fazla yatırım sözleşmesinin (Enerji Şartı Sözleşmesi de dâhil olmak üzere) yeni kurallar kapsamına girmesi de hız kazanacaktır.
Sözleşmenin Birleşmiş Milletler bünyesindeki onay süreci devam etmektedir; sözleşme Mart 2015’ten itibaren imzaya açılacaktır.  
 
Araştırma
- Özel sektör ve üye ülkeler ile kamu ortaklığında Horizon 2020 için ilk projeler belirlendi. Toplam 1,13 milyar €’lık fon gerektirecek olan projenin finansmanının büyük bir bölümü özel sektör tarafından karşılanacak. Ayrılacak ilk kaynak insan sağlığı ve Avrupa sanayisinin rekabet gücünü artırmak amacıyla hazırlanan projelere aktarılacak. Diyabet hastalığının tedavisi için yeni yöntemler geliştirilmesi ve hidrojenle çalışan araçlar ve bu araçların yakıt tesislerinin oluşturulması aktarılacak kaynakla finanse edilecek projeler arasında yer alıyor.
Horizon 2020 kapsamında ilk proje çağrıları AB Komisyonu’nun Yenilikçilik Yatırım Paketi’ni (yedi adet kamu-özel ve dört adet kamu-kamu ortaklığının oluşturulduğuna ilişkin) açıklamasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra gerçekleşmişti. Kurulan ortaklıklar ilaçlar, ulaşım, elektronik ve biyo-ekonomi alanındaki toplam değeri 22 milyar €’yu bulan projeler için bir araya gelecek.  
Dijital Gündem
- AB Komisyonu “Bağlı Topluluklar” girişimini başlattı. Yeni girişim yerel geniş bant bağlantılarının yaygınlaştırılmasına yönelik ortaklıklarla geniş bant operatörlerini bir araya getirmeyi ve hızlı geniş bant bağlantıya erişimin yaygınlaştırılmasını hedefleyen projelerin finansman olanaklarından faydalanmalarını teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu çerçevede tüm ilgili taraflar yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde geniş bant yaygınlaştırma projelerine ilişkin çalışmalarını AB Komisyonu’na sunmaya davet ediliyor. Girişim kapsamında proje teklifleri 15 Ekim 2014 tarihine kadar AB Komisyonu’na iletilmeli. AB Komisyonu’nun seçeceği projeler geniş kapsamlı destek alacaklar.
“Bağlı Topluluklar” kapsamında sağlanacak çeşitli destekler şu şekilde:
Bireysel geri bildirim: Ne tür destek sağlanabileceğinin belirlenmesine yönelik
olarak yerel geniş bant projelerinin ön değerlendirmesi yapılacak.
Dünya Bankası teknik desteği: AB Komisyonu uzmanlarıyla birlikte Dünya Bankası uzmanları iş modelinin oluşturulmasında ve projenin yeterli özel ve kamu finansman desteği elde etmesi için uygun yöntemlerin belirlenmesinde destek sağlayacak.
Avrupa Yatırım Bankası: Avrupa’yı Bağlama Aracı kapsamında AB Komisyonu tarafından Avrupa Yatırım Bankası’na aktarılan fon aracılığıyla geniş bant projelerine mali destek sağlanacak.
Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonları: AB Komisyonu günümüzden 2020 yılına kadar olan dönem için tüm AB bölgelerine 453 milyar € fon ayırmış bulunuyor. Bu fon kapsamında ilk defa bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim, geniş bant yatırımları dâhil olmak üzere bu teknolojilerin kalitelerinin artırılması ve kullanımının sağlanması öncelikli alanlar arasında belirlendi.
Devlet yardımı: AB Komisyonu geçtiğimiz dönemde geniş bant projelerine devlet yardımları kapsamında rekabete olumsuz etki yaratmadan finansman sağlanmasına yönelik kuralları belirlemişti. Bu çalışma sonrasında AB üye ülkelerinde geniş bant projelerine sağlanan devlet desteğinde önemli oranda artış yaşandı. AB Komisyonu ayrıca proje sahiplerinin devlet yardımına başvurmak için tamamlaması gereken hazırlıklara yönelik bilgileri içeren bir broşür yayımladı.
AB öncü girişimi olan Dijital Gündem kapsamında 2020 yılına kadar AB hane halkının %100’ünün 30 Mbps geniş bant bağlantıya, %50’sinin ise100 Mbps veya üzeri bağlantıya sahip olması hedefleniyor. Ancak geniş bant projelerine olan yatırım düşük seviyelerde takip ediyor. Dolayısıyla mevcut durumda AB hane halkının yalnızca %64’ünün 30 Mbps geniş bant bağlantıya ve yalnızca %3’ünün Mbps geniş bant bağlantıya erişimi bulunmakta.
Yüksek hız geniş bant bağlantının yaygınlaştırılması çalışmalarının özellikle kentleşmekte olan bölgelerde ve kırsal alanda yavaş seyretmekte olduğu ve AB’de kırsal hane halkının yalnızca %18’inin hızlı geniş bant bağlantıya sahip olduğu belirtiliyor.  
 
Ticaret
- İsviçre ve Çin arasındaki serbest ticaret anlaşması 1 Temmuz 2014'te yürürlüğe girdi. Müzakerelerin başlaması için iki taraf arasında Ocak 2011'de memorandum imzalanmış, ilk müzakere turu 12 Mayıs 2011'de; son müzakere turu ise 23 Mayıs 2013'te gerçekleştirildi. Toplam dokuz müzakere turu kapsamında oluşturulan anlaşma 6 Temmuz 2013'te İsviçre Federal Şansölyesi Johann Schneider-Ammann ve Çin Ticaret Bakanı tarafından imzalandı. AB ile Çin arasında bu kapsamda bir anlaşma bulunmamaktadır; hâlihazırda AB ve Çin "ikili yatırım anlaşması" müzakere etmektedir.
İsviçre ve Çin arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nda:
Mal ve hizmetlerde karşılıklı olarak pazara giriş konusu ileri düzeye getirilmiştir. (sanayi ürünleri, işlenmiş ya da işlenmemiş tarım ürünleri)
Tarifeler karşılıklı olarak kaldırılırken ya da düşürülürken, bazı mallar için geçiş süreçleri belirlenmiştir.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren Çin malı ayakkabı ve tekstil ürünleri İsviçre'ye tarifesiz bir şekilde girecektir.
Fikri mülkiyet haklarının korunması için yasal çerçeve geliştirilmiştir. (bu haliyle Dünya Ticaret Örgütü'nün oluşturduğu standardın üzerindedir).
Anlaşmada "sürdürülebilir kalkınma" için bir bölüm ayrılmıştır. Bu bölümde özellikle "çevre" konusu yer almaktadır; ikili ve uluslararası alanda çevre konusunda işbirliği, 1972 Stockholm Deklarasyonu, 1992 Rio Çevre ve Kalkınma Deklarasyonu, 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Uygulaması Planı ve
2012 Rio+20 "İstediğimiz Gelecek" mutabakat belgesine atıfta bulunulmaktadır.
Tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması için sektörel işbirliğinin geliştirilmesi için madde bulunmaktadır (sağlık ve bitki sağlığı konusuyla ilgili kurallar da dâhil olmak üzere).
Hizmetler bölümü GATS anlaşmasına dayandırılmıştır (tanımlar ve ilgili kurallar anlamında). Hizmetler alanında pazara giriş (anlaşma hava taşımacılığı alanında hava trafiği haklarına ve uygulanmasına etki etmeyecektir; hükümetle ilgili ve hükümete bağlı ajanslar tarafından satın alınan ve ticari amaçlı yeniden satışı yapılmayacak olan hizmetler anlaşmanın kapsamı dışında kalacaktır.
Anlaşma ile Çin'in mevcut ya da gelecekte olacak ikili ticaret ortakları ile karşılaştırıldığında, İsviçreli ekonomik operatörlerin (şirketler, servis sağlayıcılar, vb) Çin'de ayrımcı muameleye maruz kalmasını önlemektedir.
Menşe kuralları bölümüne göre malın menşei, standart dolaşım sertifikası (EUR.1), fatura ya da yükleme belgesindeki deklarasyona göre belirlenecektir.
Anti-damping, sübvansiyonlar ve diğer telafi edici önlemler alanında DTÖ kuralları geçerli olacaktır. Bu önlemlerin uygulamaya konulması öncesinde taraflar birbirlerine bilgi verecektir.
İsviçre'nin sanayi ürünleri alanında Asya pazarında birinci sıradaki alıcısı Çin'dir. 2013'te İsviçre'nin Çin'e ihracatı 8,7 milyar CHF düzeyinde gerçekleşmiştir; bu rakam İsviçre'nin toplam ihracatının %4,1'ine karşılık gelmektedir. İsviçre'nin Çin'den ithalatı ise 2013'te 11,4 milyar CHF olmuştur (İsviçre'nin toplam ithalatının %6,1'i). İsviçre Çin'e makineler, kimyasal maddeler, saat, Kimyasal ve farmasötik ürünler ihraç etmektedir. Çin'in İsviçre'ye ihracatında makineler, tekstil ve giyim ürünleri, saat yapımında kullanılan ara girdiler ve kimyasal ürünler ilk sıralarda yer almaktadır. İki ülke arasında hizmet ticareti de önem taşımaktadır; İsviçre merkezli birçok hizmet sağlayıcı Çin'de faaliyet göstermektedir (bankalar, sigortaşirketleri, lojistik şirketleri, kalite kontrol şirketleri, yönetim danışmanlığı şirketleri).  
Enerji
- AB Dönem Başkanı İtalya Güney Akımı projesini desteklediğini açıkladı. Rus gazını Güney Avrupa’ya getirmesi planlanan proje ile ilgili olarak Bulgaristan’daki boru hattı inşaat çalışmaları AB Komisyonu tarafından AB’nin kamu alımları ve enerji kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle durdurulmuştu. Aynı dönemde enerjiden sorumlu AB Komiseri Günther Öttinger de Ukrayna krizinin AB’ye Güney Akım Projesi’yle devam etmeme kararı almasında etkili olduğunu söylemişti. Güney Akım Projesi Ukrayna’nın gaz transit gelirlerinden mahrum kalmasına yol açma potansiyeli barındırıyor. Rus gazının %80’ini doğrudan Avrupa ülkelerine ulaştırabilecek olan Güney Akım Projesi sonrasında Rusya’nın gaz sağladığı Avrupa ülkelerine olan gaz akışını kesmesine gerek kalmadan siyasi baskı kurmak amacıyla Ukrayna’ya doğru olan gaz akışını kesmesi mümkün olabilecek.
İtalya Dönem Başkanlığı’ndan AB Bakanı Sandro Gozi ise yaptığı açıklamada Güney Akımı Projesi’nin devam etmesi gerektiğini, Avrupa’ya yönelik enerji rotalarının çeşitlendirilmesi açısından bu projenin önemli olduğunu açıkladı. Gozi, projenin devam etmesi gerektiğini ancak AB kurallarına uygun olarak yürütülmesi gerektiğini ifade etti.  
 
***
B R Ü K S E L ’ D E G E L E C E K AY
AB Kurumları
14 – 17 Temmuz, Avrupa Parlamentosu Genel
Kurulu
23 Temmuz, Genel İşler Konseyi
15 – 18 Eylül, Avrupa Parlamentosu Genel
Kurulu
25 Eylül, Rekabetçilik Konseyi
29 Eylül, AB Bakanları Konseyi
Konferanslar
14 Temmuz, “The Priorities of the Italian
Presidency of the Council of the EU” CEPS,