Dünyada sınırlı miktarda gerçekleştirilen ayak uzatma ameliyatını,NKÜ araştırma ve uygulama hastanesinde kemik-ilik alanında başarılı çalışmalar yapan Ortopedi uzmanları Özgür Karakoyun ve Mehmet Fatih Erol,İstanbul’da bir çok bu alanda uzman doktorun başaramadığı ayak uzatma operasyonunu başarıyla gerçekleştirdiler.20’nin üzerinde ameliyat geçirmesine rağmen,kalça çıkığına istinaden 7 santim ayağı kısa olan sorununun çözülemediğini ifade eden İstanbullu Ressam Sonay Yüksel, Namık Kemal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama hastanesinin değerli ortopedi uzmanları Özgür Karakoyun ve Mehmet Fatih Erol hakkındaki duygularını haber merkezimize bir maille anlattı.
Ressam Sonay Yüksel;
SEVGİLİ MURAT BEY ...!
“9 yaşımda sebebi bilinmeyen bir ağrıyla hastane kapılarında bulunmak zorunda kaldım..Ailem İstanbul’da hiçbir hastanede kalmaksızın beni dolaştırdı fakat bir sonuç alamadık..Ağrı şiddetli ve dinmek bilmiyordu..en sonunda bir kişinin tavsiyesiyle Baltalimanı hastanesine gittik..O arada Dr. Ruhi Kareli beni hemen apar topar ameliyata aldı..birbuçuk sene göğsümden ayak parmaklarıma kadar alçıya alındım..Bir sene sonra alçı alındı..Fakat anatomimin şekli bozulmuştu. Yürüdükçe ağrım iki kat daha fazlalaştı Rahmetli babam “bu böyle olmayacak” diyerek, Prof.Dr. Ziya Kaya’yı buldu.işinin çok ehli bir hekimdi.Röntgenlerden kalça kemiğinin parçalanıp eğri bir şekilde vidalandığını görünce aileme mahkemeye baş vurması için uyarıda bulundu.
Rahmetli Ziya Bey,yeniden kalçayı dondurma tekniğiyle düzeltti.
2012’ye kadar hiç bir sıkıntım yoktu.Makine ressamlık bölümünü bitirip 17 yedi yıl proje çizimlerinde çalıştım.Sonra birden hayatımda radikal karar alarak çocukluğumdan beri çok sevdiğim yağlı boya resmine atıldım.Çok da başarılı sergilere imza attım.ama hayatımı dondurmak zorunda kaldım.2012’ ye kadar dondurulmuş kalçayla yürüyordum ama sonuçta hayatımı etkileyecek hiçbir olgu oluşmadı bende. Ta ki banyoda kaza geçirene kadar.Ayağımda dört santimlik kısalık vardı ama bunu vucut çocukluğumdan beri geldiği için tolore etmişti.Banyodaki düşmeden sonra Omirilik sıkıntı yaratmaya başladı.Yirmi gün yatakta on gün ayakta yaşar oldum..
Omiriligimin yuvasından çıkmasına çok az kalmıştı .Gitgide inanılmaz kötüye gidiyordum..Acil olarak,arkadaşlarımın önerdiği Pendik bölge hastahanesinde bulunan Dr. Hakkı Babatürk’e ameliyat olma kararı aldım..Ameliyat çok zor geçti .Düşünün dondurulmuş kalça oynak hale getiriliyor.Beklendiği gibi kolay olmadı.Sorun çıktı,ameliyat uzadı ama çok başarılı geçti.
Başarılı geçmesine rağmen kısalık inanılmaz boyuta geldi..Hiç beklemediğim bir yedi cm lik kısalık oluştu.Hayatım iyice allak bullak oldu.Dengelerim alt üst oldu..Psikolojim inanılmaz bozuldu.
Ta ki o hünerli elleri bulana kadar. Bildiğiniz bir kabustu.Kalçada protez oldugu için femur kısmını kimse uzatmaya yanaşamadı.Sonra Prof. Mehmet Küçükkaya’ya gittim..Biraz endişeli gibi konuşmuş olsa da,meblağı 60-70 bin TL hastane masraflarıyla 100 bin lirayı buluyordu.Parasında da değildim.Sadece “çok zor” demesi beni geri itti.Dışarıdan uzatma aleti takılamıyordu. iltihap oluşması çok yüksekti.İçerden konulamıyor,femur vidalı sisteme göre çok kısaydı.Tam bir çaresizlik yumağına girdim.19 doktora gittim,hiçbir sonuç alamadım.Her bir muayene 450 liradan aşağıya değildi.En az bu fiyatı verdim,iki kelime duydum ve çıktım.Hatta bir profesöre gittiğimde, adam benimle resmen alay etmişti. “Ee böyle yürüsen ne olacak ki,çok mu önemli” dedi.Çok zoruma gitmişti. “Sen nasıl bir hekimsin” diyerek kapıyı yüzüne çarpıp çıktım.Tek bir şeye karar verdim.İstanbul artık gözümde paralı cadı kazanına dönmüştü.
O kadar yorulmuştum ki Osmanbey’de bir pastanenin önünde bir kahve söyleyip kalakaldım.Hayatım durdu,sanatımı icra edemez oldum.Elime fırçayı her alışımda, “sanat kendim olmuşum,neyin sanatını icra edeceğim” deyip fırçayı duvara fırlatıyordum..Her şey gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu.çözümü olmalı diye düşünürken yanımda oturan eşlerden biri sıkıntımı sordular.Nasıl haldeysem artık anlayın.Durumumu izah edince bana Prof .Ünsal Kuzgun’un telefonunu verdiler.Ama artık. hiç Umudum yoktu.Eve geldim,bir gün dinlenip kendime geldikten sonra umutsuz bir şekilde yine vaz geçmeden Ünsal Beyi aradım.Randevuyu aldım .Çok babacan bir adamdı..Muayenemi oldum.Çok umutsuz baktı bana.Geçirdiğim ameliyat öyle yorucu o kadar zahmetliydi ki,kaslar tamamen geri gitmeye başlamıştı.Neredeyse iki sene öyle doktor doktor dolaştım.Yedi cm’lik kısalıktan dolayı Bel ağrım farklı şekilde olmaya başladı.Durumumu o da vahim görmüştü. “Bu kaslarla bu ameliyata istesen de giremezsin,çok zayıf kaldı,daha büyük riske atacaksın kendini” dedi.Bende bana altı ay vermesini ondan sonra tekrar bakmasını rica ettim.Çok azimli olduğumu,yılmayacağımı farketmiş olacak ki, “sen üç ay sonra bana bir gel” dedi.
Üç ay sonra gittiğimde kaslarımın gücüne inanamamıştı.”Pes,madem bu kadar azimlisin,ben seni öğrencim Özgür Karakoyun’a yollayacağım senin için ne gerekiyorsa o olacak” dedi. “Yaparsa bu ameliyatı ancak o yapar ben bile yapamam” dedi.Yirmi gün benden süre istedi..Çünkü Özgür hocamın uzmanlık sınavları vardı..
Yirmi gün sonra beni aradı Özgür Beyin cep telefon numarasını vererek “seni Tekirdağ Araştırma hastanesinde bekliyo” dedi.Ben de arkadaşlarla moral düzeltme günü geçiriyordum.Kızlara, “yok artık koskoca İstanbul bitti, Tekirdağ’a mı sıra geldi?” diyerek vazgeçtim.Aramamı ısrar ettiklerinde aradım kırmadım onları..
Duyduğum ses inanılmaz buram buram güven kokan bir sesti.Çok kolay bu ameliyat,yeni bulduğumuz sistemle hiçbir sıkıntı yaşamayacaksınız Sonay Hanım” diyen bir sese ben ne diyebilirim,ne düşünebilirim,ne yapabilirim siz tahmin edin artık.Bir insan bir hastaya bu kadar mı güven verirdi .İşte, “ben çılgın hekimim de çılgın, budur kızlar.İstediğim hekimi buldum sonunda.Ben Pazartesi Tekirdağ’a göç yapıyorum kızlar” dedim. Arkadaşlar da, “Yok artık daha neler ..Sınır dışına çık istersen” dediler.Gerekirse çıkarım bu benim son şansım emin olun buna dedim..ve son durağım ..Burda yoksa çaresi beni bu hayatta unutun dedim..
Çıkışım o çıkış..Tekirdağ Araştırma Hastanesinde Özellikle Uzm.Dr.Özgür Karakoyun ve ekibi bana yepyeni müthiş bir yaşam sundular..Hani deriz ya kul sıkışmayınca Hızır asla yetişmez diye ..Sen nasılda yetiştin bana Hızır gibi be özgür Hocam ..İşte benim Hızırım Uzman doktorum Özgür Karakoyun oldu...Bir ara bu insana ve bu hastahaneye canımı versem asla bu yapılan sonucun karşılığını ödemem mümkün değil.Süper beyin süper hünerli eller süper bir pratik zeka.zeka. Rabbım başımızdan eksik etmesin seni diye hala her gece dualarımda bu güzel insan..Çocukluğumdan beri karşılaştığım en muhteşem bir hekim,bir beyin..Ben hayatımda böyle bir hekimle karşılaşmadım ki çocukluğum hep doktorların elinden geçmesine rağmen.Hayatım İstanbul gibi bir cadı kazanının içinde hastahanelerde geçti.Para din kitap oldu.Sizin ne çektiğinizin onlar için hiçbir önemi kalmadı.Paralar havalarda uçuşuyor.Hekimlik yemini ayaklar altında.O kadar büyük dağ farkıyla karşılaştım ki Namık Kemal Araştırma hastanesinde bulduğum hayatı İstanbul’da bunu ben bulamadım. Bu sıcak hastane ortamını burada başka bir sistem bambaşka bir ruh enerjisi var..İki ay burada yatmak zorunda kalmam bile bana zerre kadar batmadı..Beni bir haftadan fazla hastanelerde kimse tutamazdı.Burada sanki İstanbul’da kaybedilmiş insanlığı ,güzellikleri yakaladım ve inanın ki Tekirdağ Araştırma Hastanesini kitap halinde yazıp yayınlayacağım.İstanbul’daki hekimler hekim görsünler diye.Herşey para değil,Herşey umutsuzluk olmamalı.Böyle düşünmekle ne kadar haklı olduğumu sevgili doktorum Özgür bey bunu bana sonuna kadar kanıtladı.Sonsuz teşekkürümü önce Ünsal Beye sunuyorum beni orada hünerli elle teslim ettiği için,sonra ellerinde sihir bulunan doktorum Özgür karakoyun’a ve de sonra ekibine.Hastanede çalışan tüm can personellerine..Kısacası TEŞEKKÜR EDERİM NAMIK KEMAL ARAŞTIRMA HASTAHANESİ,SİZE ŞÜKRAN BORÇLUYUM.”Dedi