Tekirdağ Ebru Nayim fen lisesi,2012-2013 yılı mezunları için görkemli bir mezuniyet gecesi düzenledi.Her ne kadar yağmur nedeniyle programda aksama olsa da Tekirdağ milli Eğitim Müdürlüğünün şube müdürlerinin de katılımıyla,tören devam etti.Öğrencilerin tek tek sahneye çağırılıp belge ve plaketlerinin takdim edildiği törende,ilk üç dereceye giren öğrencilere,belge ve plaketlerini okul müdür ve Milli eğitim şube müdürleri verdi.Okul müdürü Asım Arvas’ın açılış konuşmasından sonra bir konuşma yapan okul birincisi Berfin Ayla HASTÜRK ‘ün sözleri geceye damgasını vurdu.
Berfin Ayla HASTÜRK, “Bugün, kendimi hem gururlu hem hüzünlü hem de sevinçli hissettiğim bir gün. Başlangıçlar güzeldir, bitişler zor… Tanışmalar heyecanlı ve umutlu, ayrılışlar acı. Sizden bir şey kalır geride. Kırılan kalbinizden bir parça mı yoksa sevdiklerinizle paylaştığınız güzellikler mi? Hayatımızın bir sayfasını acı tatlı anılarla kapatırken diğer sayfasını yeni beklentiler ve umutlarla açıyoruz. Bizler, bir mevsimlik çiçek gibi bu okuldan gelip geçiyoruz. Başkalarının da geçtiği ve geçeceği gibi…Ancak, mevsim bitecek ama bizler başka iklimlerde de çiçek açmaya devam edeceğiz ve yeni çiçekler yetiştireceğiz. Volter’in dediği gibi, bahçemizi hiç kurutmayacağız, sulamaya, güzelleştirmeye devam edeceğiz.
Tekirdağ Fen Lisesi öğrencileri olarak üzerimize aldığımız sorumlulukların bilinci içerisindeyiz. Biliyoruz ki bir insan kolay yetişmiyor. İlmek ilmek dokumak gerekiyor her karesini, her satırını, ince ince okumak, şekillendirmek, emek harcamak gerekiyor, hiç bir şeye harcanmadığı kadar.
Bütün bunları biliyoruz. Bugüne kadar bize yapılan özverilerin ,emeklerin karşılığını verme zamanının geldiğine inanıyoruz. Bugüne kadar bizlerden sorumluluklarımızın bilincinde bir evlat ve başarılı bir öğrenci olmamız beklendi. Bugünden itibaren iyi bir vatandaş olmak temel zorunluluklarımızdan olmuştur. Sorumlu vatandaş olmanın yolu, atalarımızın elleriyle yarattıkları cumhuriyetimizin değerlerine sahip çıkmaktan geçer. Tam da bu nedenle Tekirdağ Fen Lisesi mezunları olarak Atatürk'ün bizlere emanet ettiği cumhuriyetimizin en önemli koruyucularıyız. Kimse tereddüt etmesin ki akla ve bilime dayalı çağdaş uygarlık yolunda aydınlık yarınlar için her türlü ülke sorununda bir fikrimiz bir çözümümüz olacaktır. Düşünüyoruz, araştırıyoruz, tartışıyoruz, eleştiriyoruz. Biz eleştirmenin yasak olduğu bir çağda, özgür düşünceye olanak sağlayan bir okuldan mezun oluyoruz. Bu nedenle de şanslıyız. Salt teorik bilgiyle yetinmeyiz, bu bilgileri pratikle birleştirmeyi ilke edinmiş okulumuzun her geçen gün bize daha iyi bir eğitim sunma çabasının karşılığını, biz de başarılarımızla vermek istiyoruz.
Bizi en iyi şekilde yetiştirme gayretinde olan, her alanda bize rehber olan öğretmenlerimize ve başarılarımızda, başarısızlıklarımızda her zaman yanımızda olan ailelerimize bir kez de sizlerin önünde teşekkürü bir borç biliyorum.
Benim arkadaşlarımın ve günümüz gençliğinin büyük rahatsızlık duyduğu bir noktaya da ayrıca değinmek istiyorum. Henüz hayatımızın başlangıcında vaktimizin önemli bir kısmını okul ve dershane arasında mekik dokuyarak geçiren yarış atlarına dönüştürülüyoruz. Sonrası biraz daha zorlu bir dönem. Eğitimin piyasaya açıldığı bir ortamda, eskaza bir okul kazanıp, bitirilirse, bu defa da işsizler ordusu içerisinde iş bulma çabası içine giren yarış atları oluyoruz. Türkiye'deki eğitim sistemine de küçük bir eleştiri getirmek istiyorum. Eğitim sistemimiz öğrencileri bilgi ve yeteneklerini ortaya çıkaracak şekilde değil de, sadece gençlerin bir bölümünün iş bulmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlendiği için, iyi bir üniversite bitirmiş ama mutsuz binlerce insanın yaşadığı bir ülkede olmanın farkındalığı içerisindeyiz.
Ancak her şeye rağmen hayata karşın mutluyuz, umutluyuz.
Bir üstatın dediği gibi 'Mühim olan dünyayı anlamak değil, değiştirmektir'. Biz, araştırıyor ve öğreniyoruz. Bunun da bizi dünyayı değiştirme gücüne ulaştıracağına yürekten inanıyoruz. Tabi inanmak kadar, uygulamak da önemli. Daha önce gerçekleştirilemeyen idealler biz gençlerin ellerinde hayat bulacaktır. Yaşamımızdan verdiğimiz bu zamanların ve emeklerin, ulaşacağımız büyük hedeflerimizin kilometre taşları olacağına inanıyorum.
Sevgili arkadaşlar şiddetin acımasızlığın, çıkarcılığın, her türlü sömürünün, savaşların kol gezdiği bir dünyada, en acil ihtiyaç iyiliktir, sevgidir, saygıdır; her varlığa güzel bakmaktır ve güzeli görmektir. Güzel bakın, güzel görün
Hepimizin yolu ve şansı açık olsun. Her şey gönlümüzce olsun.” dedi.
Konuşmasının ardından,davetli ve öğrenciler,okul birincisini ayakta alkışladı.Ardından,okul yaş kütüğüne birincilik levhası çakıldı.Programın resmi kısmının bitmesiyle,keplerini havaya atıp marş söyleyen çocuklar,gelen yerel sanatçıların şarkılarıyla coşarken,bir yandan da gökyüzüne dilek fenerleri bırakıldı.Tören,ailelerin ayrılmasıyla son bulup,gençler şarkılarla coşarken,geceye damgasını vuran,okul birincisinin yaptığı konuşma oldu.