Eczacı Ufuk Bekir Ersöz, yaptığı açıklamada, eczanelere gelen vatandaşların, son zamanlardaki düzenlemeler sonucunda ilaca erişimde büyük zorluklar yaşadıklarına dikkat çekti.
Geçimini zor sağlayan vatandaşların sürekli zamlanan muayene ücreti ödemek zorunda bırakıldıklarını anlatan Ersöz, "Prim borcu nedeniyle ilaçlarını alamıyor. Ya da birikmiş muayene ücretini ödeyemedikleri için ilaçlarını alamadan eczanelerden ayrılıyorlar. Bizlerse, hiç bizimle ilgisi olmayan muayene ücretlerini tahsil etmekle "görevlendiriliyor", adeta kamunun tahsildarı haline getiriliyoruz. Son beş senedir, bir gecede çıkartılan kararname ve tebliğlerle gün geçtikçe eritiliyoruz, her gün kurallar değişiyor, reçete onay sistemi çalışmıyor, eczanelerimizde sürekli bir gerginlik altında hizmet vermeye çalışıyoruz. Biz eczacılar, artık daha fazla bu tabloyu yaşamak, hastalarımızın ilaçlarını alamadan eczaneden çıktığına tanık olmak istemiyoruz. Kamunun sağlık hakkını, yaşama hakkını koruduğunu görmek istiyoruz, onu her geçen gün yerle bir ettiğini değil" dedi.
4 Aralık 2009 tarihinden itibaren kamu kurum iskontolarının yüzde 11 den yüzde 24 e çıkartılması kararının alınmasıyla birlikte eczacılara ve vatandaşlara darbe vurulduğunu kaydeden Ersöz, "4 Aralık ta mali tedbirler bu haliyle başlayacak, bunun bedeli hastanın ve eczacının sırtına yıkılacak olursa ilk elden 3000 eczane, yılsonuna kadar 7000 eczane kapanacak. Bunu herkes biliyor. Ama anlaşılan kamu Türkiye deki eczanelerin üçte birinin kapanmasında, geri kalanların da raflarının boşalmasında bir sakınca görmüyor. Bizlerse bunda bir sakınca, hem de ciddi bir sakınca gören tarafız. Sadece eczaneler açısından değil, halkın sağlığa ulaşmasının biraz daha zorlaşacak olması nedeniyle, ilaçta tasarrufun bedelini ilaç alanında hangi aktörler büyüyorsa onlar ödesin diyoruz" diye konuştu.
Halk sağlığı açısından bu tedbirlerin sonuçlarının neler olacağını da sıralayan Ersöz sözlerini şöyle sürdürdü;
"Birincisi, kapanacak eczanelerimizin 3.000 i tek eczane olarak ilçe, belde ve mahallelerde hizmet veriyor. Buralarda yaşayan kişiler ilaçlarını almak için başka bir ilçeye ya da köye gitmek zorunda kalacaklar. İkincisi var olan eczaneler raflarında ilaç bulunamayacak kadar eriyecek, dolayısıyla hastalarımız da bu ilaçları bulabilmek için eczane eczane dolaşmak zorunda bırakılacak. Üçüncüsü, bu ilk elden kapanacak eczanelerin hepsi, sermayesi olmayan, dayanma gücü zayıf eczaneler olacak. Güçlünün ayakta, zayıfın altta kaldığı bir dönem yaşanacak. Dördüncüsü, bu eczanelerde çalışan insanlar işsiz kalacak. Hepsinden önemlisi, sağlık sistemimize yapılan bu topyekun saldırıyı hep beraber durdurmazsak bunun arkası gelecek. Bizler hep çözümden yana olduk. 60 gün içerisinde sadece Sağlık Bakanlığı ile 11 kez görüşme yaparak belki de bir rekoru kırdık. Ama Sağlık Bakanlığımızın olumlu tutumuna rağmen, taleplerimiz hep ötelendi, sesimize kulak verilmedi."
Talepleri görmezden gelmenin, bedelinin ağır olabildiğini kaydeden Ersöz, açıklamalarını şöyle tamamladı;
"Basın mensupları aracılığı ile hastalarımızı ve özellikle kronik rahatsızlığı olanları uyarmak istiyoruz. 4 Aralık Cuma gününe kadar ilaçlarınızı eczanelerinizden alınız. Aksi halde, size hizmet vermek için gece gündüz nöbet tutan eczanelerimizi bulamayabilirsiniz. Eğer bunu yapmazsak 4 Aralık tan sonra eczanelerimiz teker teker kapanacak. Bizler, bizi yok etmek isteyenlerin bu insafsız tavırlarına daha fazla boyun eğmeyeceğiz. Teker teker kapanmaktansa, 4 Aralık Günü hep birlikte eczanelerimizi kapatacağız. Bugün içinde bulunduğumuz durum, bizleri kapanma noktasına getirenlerin ve her şeyden önemlisi sağlık alanını ekonominin insafına terk edenlerin ayıbıdır. Hastalarımızı mağdur etmek amacında değiliz. Bunun için özel önlemler alacak, nöbetçi sayılarını artıracağız. Ayrıca hep beraber mücadele verdiğimiz domuz gribi salgınına karşı da kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Bu kapatma, bir uyarı mahiyetindedir. Bir yıl sonra meslektaşlarının üçte birini kaybedecek bir meslek örgütünün uyarısıdır. Bu bakımdan, 4 Aralık önümüzdeki dönemin ilk günüdür. Bundan sonra yaşanacak durumun provasıdır. Belki ancak o zaman eczanelerin üçte birinin kapanmasının sağlık hizmetinde ne büyük bir kesintiye yol açacağını anlatabiliriz. Bizler, emeğimizle, mesleğimizle, çocuklarımızın geleceğiyle, çalışanlarımızın ekmeğiyle, hastalarımızın sağlığıyla oynanmasına seyirci kalmayacağız. Sağlık ışığımızı söndürmelerine izin vermeyeceğiz. Türk Eczacıları Birliği ve 51. Bölge Eczacı Odası olarak hastalarımızı mağdur etmeyeceğimizi ama hastalarımızın uzun vadede mağduriyetine de göz yummayacağımızı duyuruyor, vatandaşlarımızın bizleri anlayacağını biliyoruz. Yaşatmak için önce yaşamamız gerektiğine inanıyoruz."