info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4642
Dolar Satış
:
34.5263
Euro Alış
:
35.9849
Euro Satış
:
36.0497
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Chp Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Kadınlar Boşandıktan Sonra 300 Gün beklemek Zorunda Bırakılmasın

Chp Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Kadınlar Boşandıktan Sonra 300 Gün beklemek Zorunda Bırakılmasın

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Medeni Kanun’da boşanan kadınların 300 gün geçmeden evlenmesini yasaklayan “iddet müddeti (bekleme süresi)” şartının kaldırılması için yasa teklifi verdi. Yüceer, boşandıktan sonra erkek için istenmeyen iddet süresinin kadınla erkek arasında eşitsizlik yarattığını kaydetti. 

 CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Medeni Kanun’da boşanan kadınların 300 gün geçmeden evlenmesini yasaklayan “iddet müddeti (bekleme süresi)” şartının kaldırılması için hazırladığı yasa teklifini TBMM Başkanlığına sundu. EŞİTSİZLİĞE NEDEN OLUYOR 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin gerekçesinde, Türk Medeni Kanunu’na göre erkekler boşandıkları eşlerinin hamile veya hamile olmadığına dair raporu beklemeksizin, boşanma kararının kesinleşmesinden hemen sonra evlenebildiği, ancak kadınların yasanın132’nci maddesi gereği 300 gün beklemek zorunda olduğu belirtildi. 

 Bu hükmün boşanma açısından erkeklerle kadınlar arasında açık bir eşitsizliğe neden olduğunu kaydeden Yüceer, iddet müddeti veya evlenme yasağı olarak bilinen bu sürenin İslam Hukuku’ndan sonra Mecelle’ye ardından da Medeni Kanun’a giren ve kadının boşandıktan sonra yeniden evlenmesi konusunda kısıtlama getiren bir düzenleme olduğunu hatırlattı. 

KADINLAR AÇISINDAN KÜLFET 
Gerekçede, “Boşanan kadınların iddet müddetinin kaldırılmasına ilişkin taleplerinin ancak dava yoluyla ileri sürülebilmesi, bu sürenin kaldırılması için hastaneden rapor alınması gerekliliği ve söz konusu raporla evlendirme dairesine başvurmanın yeterli olmayıp mutlaka iddet müddetinin kaldırılması için dava açılması yani hakim kararının gerekmesi kadınlar açısından bir külfet getirmektedir” denildi. 

TEKNOLOJİYLE ETKİNLİĞİNİ KAYBETTİ 
Gerekçede, doğması muhtemel bir çocuğun hukukunu korumak maksatlı olarak konulmuş bulunan bu sürenin günümüz DNA teknolojisindeki gelişmelerle çocuğun kime ait olduğunun kolayca tespit edilebilmesi nedeniyle anlamsız hale geldiği ve etkinliğini kaybettiği belirtildi. 

Bu hükmün hem Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yazılı olan kadın erkek eşitliği açısından bir ihlal yarattığı, hem de aile mahkemelerinin iş yükünü artırdığı kaydedilerek, kaldırılmasının yerinde olacağı ifade edildi.
Kaynak : Murat Ürtekin