Bu denizlerimizdeki balık, midye ve karideslerin "tüketime bağlı olarak" kanser açısından bir risk oluşturmayacağını belirten yetkililer, "Ama günde 3 öğün balık yemek de normal değerleri daha yükseltecektir" açıklamasında bulundu
Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Daire Başkanlığı'nın, Karadeniz ve Marmara Denizi balıkları ile midye ve karidesin tüketime bağlı olarak kanser açısından bir risk oluşturmayacağını rapor ettiğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, 11 Şubat 2011'de bir televizyon kanalında Karadeniz ve Marmara denizlerinde dip balıklarının, özellikle kalkan ve mezgit ile midye ve karidesin mide kanseri ve kan kanseri yapacağına dair bilimsel sonuçlara dayanmayan açıklamalar yapıldığı ifade edildi.
Konuya ilişkin Kanserle Savaş Daire Başkanlığının açıklamasında, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Hacettepe ve Gazi üniversiteleri ile ortaklaşa yürüttüğü çalışmada, Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'de bulunan pelejik balıklarla kalkan gibi taban veya tabana yakın kısımlarda yaşayan, mezgit, barbunya, izmarit ve dil balıkları, ayrıca midye ve karideste bulunabilecek önemli ağır metal birikimlerinin incelendiği ve sonuçların insan tüketimine bağlı risk analizi yönünden değerlendirildiği belirtildi.
Çalışma sonucunda Karadeniz ve Marmara Denizi balıkları ile midye ve karideste tüketime bağlı olarak kanser açısından bir risk oluşturmayacağının rapor edildiği ve bu bölgelerdeki izleme çalışmalarının halen devam ettiği kaydedildi.
KANSER DAİRE BAŞKAN YARDIMCISI: ŞU AN İÇİN RİSK YOK
Kanserle Savaş Daire Başkanlığı Başkan Yardımcısı Dr. Emire Olcayto, Gazeteport'a yaptığı açıklamada, bakanlığın açıklamasındaki "tüketime bağlı olarak" kanser açısından risk oluşturmadığı şeklindeki ifadeyi şöyle anlattı:
"Örneğin haftada 3 kez, bildiği aynı yerden aldığı balığı tüketen birisi için risk şu an için problemli değil, ama dikkat edin, bildiği yerden, aynı yerden aldığı balık diyorum. Ama tabi günde 3 öğün balıkla beslenen biri için bu risk daha yüksek. Kanserle ilgili herhangi bir etkenin kişideki etkisi ne kadar süre onunla beslendiğiyle ilgilidir. Dolayısıyla siz sürekli balıkla beslenirseniz vücudunuza aldığınız oranlar diğerlerinden daha farklı olacaktır.Tedirgin olan halkımıza şunu söylemek istiyoruz: Şu an için balıklarda yaptığımız ölçümlerde herhangi bir bulguya rastlanmadı."
Bugün gazetesinde Sibel Ünlü imzası ile yayımlanan "Ölüm balıkları Marmara'da" başlıklı haberde, Marmara Denizi'ndeki balıkların sanayi atıklarıyla beslendikleri için karacaciğer kanseri ve böbrek yetmezliğine neden olduklarının tespit edildiği belirtildi. Habere göre midyeler ise balıklardan daha tehlikeli çıktı.
Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin'in Başkanlığı'nda, Birinci Ordu Gıda Müfreze Komutanlığı'nda Sorumlu Veteriner Hekim Ruhtan Baştakaya, Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Oğuz Özyaral, Yrd. Doç. Dr. Nimet Emel Lüleci ve Prof. Dr. Osman Hayran'dan oluşan ekibin, 1 yıllık çalışması sonucunda bu bulgulara erişildiği kaydedildi.
2005 yılında başlayıp 2006'nın ilk aylarına kadar süren 13 aylık çalışma, 20 tür balık üzerinde gerçekleşti. Balıklarda, sanayi atıklarında bulunan civa, kurşun, bakır ve kadmiyuma olan 4 ağır metale bakıldı.
LÜFER TEHLİKE SINIRINDA
Araştırmaya göre, diğer tehlikeli balıklar ise ikinci sırada Bakalyoz ve üçüncü sırada Hamsi geldi. Tehlike sınırında olan balıklar ise şu şekilde sıralandı: Lüfer, Karagöz, Palamut ve Karides. Ağır metal taşıyan balıkların en büyük özelliği ise dip balıkları olması. Araştırma ekibinin başkanı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin Marmara Denizi'nde avlanıp satışa sunulan balıkların ölüm tehlikesi saçtığına dikkat çekti ve "Sanayi atıkları kontrolsüz bir şekilde doğaya bırakılmakta. Bunlar içerisinde ağır metaller deniz, göl ve barajlarda birikerek su ekosistemini etkiliyor. Bunlarla temas eden balıkların kas ve dokularında birikmesinden dolayı insanlarda zehirlenme ve ölüm vakaları görülüyor. Bunun ilk örneği de 1950'de Japonya'da anlaşıldı" diye konuştu.
SAKIN MİDYE YEMEYİN
Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin'e göre araştırmanın en çarpıcı sonucu Marmara Denizi'ndeki midyeden, hamsiden ve bakalyozdan kesinlikle yenmemesi. Midyelerde 0.5 olması gereken civa oranı 1.75 ile sınırın 3.5 katı üzerinde bulundu. Ayrıca midyede kadmiyum elementi de 1 olması gerekirken 1.122 olarak belirlendi. İncelemeye alınan 20 balık türü ise şunlar: Mezgit, Kefal, İzmarit, Barbun, Midye, Bakalyoz, Hamsi, Karagöz, Mercan, Dil, Çinekop, Sardalya, Uskumru, İstavrit, Kolyoz, Zargana, Palamut, Gümüş, Karides, Lüfer.
5 YIL SONRA ANLAŞILIR
Memorial Hastanesi'nden Doç. Dr. Kenan Keskin, ağır metal almış olan balıkların tüketilmesiyle 5 yıl sonra ağır metal zehirlenmesinden ölenlerin sayısının artacağını söyledi. Keskin, taktirde başta kanser olmak üzere, "Yenilen balıklar kısa sürede değil ama bir süre sonra büyük hastalıklara ve hatta ölümlere neden olurlar. Organ hastalıkları başta olmak üzere, karaciğer kanseri, böbrek yetmezliği, beyin hasarları, kan kanseri türlerine davetiye çıkarırlar. Civa, kurşun, kalay gibi ağır metaller yüzünden zehirlenmeler zamanla kendini gösterir. Fark edilmeden ortaya çıkar. Marmara Denizi'ndeki ağır metal içeren balıkların tüketilmesiyle çıkacak olan felaket sonuçları 5 yıl sonra görülmeye başlar" dedi.
Kaynak : Posta