Ah be kardeşim...
Sen Cem Karaca'nın dediği gibi, binmişsin bir alamete, gidiyorsun kıyamete farkında, değilsin. " Ben sözümü tutacağım, kimseyi işten çıkarmayacağım " demeyi sürdürürken, bu kadrolarla Cüneyt Yüksel kadar bile koltukta kalamazsın. Bir an önce revizyon şart. Neyse, asıl konumuza gelelim...
Daha önce yazmadım çünkü basın mensubu arkadaşlarımın mağdur olmasını istemedim. Bu nasıl bir akreditasyon sistemi, bu nasıl bir basına yemek düzenlemesi, bu nasıl bir küçük düşürücü davranış?
Festivalin başlangıcından sonra akreditasyon kartı mı olur?
Basın mensuplarına imza karşılığı yemek mi olur?
Bu ne aşağılayıcı,saygı çerçevesinden uzak uygulamadır?
Festival saat 12.00 de Naip'te başlıyor, akreditasyon kartı saat 16.00-20.00 arasında veriliyor. Naip'te biz fotoğraf-video çekerken, vatandaş bize, "Siz kimsiniz?" dese, haklıdır. Ne büyük bir acizliktir, bir akreditasyon kartı çıkarmak bu kadar mı zor? Gidin bir matbaaya 5 dakikada bu kartların hepsini basılsın. Maliyeti de tamamı birkaç yüz lirayı geçmez. Bunun adı sorumsuzluktur, görevi kötüye kullanma suçudur. Ayrıca,sadece basın mensubunun kendisi, imza karşılığı alacakmış. Hayırdır yahu, bu kağıt parçaları, borsa tahvili gibi değerli mi de gazetemizin bir üyesi hepsini alamıyor?
Festival boyunca, basın mensuplarına her gün bir öğün yemek diyorsunuz, onu da bir kağıttan lokanta ismi gösterip, " imza karşılığı yiyeceksiniz " diyorsunuz. Bu nasıl aşağılayıcı bir uygulamadır?
Karneyle yemek 1980'lerde kaldı. Ecevit de rahmetli oldu. Rezalet bununla da kalmıyor, belirledikleri lokantalar, şehrin uzak farklı noktalarında, festival alanından uzakta olduğu gibi, bazıları saat 18.30'da, 20.30'da kapanıyor. Yahu gazeteci zaten evden kahvaltısını yemeğini yiyip çıkıyor, gün boyu koşuşturmadan akşam üzeri, festival konseri öncesi fırsat buluyor onda da lokanta kapalı. Gidip, " bu nasıl rezalet, hem yemekleri imza karşılığı yiyeceksiniz hem de lokanta kapalı " dediğimizde, ekmek arası yaptıracaklarını söylüyorlar. Hayırdır, dilenciye sadaka mı veriyorsunuz? Sizin yarım ekmek 5 köfte bir ayranınıza kalmadık. Ben FESTİVAL BOYUNCA BASTIRDIM PARAMI, POLİSEVİNDE PARAMLA YEMEĞİMİ YEDİM, HALKIN MALINI, CANINI, NAMUSUNU KORUYAN POLİS TEŞKİLATIMIZA DA KATKIM OLDU. Sizin imza karşılığı vereceğiniz 2 liralık akreditasyon kartınız da imza karşılığı vereceğiniz yemek de sizin olsun. Bana yapılan iyiliği de kötülüğü de 10 yıl geçse de unutmam.
Yasama, yürütme ve yargı'dan sonra 4. güç olan gazetecileri kimse aşağılamaya, küçük düşürmeye kalkmasın. Cevabını alır. Sevgili Volkan kardeşim, basına yapılan bu seviyesiz davranışı yapanların, basının önüne çıkıp özür dilemesini bekliyorum. Karneyle, imzayla akreditasyon kartı, yemek yeme, Rahmetli Ecevit ile öldü. Birileri bunun bedelini ödemelidir. Yoksa bu ayıp Süleymanpaşa Belediyesiyle tarihe geçecektir. Mühür sende, ferman sendedir. Sakın ha bunu savunacak bir açıklama yapmayasın....
Seni dobra bildik,bizi hayal kırıklığına uğratma... Bekliyorum....
