Tekirdağ Barosu,8 Mart Dünya kadınlar günü vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı.
Tekirdağ Barolar Birliği adına bir konuşma yapan Avukat Simge Şen; "Tüm dünyada kadınların yüzyıllardır yürüttüğü özgürleşme ve eşit haklara sahip olma mücadelesinin kutlandığı 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlar, tüm kadınların emekçi olduğunu ve tüm kadınların tam manasıyla eşit ve adil koşullarda yaşayacağı günlere dek mücadelemizin devam edeceğini bir kez daha beyan ederiz. 8 Mart; biz kadınların, ailede, toplumda, siyaset, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için; eğitim, kültür, ekonomi ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerimizi dile getirdiğimiz mücadele ve dayanışma günümüzdür. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir.
Kadınları toplumsal hayatın dışına iten ayrımcı ve cinsiyetçi politikalardan vazgeçilerek, kadını sadece ailenin bir parçası olarak gören, bağımsız bir birey olduğunu kabul etmeyen politik ve kültürel anlayışın karşısındayız. Tekirdağ Barosu avukatları olarak; uzun mücadeleler sonucunda elde edinilmiş Kadın Hakları kazanımlarından vazgeçilmesine yönelik her türlü girişime karşı, kadının insan hakları mücadelemizi dünden daha büyük bir inanç ve dayanışmayla sürdürme kararlılığındayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Şunu anlamak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” 06 Şubat 2023 tarihinde 10 ilimizi ve 15 milyon yurttaşımızı etkileyen deprem felaketi, hepimizi derinden sarstı, depremden doğrudan etkilenen, etkilenmeyen her birimizin ruhunda silinmeyecek izler kaldı. Kadınların olağan dönemde üzerine zaten yüklenmiş olan cinsiyet rolleri, afet zamanı yükünü katlanılmayacak derecede artırmışttı. Yapılan araştırmalar, afetlerden, dünyanın farklı coğrafyalarındaki farklı cinsiyetlerin, farklı şekillerde etkilendiklerini geçmişte defalarca kez ortaya koymuştu.
Bu durum ne yazık ki bizim ülkemizde de bu afet döneminde farklı cereyan etmemiştir. Kadınların bu afet dönemindeki mağduriyetlerin nedenlerinin temelinde ise, cinsiyet körlüğü içeren politikalar ve toplumsal cinsiyete duyarsız idareciler yer almaktadır. İşbu mağduriyetlere neden olan eksikliklerin giderilmesi ve gelecekte meydana gelebilecek başkaca afetlerde, kadınları yine ve yeniden aynı sebeplerle göz göre göre mağdur edilmemesinin tek çaresini, toplumsal cinsiyete duyarlı afet koordinasyonu politikalarının benimsenmesi, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapılması ve cinsiyet körlüğüne idarenin her makam ve mercinde son verilmesi olarak görmekteyiz. Kapısı kilitlenmeyen çadırların, kime sığınacağını bilmeyen çocukların, şiddetin ve soğuğun ortasında kimsesiz ve güvensiz hisseden kadınların, kadınların bu döemde daha da görmezden gelinen emeklerinin farkındayız. Sizi görüyoruz. Çığlığınızı duyuyor ve bu yakarışlarınızı ilgililere duyurmayı bir görev biliyoruz. Bu yüzden, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Afet Koordinasyonunun önemine adadığımız bu 8 Martta bir kez daha haykırıyoruz: Korkmayın! Yıkıntıların arasından tekrar yeşerecek"Dedi.