info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Oğuz Gürgen; Gebelikte Bulantı ve Kusma Sizi Korkutmasın

Özel Star Medica Hastanesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Oğuz Gürgen Gebelikte Bulantı Kusma ile Başa Çıkma Konusunda Bilgi Verdi.

Op.Dr.Oğuz Gürgen yaptığı açıklamada; Gebeliğin erken habercilerinden olan bulantı-kusma hemen hemen 100 gebenin 80'inde görülür. Bu şikâyetler döllenmeden 2-3 hafta sonra başlar,10-16 hafta aralığında en üst seviyeye ulaşır ve genellikle 22. gebelik haftasından önce de geriler. Ancak tüm gebelerin % 1-2'sinde bulantı ve kusma şikayetleri aşırı bir hal alır ve hiperemezis gravidarum dediğimiz bir tablo ortaya çıkar. Hiperemezis gravidarumda inatçı bulantı kusmalara bağlı dehidratasyon (vücutta sıvı azalması), elektrolit bozuklukları ve kilo kaybı görülebilir.

Ayrıca yorgunluk,halsizlik,depresyon ve anksiyete de görülebilen durumlardır. Hiperemezis Gravidarum gelişiminde genç yaş,ilk gebelik,siyah ırk,ailede ve önceki gebeliklerde de hiperemezis öyküsü ve alkol alımı başlıca risk faktörleri olarak sayılabilir.Kanda gebelik hormonu seviyesi ile hiperemezis gravidarum şikayetleri ile arasında ilişki olduğu bilinmektedir.Kanda gebelik hormonunun daha fazla arttığı çoğul gebelik ve molar gebelik(halk arasında üzüm gebeliği olarak da bilinen) gibi durumlarda hiperemezis daha sık görülür.

Ayrıca tiroid fonksiyon bozuklukları ile ilişkisi de bilinmektedir. Erken gebelik döneminde hiperemezis gravidarum araştırmasını yapmak son derece önemlidir çünkü dirençli bulantı kusmalar; karaciğer, pankreas bezi iltihabı, idrar yolu enfeksiyonu ve çeşitli metabolik bozuklar gibi tedavisi de farklı pek çok hastalığa da bağlı olabilir. Teşhisi diğer hastalıkları dışladıktan sonra koymak ve tedaviyi de buna göre düzenlemek son derece önemlidir. Tedavi şekillerini de; ilaç ve ilaç dışı diye ikiye ayırmak mümkün. İlaç dışı tedavi; diyet düzenlemesi, zencefil, tiyamin ve damar yolundan sıvı verilmesi şeklinde sıralanabilir.

Diyet temelini az ve sık aralıklarla tüketilen ve yağdan fakir yiyecekler oluşturmalıdır. Yeterli besin ve sıvı alınamamasına bağlı olarak oluşan sıvı ve elektrolit dengesizliklerini sıvı replasmanı yaparak düzeltmek, şikâyetlerin gerilmesine yardımcı olur. İlaç dışı tedavilerin ve yöntemlerin yetersiz kaldığı noktada hekim kontrolünde ilaç tedavisi planlaması yapılmaktadır”Dedi”

Kaynak : Murat Ürtekin