Ölüm' kelimesinin anlamını yitirdiği bazı anlar vardır, insanın içini ürperten o buz gibi soğuk kelime bile bazen manasızlaşır. 60 yaşında son kez gözlerini yuman Diego Armando Maradona fani dünyanın acı gerçeğini bir kez daha hatırlatsa da, bıraktığı miras dünya döndükçe hatıralarımızda yaşamaya devam edecek.
Futbol sahasında yarattığı mucizeler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, emperyalizme karşı devrimci tavrı, özel hayatında yaşadığı skandallar. Sokaklarda futbol oynadığı sırada 8 yaşındayken Argentinos Juniors’un yetenek avcıları tarafından keşfedildi ve antrenör Francisco Cornejo, Maradona’nın potansiyelini ilk fark eden isim oldu. Henüz 12 yaşında profesyonel maçlarda top toplayıcılık yaparken, devre arasında saha içine dalıp topla yaptığı hareketler sayesinde meşhur oldu. Maradona’yı Argentinos Juniors’un gençlik takımına alan Cornejo, bu kararı verirken 136 maçlık yenilmezlik serisi yakalayabileceklerini tahmin bile edemezdi. Argentinos Juniors’un koçu, 16. yaşına girmeden 10 gün önce Maradona’yı A takıma aldı ve ilk maçına çıkması için kadroya dahil etti. Maça yedek kulübesinde başlayan Maradona’yı oyuna alırken şöyle söyledi: “Haydi Diego! Nasıl biliyorsan öyle oyna. Ve yapabiliyorsan topu birinin bacaklarının arasından geçir.” Ve genç Maradona oyuna girdikten dakikalar sonra hocasının dediğini yaptı.
Daha sonra o günleri anlattığı otobiyografisinde “Ellerimle cennete dokunduğumu hissettim” diyerek yaşadığı hisleri tarif edecekti. 1978’den itibaren üst üste üç sezon ligin gol kralı oldu ancak, çok genç olduğu için dönemin Arjantin Milli Takımı Teknik Direktörü Cesar Luis Menotti’nin 1978 Dünya Kupası’nı kazanan kadrosuna girme şansına erişemedi. Ancak hızlı gelişimi, Boca Juniors formasıyla 1981 yılındaki şampiyonluğu ve İspanya’daki 1982 Dünya Kupası’na katılması Maradona’ya Avrupa kapılarını açtı. Arjantin’in fakir işçi mahallesinde büyüdükten sonra 5 milyon Sterlin’e dönemin dünya rekoru olan bir anlaşmayla Barcelona’ya imza atan Maradona ‘hayatım kurtuldu’ dese de, futbolu prangalanmıştı. Katalan halkının izole yapısına alışmakta zorlanan futbolun haşarı çocuğu, kokainle tanışması, hepatit hastalığı ve Eylül 1983’te ‘Bilbao Kasabı’ Andoni Goicoechea’nın ayak bileğini kırmasıyla yeşil sahalara veda etme noktasına geldi.
Ancak Barcelona’da geçirdiği iki mutsuz ve umutsuz sezonun ardından İtalya’nın Napoli şehrinde adeta yeniden doğdu. ‘Kurtuluşum’ dediği Barcelona’dan 1984’te ayrılıp, 7,5 milyon Dolar’a rekor bedelle Napoli’ye imza attığı sırada haber kanalları şöyle söylüyordu: “İtalya'nın en fakir şehri, dünyanın en pahalı oyuncusunu satın alıyor.” “Beni satın alacak başka takım yoktu” diyen ve San Paolo Stadyumu’nda kendisini bekleyen 80 bin kişinin karşısına helikopterle inen Maradona; İtalya’da geçirdiği 8 yılda iki Serie A (1987-1990), bir UEFA Kupası şampiyonluğu (1989) ve Arjantin Milli Takımı ile 1986 Dünya Kupası zaferiyle dünya futbolunun zirvesine adını yazdırdı. Arjantin’in ‘altın çocuğu’, Meksika’daki 1986 Dünya Kupası’nın çeyrek finalinde İngiltere’ye attığı iki golle tüm dünyanın gözlerini üzerine çekmeyi başarmıştı.
Arjantin ve İngiltere arasındaki Falkland Savaşı’ndan sadece dört yıl sonra gerçekleşecek olan maç, mevzu bahis durum nedeniyle ‘intikam vakti’ olarak görülecek kadar önemliydi. Ve Maradona yaptıklarıyla bu karşlaşmayı dünyanın hiçbir zaman unutamayacağı bir maça çevirdi. Dakikalar 51’i gösterdiğinde İngiliz futbolcu Steve Hodge topu kendi ceza sahasında havalandırdı. Kaleci Peter Shilton ile birlikte topa yükselen 1.65 boyundaki Maradona, kendisinden 18 cm uzun olan Shilton’ı mağlup ederek topu ağlara gönderdi! Bobby Robson ve bazı İngiliz futbolcular Maradona’nın topu elle ağlara yolladığı itirazında bulundu ancak gol geçerli sayıldı. Maradona’ya göre bu, ‘Tanrı’nın eli’ydi, İngilizlere göre ise, ‘Şeytan’ın eli’. İngiliz halkı Maradona’nın yaptığına ‘küstahlık’ derken; sadece 4 dakika sonra orta sahada topu alıp 7 İngiliz futbolcu ve kaleci Shilton’ı çalımlayarak attığı “yüzyılın golü” de, onun ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğunun kanıtıydı. İngiltere’yi 2-1 yenen Arjantin, finalde Batı Almanya’yı da 3-2 mağlup ederek kaptan Maradona önderliğinde Dünya Kupası zaferi yaşadı.
Diego Maradona: “Bu maç bizim için bir final gibiydi. çünkü, bir takıma karşı değil, bir ülkeye karşı kazanmış olacaktık. Maçtan önce futbolun Falkland Savaşı’yla ilgisi olmadığını söyleyip duruyorduk, ama orada birçok Arjantinli çocuk ölmüştü; onları kuş yavruları gibi öldürmüşlerdi. Bu bir rövanş olacaktı, sanki Malvinas’ın intikamını alacaktık. Yaptığımız röportajlarda hepimiz, bunları birbirine karıştırmamak lazım; futbol ve politika ayrı şeylerdir filan diyorduk, ama yalandı hepsi, düpedüz yalan! İşte bunun için, sanırım attığım gol, golden öte bir şeydi.” 1986 Dünya Kupası zaferi ve Napoli’de baş döndüren günlerin ardından gelen şöhreti kaldıramayan Maradona’nın bu durumla yaşadığı çekişmeler de beraberinde geldi.
Napoli’deyken, Barcelona dönemlerinde kullanmaya başladığı kokainin bağımlısı haline gelen Maradona, günlerce süren uyuşturucu partileri düzenliyordu. İtalya’daki 1990 Dünya Kupası’nda ev sahibi ülkeyi saf dışı bırakan Arjantinli, artık Çizme’de de kötü çocuk olmuştu. O zamana kadar Maradona’nın uyuşturucu bağımlılığını pek de dert etmeyen İtalyan medyası, ‘Lucifer İtalya’da yaşıyor’ manşetleriyle lincin fitilini yaktı. Camorra çetesiyle olan bağı ayyuka çıkmış ve babalık davasıyla boğuşurken, 1991 yılında kokain testi de pozitif çıkınca 15 aylık men cezası aldı ve 1992’de Sevilla’ya transfer oldu. Bir yıl sonra ülkesine giden Maradona, Newell’s Old Boys ile anlaştı ama adım attığı her yere karıştığı skandalları da götürdü. 1994 Dünya Kupası’nda efedrin kullandığı için 15 ay men cezası alıp milli formaya veda etmeden önce, Buenes Aires’teki evinin önünde gazetecilere pompalı tüfekle ateş ettiği için ertelenmiş hapis cezasına çarptırıldı. 346 kulüp ve milli takım golü içeren 679 maçlık profesyonel kariyerine, taraftarı olduğu Boca Juniors forması giyerken 1997’de son verdi.
“Maradona’nın, Tanrı’nın kendisinden bile şüphe duymasına neden olacak şeyler yaptığını gördüm.” -Zico Futbolu bıraktıktan sonra uzun süre sağlık sorunlarıyla boğuştu ve Juan Sebastian Veron, Carlos Tevez ve Lionel Messi gibi yıldızların olduğu Arjantin Milli Takımı’nın başında 2010 Dünya Kupası’na katıldı. Çeyrek finalde veda ettiği turnuvadan bir yıl sonra görevinden ayrılan Maradona, son olarak Arjantin ekibi Gimnasia teknik direktörlüğüne getirilmeden önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Meksika’da çalıştı. Ancak sağlık her geçen yılda sağlık sorunları katlanan Maradona’nın popülaritesi, kusurları ve özel hayatındaki tüm skandallara rağmen asla azalmadı. Güney Amerika’da beş kez yılın futbolcusu seçilen Maradona, 2000 yılında Pele ile birlikte FIFA tarafından “Yüzyılın Futbolcusu” unvanı aldı.