FETÖ’nün 2009’dan itibaren 6 film çektiği, yaklaşık 7 milyon bilet satıldığı vurgulandı.
FETÖ'cülerin buluşmalarda kendilerine ‘sol tandanslı şahıs' görünümü verdiği belirtildi. Raporda Türkiye’de film başına düşen ortalama izleyici sayısı 100 bin civarındayken, 6 filmin ortalama 1 milyon izleyiciye ulaşması şüpheli bulundu. Filmlerin bir anda yüzlerce salonda vizyona sokulmasının zor olduğu hatırlatıldı. Para sıkıntısı olmayan cemaatin kaynak sorununu kolaylıkla aştığı vurgulandı.
Gülen cemaati, sinemada kendini göstermeye 2009 yılında başlamıştır.
Sırasıyla Kelebek (2009), Eşrefpaşalılar (2010), Allah'ın Sadık Kulu: Barla (2011), Selam (2013), Birleşen Gönüller (2014), Selam: Bahara Yolculuk (2015) filmleri gösterime girmiştir. Bu filmler için yaklaşık 7 milyon bilet satılmıştır. Türkiye'de film başına düşen ortalama izleyici 100 bin civarındayken, bu 6 filmin gişe ortalamasının 1 milyonu aşması ve sinemaya mesafeli bir cemaatin bu rakamları yakalamış olması dikkat çekicidir.
Mezkûr filmler, Türkiye'de yüzlerce salonda gösterilmiştir ki bunun bir film için kolay bir şey olmadığı sinema eleştirmenleri tarafından ifade edilmiştir.
Gülen cemaatinin sinema filmlerinde temel hikâye, hizmet hareketidir. Genellikle uzak illere veya ülkelere giden öğretmen, doktor veya imam üzerinden sıla özlemi, gurbet vurgusu, hizmet aşkı ve cemaat olabilmenin önemi vurgulanmıştır. Ancak bazı filmlerde bu hikâyeler üzerinden subliminal mesajlar verilmiştir. İlk film Kelebek'te, Mevlânâ'nın görüşlerinden etkilenmiş bir cemaatin yurtdışı faaliyetleri anlatılmıştır. Cemaat üyeleri Afganistan'da eğitim ve sağlık hizmetleri vermektedirler. ABD'yle yakın ilişkisi olan cemaatin, önemli hizmetlerinden biri de ABD'ye öğrenci göndermektir. Filmin ilginç yanlarından birisi, cemaat / tarikat üyelerinin terör konusunda eski ABD Başkanı Bush ile aynı fikirde olmalarıdır. Tek suçlu, El Kaide ve Taliban gibi örgütlerdir. ABD, masum ve mazlûmdur. Bu yönüyle film, Amerikancı ılımlı İslâm propagandası yapmaktadır. Eşrefpaşalılar'da ise hikâyenin kahramanı, idealist bir imamdır. Film boyunca ‘hoca' olarak anılır.
Söz konusu ‘hoca' camiye uğramayan mahalleliyi değiştirmeye çalışır. Filmdeki hocanın Fetullah Gülen'i temsil ettiğine dair ipuçları vardır. Filmin bir sahnesinde, ‘Başkalarının Günahına Ağlayan Adam' kitabı gösterilir. Filmin sonundaki ‘Teşekkürler' listesinin en başında yer alan ‘O'na' ibaresinin Gülen'e bir atıf olduğu basında iddia edilmiştir. Kelebek ve Eşrefpaşalılar filmlerinde Hz. Muhammed'den (SAV) hiç bahsedilmemesi dikkat çekicidir. Bir hizmet hikâyesinden yola çıkan ‘Selam' filminde, kilise, haç, Hıristiyan cenazesi görüntüleriyle diyalog mesajı verilmiştir. ‘Selam: Bahara Yolculuk' filmi, hizmet için yurtdışına giden öğretmenleri konu almıştır. ‘Allah'ın Sadık Kulu: Barla' filmi, Said-i Nursî'nin Barla'da geçen sürgün hayatını animasyon olarak anlatmıştır. ‘Birleşen Gönüller' filminde ise 1944'te Batum'da başlayan ve Ahıska Türkleri'ne âit olan bir hikâyenin, 1942'de Kuzey Kafkasya'da yaşanmış olarak anlatılması dikkat çekicidir. Ahıska Türkleri'ne yapılan zulmün holokost filmine çevrilmesi ve Rus zulmünden bahsedilmemesini, hem İsrail'e hem Rusya'ya uzatılan zeytin dalı olarak görmek mümkündür.”
Raporda, örgüt içindeki imamlarla askeri personel buluşmalarının hafta sonları kafe, lokanta, sinema, ev gibi yerlerde yapıldığı vurgulandı. Raporda, imamların askeri personelle temas kurma şekilleri özetle şöyle sıralandı: “Buluşma yapılacak yere il içinden / il dışından geldikleri, buluşmaya gelenlerin 25-30 yaş aralığında, üniversite öğrencisi veya mezunu olduğu, kendilerine sol tandanslı şahısların görünümünü verdikleri, takibe karşı aşırı duyarlı oldukları, GSM kullanmadıkları, ankesörlü ve kontörlü telefonlardan irtibat kurdukları, kod isim kullandıkları, ‘ByLock'un deşifresiyle birlikte ‘Eagle' adlı programın kullanılması talimatı verildiği, buluşmalardan sonra çoğunlukla aynı gün geri döndükleri şeklinde bilgiler elde edilmiştir.”