Dünyaca ünlü virtüöz, devrim sonrası müzik haram kılındığı için vatanını terk etmek zorunda kalıyor ve sessizliğe mahkum edilmiş halkını kalbinde taşıyor tam 32 yıldır, Los Angeles’ta. Türkiye’de yaptığı turne sırasında görüştüğümüz Farjad’tan ailesini, ülkesini ve Ortadoğu’daki sıcak atmosfere karşı serzenişlerini dinledik.
“Kemanı ağlatan adam” olarak anılan Farjad, kendisi gibi müzisyen olan Mitra Tavakkoli ile evli 10 yıldır. Geçmişte birçok İran filmine de müzik yapmış olan Mitra Hanım, eşinin son albümünün aranjörlüğünü de üstlenmiş. Farjad’ın eski eşinden ise 3 çocuğu var; 2 erkek 1 kız. Profesyonel olmasalar bile onlar da müzikle ilgili, kızı piyano çalıyor. Çocuklarından bahsederken, artık kanına işleyen o hasret beliriyor yüzünde ve şöyle anlatıyor: “Washington’da yaşıyor onlar. Aramızda uçakla 6 saatlik bir mesafe var. Sürekli görüşmek istesek bile bu maddi açıdan da pek mümkün değil. 6 ay ya da yılda 1 kere denk gelirse görüşüyoruz. ABD’de yaşamanın getirdiği bir sonuç bu, kültürümüzle ilgili bir şey değil.”
Annesinin Şarkılarını Çalıyor
Farjad’ın annesi de keman çalan ve aynı zamanda okul müdürlüğü yapan bir kadınmış. Hatta oğluna hamileyken bile bırakmamış kemanı elinden. O nedenle müziğe olan yatkınlığını annesine bağlıyor Farjad ve albümlerinde çocukluk yıllarında annesinin çaldığı müzikleri yeniden seslendiriyor. Ailenin geri kalanı hakkında ise şu bilgileri veriyor: “Eğitimci bir aileden geliyorum. Annem, babam, amcalarım ve diğer aile üyeleri öğretmendi. Annem ve benim dışımda müzisyen olmasa da hep eğitim ve kültürle uğraşan bir aileden geldim.”
İran’ı ABD’ye Taşıdı
ABD’ye ilk gittiğinde kültürel bir çatışma yaşamış mıydı acaba? Nasıl açmıştı bu zorlu ve zorunlu süreci? “32 yıl önce nasıl bir İranlı ise hala öyleyim. İçinde yaşadığım toplumda asimile olmadım hiç. Çok fazla İranlı var orada hatta bize özgü kanallarımız bile var. O nedenle bugün bile hala düzgün bir İngilizce konuşamıyorum. Kendi kültürümle kalmayı başardığım için orada hayatımı sürdürmekte bir sıkıntı yaşamadım. İran’ı oraya taşıdım diyebiliriz. “Ailem, ilişkilerim her şeyim var orada” diyen Farjad, İran’a gittiğinde bir çocuk olsaydı kesinlikle asimile olacağının da altını çiziyor.
“Gittiğimde karşılaştığım şey ise biraz farklıydı benim için. Bir kere herkesin kafasında sadece ‘para’ düşüncesi vardı. Aile bağlantılarında sıcak bir ilişki yok. Mesela; anne ya da babası yaşlanınca insanlar hastaneye bırakıyorlar hemen. Sonra bir telefon geliyor ‘Anneniz öldü’ diye. Belki buna rağmen bile gitmiyorlar. Türkiye ya da İran’da böyle değil. Varsa bile örnekleri çok azdır. Ben ABD’ye gittiğimde öyle bir yaş ve bilinçteydim ki ülkeme aşıktım. Ama maalesef gitmek zorunda kaldım. O zamandan itibaren o aşkı taşıyorum ve müziğime de yansıdı. O aşkın, sıcaklığın, acının etkisidir.”
İzmir’de Yaşamak İstiyor
Bu yılki Mersin konserinde artık Türkiye’de yaşamak istediğini dile getiren Farjad, temiz ve İstanbul’a göre daha ucuz olduğu için İzmir’i tercih etiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’yi özüme benzetiyorum ve buradaki halk beni seviyor. Bir de tabii tarih boyunca Türkiye’nin İran’daki özgürlük arayışçılarına sığınak olduğu gerçeği var. Rumî, Mevlana gibi isimler bunların başında geliyor.” Hiç Türkçe bilmese de Türkçe şarkılara albümlerinde yer veren Farjad’ın en çok çalmaktan hoşlandığı şarkı ise Sarı Gelin. “40 yıl önce İran Radyosu’nda çalınmıştı. O zamanlar İran’da bulunan albümlerin içinde de yer almıştı” diyor. İran müziğinin devrim yüzünden gelişemediğini ama Türkiye’nin derin kültüründen ötürü iyi isimler çıkardığını söyleyen Farjad’ın, en çok beğendiği müzisyenlerin başında İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan ve Emel Sayın geliyor.
Arap Baharı, ABD’nin Ekonomi Oyunu
Her ne kadar İran halkı onu Türkiye gibi dolaylı yollardan ya da internetten zorlukla takip etse de Farid Farjad, ülkesini ve tüm Ortadoğu’yu yakından izliyor. Ortadoğu ülkelerinde Arap Baharı olarak adlandırılan gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini sorunca, hem dertli hem de heyecanlı bir şekilde anlatmaya başlıyor: “Bu olaylara pek iyimser bakamıyorum çünkü biliyorum ki bu ABD ve Avrupa’nın bir ekonomi oyunudur. Mesela; Libya’da yerle bir olan fabrikalar, iş yerleri ve yollar, yeniden bu büyük devletler tarafından yapılacak ve paralar onların kasasına girecek. Şu anda harcanan her kurşunun parasını bile onlara ödüyor Ortadoğulular. ABD insanlık ve barış adına hiçbir adım atmıyor, en net örneğini Afganistan’da gördük. Tüm bunlar iktisadi bir oyun olmasa Amerikalı bir ailenin 8 arabası olmazdı. Onların yemek artıklarıyla bir Afrika kıtası doyabilir. Ama şu da var ki, ABD gerçek bir ekonomik krizin içinde. Orada insanlar sizi 5 dolar için bile öldürebilirler. Ekonominin kötü gidişatı yüzünden okullar dahi kapanıyor.”
ABD’nin demokrasi başlığıyla İran’ın iç işlerine müdahalesini nasıl karşılıyor dersiniz? “ABD, İran’da mollaların devam etmesini istiyor. Demokrat bir yönetimin olmasını asla istemez o yüzden. Geçmişe baktığımızda 1979’daki devrimi getirenlerin de ABD olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Dolayısıyla asla ABD’nin İran için bir kurtuluş olacağını düşünmem.”
Son konserini 19 Ekim saat 20:30’da İstanbul/ Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu’nda verecek olan Farjad’a bu yıl yetişemediyseniz üzülmeyin. Konserlerine gösterilen yoğun ilgi nedeniyle, 2012 Mayıs ayında Türkiye’de yeni bir turne yapacak.