info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2757
Dolar Satış
:
34.3374
Euro Alış
:
37.3528
Euro Satış
:
37.4201
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Masalcı Teyze yi Çok Özledik

Ağlatırken güldürmesi, güldürürken ağlatması, hızlı hızlı koşar gibi yürüyüşü ve o ünlü kahkahası… Hababam Sınıfı’nın elinde okul zili koridorlarda koşturan Hafize Ana’sı, Gülen Gözler’de Münir Özkul’un tonton eşi Nezaket Hanım’ı, Neşeli Günler’in turşucu annesi, inatçı Saadet Hanım’ı, ‘Uykudan Önce’ isimli televizyon programının Adile Teyze’si Adile Naşit…

 

Adile Naşit, 25 yıl önce, 11 Aralık 1987 günü, doğduğu şehir olan İstanbul'da 57 yaşındayken bağırsak kanseri sonucu yaşamını yitirdi. 13 Aralık 1987'de Şişli Camisi' nde düzenlenen törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı'na, ilk eşi Ziya Keskiner ve oğlu Ahmet Keskiner'in (1951- 1966) yanına defnedildi. Adile Naşit canlandırdığı anne karakterleri yakaladığı başarı ve kazandığı sevgi sayesinde 1985'te "Yılın Annesi" seçildi.
 
57 yıllık kısa yaşamına onu milyonların gönlüne taşıyan bir sinema kariyeri sığdırdı. 1947'de Seyfi Havaeri'nin yönettiği Yara filmiyle başlayan bu kariyer, 1970'lerde altın çağına ulaştı. Adile Naşit, 1976'da İşte Hayat adlı filmdeki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. 1978'de Uluslararası Sanat Gösterileri'nin tiyatro ve müzikallerinde rol almaya başladı. Daha çok Ertem Eğilmez ve Kartal Tibet'in çektiği komedi filmlerinde oynadı.
 
Tek çocuğu Ahmet'i 15 yaşındayken kaybettikten sonra çocuklara yöneldi. TRT'de 1980'de TRT Ankara Televizyonu prodüktörlerinden İlhan Şengün'ün (1946- 2003) yapımcısı olduğu Uykudan Önce isimli çocuk programıyla birlikte "Masalcı Teyze" diye anılmaya başladı. Masal ve öykü anlattığı bu program, tek kanallı televizyon döneminde çocuklar tarafından büyük ilgi gördü.
 
Tiyatrocu bir aileden gelen Adile Naşit'in babası ünlü komedyen Komik-i Şehir Naşit, annesi de Ermeni kökenli tiyatro oyuncusu Amelya Hanım'dı. Ağabeyi Selim Naşit ve 1950'de evlendiği eşi Ziya Keskiner de tiyatro sanatçısıydı. Adile Naşit eşi Ziya Keskiner'in Temmuz 1982'deki ölümünden sonra 16 Eylül 1983'te Cemal İnce ile evlendi.
 
Kahkahaları bugün bile kulaklarımızı dolduran Adile Naşit'in oğlu Ahmet Naşit Keskiner'in kalbi doğuştan delikti. İyileşmesi için Amerika’da ameliyat olması gerekiyordu. Ameliyat masrafları ise tiyatrocu babası Ziya Keskiner ve annesi Adile Naşit’in karşılayabileceği bir miktar değildi. 1966'nın parası ile tam 100 bin lira gerekiyordu. Sanatçı arkadaşları yetişti imdatlarına, İstanbul Tiyatroları bir gecelik gelirlerini, yani 20 bin lira verdi aileye…
 
Bir de “Gece Yarısı Tiyatrosu” yapıldı, o paralar ve dönemin gazetelerinin başlattığı kampanyalarla denkleştirildi küçük delikanlının ameliyat parası. Ahmet Amerika’ya gitti, başarılı da geçmişti ameliyatı. Ama bir gün komaya girdi ve bir daha uyanamadı. Tarih 16 Haziran 1966’yı gösteriyordu, tam da annesinin doğum gününden bir gün öncesini…
 
Oğlunun ölüm haberini İzmir’deki bir oyun öncesi alan Adile Naşit, bu habere rağmen sahneye çıktı ve bütün salonu güldürdü. Ama bu olay bütün hayatını değiştirdi. İzmir’den İstanbul’a geldiği uçaktan perişan bir halde inen Hafize Ana, bir daha uçağa binmedi ve doğum gününü kutlamadı.
 
Bu acı kaybın ardından kendini tiyatroya, sinemaya ve çocuklara adayan Adile Naşit, uzun süre savaş verdiği kansere takvimler 11 Aralık 1987’i gösterdiğinde yenildi. Ardında ise sayısız film ve ‘Kuzucuklar’ını bıraktı…
 
12 Mayıs'ta Hürriyet Dünyası'ndan Aynur Yolcu'ya konuşan yeğeni Naşit Özcan, onu şöyle anlatmıştı:
 
"Adile Naşit, kendisini tiyatroya ve sinemaya adamış bir insandı, babası tuluat ustası Naşit Bey'in mirasını tiyatroda en iyi şekilde sürdürdü. Sakin, dışa dönük gibi gözükse de aslında içine kapanık biriydi. Girdiği her ortamı neşelendiren, esprileriyle kahkahaya boğan bu kadın, 15 yaşındaki oğlunu kaybettikten sonra hep mutsuz yaşadı. Ve bu sıkıntısı onu ölüme kadar götürdü."
 
Türk sinemasına damga vuran, birçok oyuncunun idolü olan bu güler yüzlü kadın tahmin ettiğimiz gibi hiç de büyük paralar kazanamamış ve servet edinememiş. Yeğeni bu konuya ilişkin şunları söylüyor:
"Hayatta hiçbir şeye tamah etmedi, hiçbir şeyin fazlasını istemedi elindekiyle yetinmesini bildi. Çalıştığı filmlerden çok alacağı vardı ama borçlu öldü. Bu ülkenin dışında başka bir ülkede yaşıyor olsaydı inanılmaz bir servet sahibi olurdu. Ama gördüğüm kadarıyla maneviyat ve sevilmek onun için en büyük servetti."