info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Haftanın Filmleri

Kısa açıklama yazınız

SEVİMLİ TEHLİKELİ
Mahsun Kırmızıgül gibi şarkıcılığa ara verip sinemaya atılan ama kendi yolunu çizen Özcan Deniz, 4. uzun metrajıyla karşımızda. Ne var ki bu kez kendisi rol almıyor. Yazıp yönetmiş. “Evim Sensin”de G. Kore sinemasının harikalarından “A Moment To Remember”ın hikayesini anlatmıştı, bu kez de yer yer Bollywood filmlerine göz kırpıyor ama benzerliktir sadece deyip geçiyoruz. Zarok, aynı kızı ikinci kez kaçırmak zorunda kalan bir delikanlıdır.
 
Durun, sandığınız gibi değil! Çok zaman önce Edirne’de küçük bir kız çocuğunu kaçırıp ailesinin büyük acılar çekmesine neden olan Zarok adındaki gencin hikayesi bu. Vicdan azabını biraz olsun dindirmek için yıllar sonra o kızı bulur, yine kaçırmaya çalışır. Bu seferki amacı onu ailesine kavuşturmaktır! Bu şaşırtıcı hikayenin başrollerinde, “Şeref Meselesi”ndeki inandırıcı performansıyla dikkat çeken Şükrü Özyıldız ile bir başka tv dizisi “Karagül”den tanıdığımız Ayça Ayşin Turan yer alıyor. Aşk ve dram türündeki filmdeki masalsı hava ise boşa değil. Yer yer göndermelerde bulunulan masallar arasında Sinderella’dan Rapunzel’e, Robin Hood’dan Beyaz Atlı Prens’e kadar bir çok klasiği bulabilirsiniz.
 
YABAN
İki Oscar adaylığı bulunan “Yaban” bu hafta vizyona giriyor. Başroldeki Reese Witherspoon -ki daha önce “Walk The Line” ile biraz kolay bir Oscar almıştı- ve yardımcı kadın oyuncu olarak karşımıza çıkan Laura Dern, altın heykelciğe gözlerini dikmiş durumda, ama şansları az. Film nasıl peki? Öncelikle yönetmenden başlamalıyız belki de. Kanada doğumlu yönetmen Jean-Marc Vallee, Matthew McConaughey ve Jared Leto’ya Oscar kazandıran “Dallas Buyers Club”a imzasını atan isim aynı zamanda. Hikaye anlatırken giriştiği kurgu numaraları ve oyuncularından maksimum performans alma konusundaki yeteneği ortada. Bu kadar Oscar muhabbeti yeter, konuyu anlat derseniz şöyle buyrun: Filmin hikayesi, gerçek bir maceraperest olan Cheryl Strayed’ın anılarına dayanıyor.
 
Önce annesini kaybeden, sonra uyuşturucu batağına saplanan, en nihayetinde evliliğinde dikiş tutturamayınca kendini yok etmeye çalışan bir kadın Cheryl. Ama kendini yok etmek yerine tamamen yanıp küllerinden doğmaya karar veriyor. Yollara düşüyor. Üstelik Amerika’nın en zorlu ve tehlikeli bölgelerinden birinde tek başına yürüyor. Orada, derin boşluklara bakarak o boşlukların da kendi içine bakmasına izin veriyor. Kendini arayış öyküsü yani. Bu başarılı filmi bir yolculuk olarak da görebilirsiniz, kişisel gelişim kitabı olarak da izleyebilirsiniz. Ama dediğimiz gibi; yönetmeni iyi.
 
JÜPİTER YÜKSELİYOR
“Matrix”in yaratıcısı Wachowski kardeşlerin yeni filmi deyip hemen izlemeyi düşünebilirsiniz. Ama “Cloud Atlas”ı hatırlayın! Dolayısıyla hikayeyi anlatmak gerek biraz: Jupiter Jones ile tanıştırıyor film bizi. Doğduğu andan itibaren öyle işaretler ortaya çıkar ki ileride sıradışı olayların başrolünde yer alacağı hissi uyandırır. Genç bir kadındır artık ve yaşamını hizmetçilik yaparak kazanmaktadır. Ama filmdeki dünya, bildiğimiz dünyadan biraz farklı. İnsanoğlu, besin zincirinin en alt basamağındadır. 
 
Derken, genetik mühendislik harikası eski asker Caine dünyaya iner. Amacı Jupiter’i bulmaktır. Niye diyecek olursanız, evrenin hakimi olan kötü kalpli kraliçe, bu genç kadını hükümdarlığının karşısındaki en büyük tehdit olarak görmektedir. Yani biraz zorlarsanız “Matrix”e benzeyen bir yapı var. Yine bir kehanet, yine sıradan bir insana biçilen boyundan büyük bir görev, yine bir kurtarıcı mevcut. Wachowski’lerin senaryoya da imza attığı film, 2014’ün merakla beklenen yapımlarından biriydi, ama dijital sahneler zahmetli olunca post-prodüksiyon uzadı, gösterim bu yıla kaldı. Filmin, “Matrix”teki gibi yenilikler içermediği ama “Cloud Atlas”la kıyaslandığında, dahi yönetmenlerin hayranlarının daha kolay kabul edebilecekleri bir evren sunduğu konuşuluyor. Başrollerde Mila Kunis, Channing Tatum, Eddie Radmayne ve Sean Bean gibi kalburüstü isimler var.
 
ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ
“12 Yıllık Esaret” filminin yapımcıları yine işbaşında. ABD’de ırkçılık tartışmalarının, siyah gençlerin polis tarafından peşpeşe vurulması nedeniyle iyice arttığı bugünlerde, ülke tarihinin önemli bir dönüşüm evresini anlatan bir filmle karşı karşıyayız. Filme ismini veren Selma, Alabama eyaletine bağlı bir kent. 1965’te, o kentten eyalet başkentine giden uzun yolda düzenlenen ırkçılık karşıtı yürüyüşlerin öyküsü anlatılıyor. Martin Luther King öncülüğündeki bu protesto yürüyüşlerinde dile getirilen oy hakkı, kamuoyunda yankı uyandırmış, dönemin ABD başkanı Oy Hakkı Kanunu’nu onaylamak zorunda kalmıştı.
 
Film, bu tarihi olayların 50. yıldönümünde, yaşananları bir kez daha hatırlatıyor, ülke hafızasını temize çekiyor. Kadın yönetmen Ava DuVernay’ın Altın Küre’ye aday gösterilen rejisine övgüler çoğunlukta. Filmin kendisi de Oscar’a aday aynı zamanda. Başrollerde David Oyelowo, Tim Roth, Tom Wilkinson, Martin Sheen ve Cuba Gooding Jr. gibi önemli isimler bulunuyor.
 
TURİST
Cannes Film Festivali’nde “Belirli Bir Bakış” bölümünün Jüri ödülünü kazanan bu İsveç filmi, ülkesini yabancı dilde Oscar yarışında da temsil etti. Dışarıdan bakıldığında mutlu görünen bir ailenin aslında dağılmak üzere olduğunu nasıl anlarsınız? Onları bir kar tatiline gönderip üzerlerine çığ düşürerek! Senarist-yönetmen Ruben Östlund’un büyük bir ustalıkla yazdığı sahnede, Tomas ve ailesini Fransız Alpleri’ndeki lüks bir otelin restoranında yemek yerken görürüz. Aile o sırada kontrollü bir şekilde gerçekleştirilen çığ vakasıyla karşılaşır. 
 
Tomas, karlar restoranın üzerine doğru inerken panikler, ailesini bırakıp kaçar. Olay bitip her şey normale döndüğünde, Tomas bu “korkaklığını” telafi etmeye çalışır. Eşinin yanında yeniden bir “koca”, çocuklarının karşısında ise yeniden bir “baba” olmak zorundadır. Başrollerde Johannes Kuhnke, Lisa Loven Kongsli ve Clara Wettergren var. Erkeğin, toplumdaki ve aile hiyerarşisindeki yeri üzerine bu ilgi çekici öyküyü, Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere öneririz.
 
SÜNGER BOB KARE PANTOLON 3D
Bir dönemin çocuklarının hayal dünyasına damga vuran Sünger Bob, yepyeni bir macerayla karşımızda. Hain planları bulunan kötücül bir karaktere karşı Sünger Bob ve arkadaşları işbaşı yapar. Şöyle ki: Korsan Burger Beard, ele geçirdiği sihirli kitaptan faydalanarak tehlikeli bir formül üzerinde çalışmaya başlar. Eğer amacına ulaşırsa tüm Bikini Bottom şehri tehlike altında olacaktır.
 
Şehrin imdadına cevap verebilmek için Sünger Bob ve arkadaşlarının bu sihirli kitabı formül tamamlanmadan ele geçirmesi gerekir. Live action tekniğiyle çekilen film, sevilen çizgi karakterlerle gerçek oyuncuları buluşturuyor. Tehlikeli korsanı Antonio Banderas oynarken diğer rollerde Tom Kenny, Clancy Brown ve Rodger Bumpass var. Yönetmen ise serinin tv versiyonlarını da çeken Paul Tibbit.