Polis Jack Reacher'ı(Tom Cruise) araştırmaya başladığında onun da eski bir asker olduğunu fark eder. Ancak iki yıldır kendisinden haber alınamamaktadır. Soruşturma kapanacağı sırada birden ortaya çıkan Reacher, Barr'ın tuzağa düşürüldüğünü söyleyerek gerçek şüphelilerin peşine düşer.
Yine aynı tas aynı hamam!
Yazar Lee Child'ın romanından beyaz perdeye uyarlanan 'Jack Reacher'da gerçeği bulmak için elinden geleni yapan bir adamın öyküsü anlatılıyor. Yanlışlar onun kitabında yer almıyor. Varsa yoksa doğru olanı yapma çabasındaki Reacher, kural tanımıyor. Böyle olunca da tipik bir 'Hollywood' karakterine bürünerek kendi eliyle adalet dağıtmaya çalışıyor. Filmin en büyük sorunu romandan uyarlanırken bu günün sinema izleyicilerinin unutulmuş olması. Ortada heyecandan zıp zıp zıplayacağınız ve aksiyon sahnelerinde 'böylesini görmedim' diyebileceğiniz hiçbir şey yokkk...
Arabayla takip sahneleri çok vasat, kavga sahneleri deseniz o da aynı. Ortada şişirilmiş bir Jack Reacher karakteri var ve tüm yük sadece ve sadece Tom Cruise'un üzerinde. Yani onun isminde. Zaten filmi izlerken Cruise'un bu filmde oynamaya neden evet dediğini bir türlü anlayamadım. Karakter üzerine hiç oturmamış. Sanki karşımızda Görevimiz Tehlike'den Ethan Hunt var. Ayrıca senaryo çok basit ve sıradan. Sinemaseverlere yeni bir şeyler anlatılmıyor. Yıllardır sürdürülen şablon yine uygulanıyor. Bakalım bu kez yapılanlar tutacak mı?
Not: Filme en uygun başrol oyuncusu bence Thor'dan tanıdığımız Chris Hemsworth olurdu. Çünkü hem karizmatik hem de heybetli bir duruşu var.