Nasıl ki her mevsimin kendine has bir özelliği vardır.
Mevsimler kararında kalmaz ve değişir ve başkalaşırlar. İlkbaharda çiçekler açar ağaçlar yeşillenir tabiat canlanmaya başlar. Hayat ısınmaya başlar. Yaz ayında hayat rengarenk olur her tarafta kuş cıvıltıları ve neşesi vardır. Tabiat bir nevi bayram eder. Hayat sıcacık olur. Sonbahar gelince hayat yavaş yavaş solmaya, sararmaya ve çekilmeye başlar. Neşe ve sevinçler yavaş yavaş sonbahara hüznüne kaymaya başlar. Güzel olan şeylerin zevali elem vermeye başlar. Kış mevsiminde ise hayat bir nevi ölür. Kışın beyaz kefeni bütün tabiatın üzerine çeker. Bembeyaz kefen altında kalır bütün canlılar. Kış üşütür ve bazen ürperti verir.
Mevsimler nasıl ki böyle halden hale, zamandan zamana ve şekilden şekle geçme halleri vardır. Öyleyse insanların hayatları ve halleri de mevsimler gibidir. Kararında kalmaz, şekilden şekle geçer değişir başkalaşır, bozulur düzelir eski yenilenir. Bazen kalp ve ruhta ilkbahar yeniliği tazeliği ve halleri vuku bulup o insanı yeniler. Bazen insan yazın neşesini yaşar ruhunda ve kalbine. Hayat cıvıl cıvıl rengarenk olur mutluluk güneşi ısıtıp huzur ve mutluluk verir. Bereketli ve semereli bir hale gelir. Bazen olur insan sonbahar hüznüne kapılıp gönül bahçesinin ümit ve sevgi yapraklarını dökmeye başlar. Umutları ve hayalleri sonbahar gibi solmaya başlar. Hayatı hüzün kuşağına girer. Sonbahar yağmurları gibi onunda gözyaşı yağmurları olur. Hayat semasından üzerine hüzün yağar. Sıkıcı ve boğucu bir havanın kasavetine girer. Sevinçlerin zevali keder vermeye başlar. Bazen ise insanın hayatı kış mevsimine benzer. Kış mevsiminin üşütmesi gibi insanın ruhu ve kalbi öyle olumsuzluklar ve kederler karşısında üşümeye başlar. Kışın ölmesi gibi onunda hayatında sanki bütün umut ve hayalleri ölmüş gibi bir halete girer.
Bu dört mevsimin hallerini her insan haleti ruhiyesinde yaşar. Bu başkalaşmalar ve değişmeler karşısında insanın dirayetli, temkinli ve tedbirli olması gerekir. Bazen insan dört mevsimi birden yaşayabilir. Hayatın mahiyeti bu dört mevsimi yaşayacak bir tarzda yaratılmıştır. Kah kış kah ilkbahar kah sonbahar kah yaz olur gönül. Güler, ağlar, feryat eder, susar, üşür, mutlu olur, hüzne düşer. Mevsimlerin hallerini yaşar ve yaşatır.
Bazen bir insana uğradığınızda onları bu dört mevsimlerden birisinde görürsünüz. Ya neşeli, ya üzüntülü, ya ölü yada sevinçli. Hayatımızın bu hali bizleri mutlulu olmaktan alıkoymamalıdır. Her baharın menfi tesiri yanında elbet bir güzelliği vardır. O güzel anları bulmalı ve yaşamalıdır. O mevsimin olumsuzluklarını en aza indirmelidir. İşte dünya hayatı zıtların cevelanı olduğu gibi, hiçbir şeyin de kararı yoktur. Hiç bir şey sabit değildir. Herkes her saat saniye gün veya zamanda değişir ve başkalaşır. Sabit olmayan dünyanın içinde çalkalanıp durur. Sükunet ve rahat bulmak ve bu haletlerden kurtulmak ise ahrette ancak mümkün olacaktır. Orada ruhu ve kalbi ve hayatı böyle başkalaşıp değişip halden hale şekilden şekle girmeyecektir.
Ne mutluluk gelip gidecektir. Nede hüzün gelip kalacaktır. Nede sevinçler anlık ve kısa olacaktır. Her şey kararında ve sabit olacaktır. Elem, keder, acı ve sıkıntılar olmayacaktır. Dört mevsimden ruhunu ve kalbini kurtarıp asude bir hayatın bağrına atacaktır. Dört mevsimden ibaret olan hayatı güzel tek mevsimlik bir hayata dönecektir.