info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2757
Dolar Satış
:
34.3374
Euro Alış
:
37.3528
Euro Satış
:
37.4201
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Bu Hafta 2’si Yerli, Toplam 6 Film Vizyona Girdi

Haftanın filmleri

YÜKSEKTEN KORKACAKSINIZ!..
“TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ”
Hollywood’un sinema duygusu en gelişmiş yönetmenlerinden Robert Zemeckis’i kült “Back To The Future Trilogy”, “Forrest Gump”, “Contact”, “Cast Away” ve son olarak Denzel Washington’lı “Flight” gibi filmlerden anımsayacaksınız. Neredeyse 10 sene boyunca “normal” filmlere ara verip üç boyutlu, sanal gerçeklik’li ve animasyon destekli yapımlarda vakit öldürdükten sonra Zemeckis, o güçlü teknik becerisini bu kez “Tehlikeli Yürüyüş”le sergiliyor. Karşımızdaki gerçekten çekilmesi güç bir iş. Film, 1974 yılında ölüme meydan okuyan Fransız ip cambazı Philippe Petit’nin gerçek öyküsüne dayanıyor. O zamanlar yeni sayılabilecek Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kuleleri arasında gösteri yürüyüşü yapmak isteyen Petit, ailesi, sevdikleri, dostları hemen herkes tarafından vazgeçirilmeye çalışılıyor. Üstelik karşısına yasal engeller de çıkıyor. Ama gözüpek cambaz, bana mısın demiyor. Çelik bir halat, onu dünyanın tanıdığı bir şöhret de yapabilir, ama cesedi yakışıklı eski bir ip cambazı da. Zemeckis sadece teknik değil, sahnelere anlam yükleme konusunda da maharetini gösterip film boyunca heyecanı ayakta tutmayı başarıyor. Şüphesiz, yönetmenin yukarıda saydığımız efsanevi işleri gibi ölümsüz bir film olarak anılmayacak “Tehlikeli Yürüyüş”, ama perdede ”insanın içsel yolculuğu” temasını işlemeyi seven Zemeckis’in bir kez daha işini hakkını vererek yaptığını teslim edeceksiniz. Fransız aksanıyla İngilizce konuşmasını gayet iyi beceren yetenekli bay Joseph Gordon-Lewitt başrolde. Ona Ben Kingsley, Charlotte Le Bon, James Badge Dale ve Ben Schwartz eşlik etmiş. Filmin idealde 3 boyutlu ve IMAX perdesi gösterimi için çekildiğini vurgulayarak yükseklik korkusu olanları önceden uyarmış olalım!.. (4.0/5)
 
WOODY ALLEN FİLMLERİNDE MANTIK ARANMAZ!..
“MANTIKSIZ ADAM”
Woody Allen filmlerinin, son yıllarda bu kadar yakından takip edilmesinde kuşkusuz oyuncu kadrolarının genellikle şöhretli ve büyük isimlerden oluşuyor olması büyük etken. Allen, kariyerinin başlarındakinden daha farklı değil aslında. Yine takıntılı karakterler yaratıyor, onları eğlenceli yan tip’lerle besliyor, karşılarına olmadık trajikomik olaylar çıkartıyor ve kamera arkasına geçip kendini izler gibi izliyor. Allen sineması böyle özetlenemez elbette. Ama son yıllarda yaptığı da biraz bu sanki. Deyim yerindeyse, kadrodan kazanıyor. Bu kez başrollerde Oscar’ı bir gün kazanacağına kesin gözüyle baktığımız Joaquin Phoenix ve son dönemin tutulan aktrislerinden Emma Stone var. “Sihirli Ay Işığı”ndan sonra genç oyuncunun bir kez daha Allen’dan başrolü kaptığını vurgulayalım. Peki kabul, oyuncu kadrosunun geri kalanı pek de öyle ünlü ve büyük isimlerden oluşmuyor. Ama bu kez çok da gerekmiyor sanki. Küçük bir kasabanın küçük bir kampüsünde filizlenen bir hikaye bu. Orta yaş bunalımındaki felsefe öğretmeni Abe Lucas, duygusal bakımdan diplerdeyken öğrencilerinden biriyle ilişki yaşamaya başlıyor. Sonrasında kendini hayata bağlamasını umduğu bu ilişki, verdiği bazı kararlar nedeniyle farklı bir yöne gitmeye başlıyor. Allen, kendisini yansıtan geveze ve hınzır karakterler yaratmak kadar o karakterlerin iç dünyasını yansıtmakta da mahir, malumunuz. Filmin bu açıdan da sizi şaşırtacağı kesin. Gerçekten, bir insanı hayata ne bağlar? (3.5/5)
 
MAKYAJ GÜZELİ:
“EJDER KILICI”
Roma İmparatorluğu’nda “aile içi” denilebilecek bir iktidar mücadelesi, Uzakdoğu insanının başına kabak gibi patlarsa ne olur? 2 bin yıldan da eski bir antik kent, iki maceraperest tarafından keşfedilirse ne olur? İpek Yolu’nu kavgalardan uzakta tutmaya çalışan gönüllü birlik, karşısında Roma ordusunu bulursa ne olur? Bu sorular kafanızı karıştırmış olabilir zaten filmin kafası karışık. 61 yaşındaki Jackie Chan’in hala yerinde duramadığını görmek, Oscarlı Adrien Brody’yi kılıçlı dövüş sahnelerinde izlemek, binlerce figüranın kullanıldığı savaş sahneleri için toplamda 65 milyon dolar harcamak gibi hedeflerle yola çıkılmış olabilir. Ama Chan, Brody ve bir diğer ünlü oyuncu John Cusack, senaryodaki kartondan karakterlerinin içine sıkışmış halde can çekişiyorlar. Arada; dostluk, fedakarlık, ihanet, iyilik ve kötülük gibi önemli kavramlar, yapılan aşırı “güzellemeler” nedeniyle çar çur oluyor. Çin sinemasının bu en pahalı filminden geriye, Uzakdoğu insanının coşkuyla Roma askerleriyle birlikte marş söylemesi gibi güzelleme sahneleri kalıyor. Savaş ve dövüş arayanlar, aradıklarını bu filmde belki bulabilirler, ama başka kıstasları olan seyircileri diğer salonlara alalım. (2.5/5)
 
YOKSA BU KEZ OLUR MU?...
“HAYAT ÖPÜCÜĞÜ”
Yerli sinemamızda eksikliği her daim hissedilen “romantik komedi” filmi bu olabilir mi? Tam manasıyla başlayamadığımız bu tür’e bir hayat öpücüğü kondurabilir mi? İzleyince buna siz karar vereceksiniz elbette. Yukarıda bir yerlerde ismini andığımız Woody Allen’a göre bir senaryo var aslında. Takıntıları yüzünden insanlarla iletişim kuramayan Metin, tipik bir hastalık hastasıdır. Hemen her gün hastaneye gider. Hayatını bütünüyle değiştiren ise aşk olur. Hayat’tır adı. Acaba kahramanlarımızı neler beklemektedir? Kız, erkeğin ilgisine karşılık verecek midir? Metin takıntılarından kurtulabilecek midir? Fragman sağolsun, bütün bu sorulara yanıt verilmiş. Dahasını merak edip filme gidecek olanların da avantajları var: Ali Sunal’ın ölümsüz babasını hatırlatan mimikleri, tepkileri ve ses tonuyla harmanladığı içten oyunculuğu ile güzel aktris Hatice Şendil’in komediyi kıvırıp kıvıramadığını izlemek gibi. Şenol Sönmez’in çektiği filmi romantik komedi olsun da ne olursa olsun, diyenlere önerebiliriz. (2.5/5)
 
AMENABAR YİNE “GERİYOR”..
“KORKU TERAPİSİ”
Son dönemde izlediklerimize bakacak olursak bir gerilim filmi için kadro iyi sayılır aslında. Neden bu kadar tuttuğunu anlamamakla birlikte aşırı ünlü olduğunu kabul ettiğimiz Emma Watson ile yetenekli aktör Ethan Hawke başrolleri paylaşmışlar. Kamera arkasında ise “Mar Adentro”, “The Others” gibi çok iyi filmler çekmiş Alejandro Amenabar var. Minnesota’da 90’lı yıllarda geçen hikayede, ülkemize gayet yabancı gelebilecek bir konu işlenmiş(!): Bir baba, kızına cinsel tacizde bulunmakla suçlanır. Baba, ne olduğunu nedense hatırlayamamaktadır ama suçlamaları kabul eder. Bir psikolog yardımıyla hafızasındaki kırık cam parçacıklarından bir ayna oluşturmaya çalışır. Bir şeyleri hatırlamaya başlar. Yerel medya ise olayın arkasında satanist bir tarikatın olduğundan şüphelenmektedir. İlgi çekici konusu, yetenekli yönetmeni ve oyuncularına rağmen vasatı kıl payı geçebildiği söylenen filmin yine de ilgiyle izleneceğinden eminiz. (3.0/5)
 
TV DİZİSİ OLARAK KALSAYDI..
“GENİŞ AİLE: YAPIŞTIR”
Daha önce bu sayfalarda yazmıştık: Belki iyi fragmanlar yapabildiğimizde gerçekten de hedefi tutturan filmler de çekebileceğiz. O fragmanlar, hedefin ne olduğunu besbelli ediyor çünkü.
TV ekranında zamanında önemli bir seyirci kitlesine ulaşmayı başaran Geniş Aile dizisinin kadrosu yine tam olarak karşımızda. Ama yanlarına bu sefer o zeka dolu repliklerini, hani o hınzırca şakalarını almayı unutmuş görünüyorlar. Sinema serüveni 2009’da başlayan maceranın bu seferki denemesinde Cevahir’in babaannesi Hafize rahatsızlanır, tedavisi için epey para gereklidir. Cevahir kara kara düşünürken bir define haritası eline geçer (her gün olan bir olay). O haritanın gösterdiği yere yani Ayvalık’a doğru yola çıkarlar. Ama Bilal ve arkadaşları da bu maceraya bir şekilde dahil olur. Ömer Uğur’un çektiği filmde Ufuk Özkan-Fırat Tanış ikilisine bir dizi genç oyuncu da eşlik ediyor. Seçim sizin. (2.5/5)