Ünlü sinema oyuncusu ve yönetmen Türkan Şoray'ın yönetmenliğini yaptığı, kızı Yağmur Ünal'ın da yapımcılığını üstlendiği "Uzaklarda Arama" adlı sinema filminin çekimleri, Muğla'nın Menteşe ilçesinde tamamlandı.
"Dönüş", "Azap", "Bodrum Hakimi" ve "Yılanı Öldürseler" filmlerinin yönetmenliklerinin ardından 24 yıl sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu için heyecanlı olduğunu dile getiren Şoray, "Bu filmin yapım şirketinin kızıma ait olması nedeniyle yönetmenliğe 'evet' dedim. Yağmur'un meslek kariyerinde sinemayı seçmesi, beni çok mutlu etti. Sinema sanatı, dünyanın en güzel sanatı. Sinemayla ilgili bir sektörde olması, yılların sinemacısı olarak beni sonsuz mutlu etti" dedi.
Muğla'daki mekanların sinema filmleri için çok uygun olduğunun altını çizen Şoray, "Uzaklarda Arama" filminin zamansız ve mekansız bir film olduğuna işaret etti. Yöresel bir film yapmadıklarını vurgulayan Şoray, "Burada geçen bir konu da değil. Ama burası o kadar güzel ki istediğimiz mekanları burada bulduk. Türkiye'nin her yerini dolaştık ama en uygun mekan burasıydı" diye konuştu.
Flmde kendi halindeki bir kasabaya pavyon açılmasından sonra yaşananların anlatıldığı ifade eden Şoray, çekimler sırasında yöre halkından büyük destek gördüklerini ifade etti.
"Mutlaka içlerinden birileri ödül alacaktır"
Filmdeki karakterler için en uygun oyuncularla çalıştıklarını ve oldukça başarılı bir çalışma çıktığını vurgulayan Şoray, şöyle devam etti:
"Oyuncu yönünden inanılmaz şanslıyım. Hepsi olağanüstü. Mutlaka içlerinden birileri ödül alacaktır. Teknik ekip, dünya standartlarında iş yapıyor. Setimiz adeta Hollywood seti gibi. Yaklaşık 110 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Görüntü yönetmeni olağanüstü, ışıkçısı öyle. Herkes canla başla çalışıyor. Sanırım bugüne kadar çekilen filmlerde, en mutlu set burasıdır."
"Artık özgürce sinema yapılıyor"
Sinemanın, toplumun bir yansıması olduğunu anlatan Şoray, filmlerin çekildiği günün koşulları ile şekillendiğini vurguladı.
Önceki yıllara oranla insani ilişkilerin azaldığını savunan Şoray, şöyle konuştu:
"Yıllar önceki sinemada, insan ilişkileri daha sıcaktı. Bir de o dönemlerde özgürce sinema yapılamıyordu. Sansür diye bir bela vardı başımızda. Şimdi son yıllarda sansür yok. Artık özgürce sinema yapılıyor. Akla gelebilecek, hayal edilebilecek her şey yapılabiliyor. Bu, çok güzel bir şey çünkü sanat özgür olmalı. Oyunculuk yaptığım dönemlerde, çok büyük imkansızlıklarla film çekiyorduk. Şimdi imkanlar sonsuz. Oluşan bu imkanlarla artık kötü film yapma hakkımız yok. Burada iş yaratıcılığa kalıyor. Genç beyinler müthiş yaratıcı. Onun için şimdiki sinema, dünya şartları seviyesinde."
