info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Vergi Sisteminde 50 Yıllık Reform

Vergi reformu 50 yıla yetecek herkes kazandığı kadar ödeyecek

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılsonuna kadar taslağını tamamlayacakları Gelir Vergisi Reformunun “elli yıllık” bir reform olacağını söyledi. Şimşek, “Bugünün sıkıntıları, bugünün ihtiyaçlarına binaen inşa etmiyoruz. Reform bir günlük koşullar için yapılmaz. Uzun soluklu bir düzenleme olacak. Vergi mümkün olduğunca tabana yayılacak” diye konuştu.

MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, çalışmaları devam eden gelir vergisi reformu için, “İnşallah öyle bir vergi reformu olur ki ülkeyi 50 yıl, köklü değişikliklere gerek görmeden, temel bir yasa olarak götürür. Reformun amacı vergileri artırmak değil. Tam aksine herkesin kazandığı ölçüde doğrudan vergi vermesini sağlamak” dedi. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konferedasyonu (TUSKON) ile Turkish American Alliance’ın (TAA) Washington’da düzenlediği “Yıllık Konferansı”na katılan Şimşek, burada sorularımızı yanıtladı. Şimşek, son dönemde sıkça gündeme gelen vergi reformu çalışmalarının hangi aşamada olduğuna ilişkin, “Yılsonuna kadar bir taslak oluşturmayı hedefliyoruz. Çalışmalara ilişkin haberlere fazla itibar edilmemesini tavsiye ediyoruz. Tartışmalar için henüz erken” diye konuştu.

Kazanca orantılı vergi
Şimşek, “Çalışmanın ruhunda ne olacak” sorusuna, herkesin kazancıyla orantılı olarak vergi ödeyeceği yanıtını vererek, şunları söyledi: “Verginin mümkün olduğunca tabana yayılması şeklinde bir çaba olacak. Vergi reformunun temel amaçları verginin tabana yayılması, kayıtdışının mümkün olduğunca sınırlanması, memleketin gelir-gider dengesinin daha sağlam bir zemine oturtulması.”

Şimşek, ülkeyi 50 yıl götürecek bir çalışma hedeflediklerini kaydetti. Gelir vergisi alanında başarılı uluslararası uygulamalara paralel ne yapabileceklerini incelediklerini anlatan Şimşek, “Reform bir günlük koşullar için yapılmaz. Uzun soluklu bir düzenleme olacak” dedi.

Danimarka 29, Türkiye 6
Şimşek, çalışmanın bütçeye etkisine ilişkin soru üzerine şu örneği verdi: “Türkiye’de doğrudan vergiler, yani kazanç ve kâr üzerinden alınan vergilerin payı çok düşük. Bir an için zenginlik farklılıklarını bir kenara koyun: Danimarka’nın milli geliri 100 lira olsa, 29 lira gelir ve şirket kazançları üzerinden vergi alıyor. Yani yüzde 29. Peki Türkiye’nin milli geliri 100 liraysa biz ne kadar alıyoruz? 6 lira civarında birşey.”

Amaç vergi artışı değil
Türkiye’de KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin milli gelire oranının yaklaşık yüzde 11 civarında olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu: “Bu reformdan amacımız hiçbir şekilde vergileri artırmak değil. Tam aksine bir reform yapıp, vergiyi tabana yayarak, herkesin kazandığı ölçüde doğrudan vergi vermesini sağlamaktır. Tabii ki ekonominin rekabet gücü, bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi, vergide adaletin sağlanması önemlidir.”

Bizim bankaların sıkıntılı 5 ülkede 738 milyon dolar düzeyinde kredi riski var

Mehmet Şimşek, bütçe anlamında bir şokla karşı karşıya kalınması durumunda bir miktar manevra alanlarının oldğunu belirterek, şöyle konuştu: “Şu anda problemli görülen beş Avrupa ülkesi var: İtalya, İspanya, Yunanistan, İrlanda, Portekiz. Bu beş ülkeye bizim bankaların verdiği kredi miktarı 738 milyon dolar. Önemli bir rakam değil. Şu anda Avrupa’da ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde önümüze sorun olarak çıkan alanlarda Türkiye’nin konumu çok iyi. Tabii bu Avrupa’da bir sıkıntı yaşanırsa bizi etkilemeyeceği anlamına gelmiyor.”

Herkes nefesini tuttu 9 Aralık’ı bekliyor

AVRUPA’da yangının büyüyerek, dünya ekonomisi açısından çok önemli ülkelere sirayet ettiğini söyleyen Mehmet Şimşek, “Şimdi herkes nefesini tutmuş 9 Aralık’ı bekliyor, şapkadan ne çıkacak diye” dedi. Şimşek, şapkadan ne çıkabileceğine yönelik iki beklentiyi, “1) Orta, uzun vadede sorunların yaşanmaması için kurumsal altyapıya yönelik birtakım reformlar. 2) Yangını kontrol altına almak için, şu anda yangının sirayet ettiği ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, o düzeyde, o miktarda kaynağın ortaya konulması. Mevcut kurtarma fonuna ek imkanların oluşturulması” şeklinde sıraladı. Şimşek, zirvede şapkadan bu türden birşeyler çıkarmadıkları taktirde AB’nin kontrol etmeleri zor bir sürece girebileceklerini vurgulayarak, “Geçmişte de beklentilerin yükseltilip, sonradan hayal kırıklığı yaşanan zirveler görmedik değil” dedi.

Notu bizden yüksek ülkelerden daha ucuza borçlanıyoruz

Mehmet Şimşek, Fitch’in Türkiye’nin görünümünü pozitiften durağana değiştirmesinin “Yakın dönemde kredi notunuzu artırmayı düşünüyordum, şimdi düşünmüyorum” anlamına geldiğini savundu. Bunun da AB’deki sıkıntıların Türkiye’yi etkileme potansiyelinden kaynaklandığını vurgulayan Şimşek, şunları söyledi: “Doğru bulmadığımız nokta, Türkiye bu krizde, büyük bir stres testinden çok başarıyla çıktı. Notu bizden 6-7 kademe yüksek ülkelerden ucuza borçlanıyoruz. Piyasalar bizi kredi notu daha yüksek ülke olarak görüyor. Kredi derecelendirme kuruluşları bir türlü zihinlerindeki blokajı atamadılar. Cari açıkta yumuşak inişi başarabilirsek, bu bahaneleri ellerinden almış oluruz. Şu an sarıldıkları tek bahane cari açık.”

TUSKON ve TAA iyi iş yaptı

Mehmet Şimşek, TUSKON ve TAA’nın Washington’da düzenlediği etkinliği şöyle değerlendirdi: “Bir araya geldiğimiz kongre üyeleri ve senatörlerle diyaloğun son derece sıcak olduğunu, çoğunun TAA’nın organizasyonuyla yakın dönemde Türkiye’ye gittiğini ve Türkiye’ye ilişkin hem taze, hem de sıcak bir yaklaşım içerisinde olduklarını gördüm. İlk defa gerek kalite, gerekse sayı olarak ciddi katılımın olduğu, sonuç odaklı bir çalışmaya şahit oldum. Bu, Türkiye için önemli kazanımdır.”

KOBİ’ler işbirliği yapmalı

TUSKON Başkan Yardımcısı Ahmet Ciğer, şunları söyledi: “Türk işadamlarının ABD’deki ticari aktivitesinin artırılmasına yönelik çalışıyoruz. Amerika bizim için tekstil ihracatından ibaretti. Başka sektörlerde de potansiyel var. ABD’li KOBİ’lerle işbirlikleri geliştirilebilir. Afrika, Ortadoğu gibi Türklerin rahat girdikleri ülkelerde ABD’li şirketlerle işbirliği yapılabilir. ABD’li şirketler dünyaya açılıyor. Bu potansiyeli Türk ve ABD’li KOBİ’ler değerlendirmeli.”