info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Üretici Üretemiyor, Tüketici Alamıyor

Yanlış tarım politikaları nedeniyle tarım ve hayvancılık yapanların kırsalı terk ettiğini, bu gidişle vatandaşın et, süt ve süt ürünlerine ulaşamayacağını savundu.

Toplum beslenmesi ile sağlığın yara alacağını belirten uzmanlar, “Üreticinin yoğun kullandığı ürünlerde aşırı zamlar var. Üretici üretemiyor, tüketici pahalı alıyor ya da alamıyor, tarımda, hayvancılıkta kaos var. Döviz kuru, artan yem fiyatları, süt ineklerinin kesilmesine neden oldu. Büyükbaş hayvan sayısında ciddi düşüş var. Her yıl yaklaşık 500 bin buzağı kaybımız var. Tarımı diğer tüm sektörlerin dışında tutmak gerekir. Bu sektörün zaman kaybına tahammülü, telafisi yoktur. Türkiye, kendi kendine yeten bir ülke olarak efsaneydi. Şimdi ise temel gıda maddemiz ekmeği dahi üretecek ana hammaddeyi dışarıdan temin ediyoruz” dedi. 

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik ile Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatında son yıllarda görülen artış ve gıda ihracatındaki yükselişi konuştuk. Türkiye’nin tarımsal üretimde birkaç ciddi sorunu olduğunu belirten Menlik, “Çiftçi fazla ilaç kullanıyor. Zamanında gübreleme yapmıyor. Sulamayı doğru yapmıyor” dedi. %C4%B0lknur%20Menlik TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik Tarımsal emtia yeterliliği, dünya fiyatlarıyla rekabet edebilirlik ve kalite gibi üç noktada sorun varsa eğer dahilde işlem rejiminin ihracat sürekliliğini koruyabilmek için ana formül olduğunu savunan Menlik, “Yoksa ihracatınız kesintiye uğrar.

Böyle bir mekanizma devreye sokmazsanız o kaybettiğiniz pazarları bir daha bulamazsınız” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin tarımsal birçok ürününde sürdürülebilirliğe sahip olmadığını vurgulayan TGDF Genel Sekreteri, şu görüşleri dile getirdi: “Şu anda iklim değişikliği pençesindeki Türkiye’nin 2030’dan sonra tarımsal birçok ürününde sürdürülebilirliği yok. 2050’de hangi hammade ile o fabrikaları açık tutacağız bilmiyorum. İki senedir üzerinde konuştuğumuz konu iklim değişikliğinin tarımdaki yıkıcı etkisi. Toprak tuzlanma hızımız olağanüstü yüksek. Yazın en çok yükselen yerler Akdeniz. En fazla sularının çekildiği yerler orası. Öyle ters bir makasın içindeyiz ki, ya turizm sektöründen vazgeçeceğiz ve yazın diyeceğiz ki ‘otelleri suyun sürüdürülebilirliği için kapattık’, Antalya’daki bölgeleri açık tutarsak 2050’de suyu yok o bölgenin.”

Tarımsal üretim açısından ana sorunu şu sözlerle özetleyen Menlik, “Çiftçi çiftçilik yapmak istemiyor. Kendi çocuğunu kurtarmak istiyor, ‘benim gibi tarlada uğraşma’ diyor. Teknoloji bu noktadayken insanlar tarla ile uğraşmak istemiyor” dedi. TGDF olarak yayınladıkları Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebililik raporunda üretim konusundaki sorunları işlediklerini söyledi.

Meteoroloji ve afet yönetimi uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da, otuz ayrı tarım bölgesinde toprak nem dengesini aylar itibarıyla izlediğini ve çalışmasında elde ettiği bulguları Aydınlık’a anlattı.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Hangi ayda buharlaşmanın yağıştan daha fazla olacağını incelediğini bunun sulama ihtiyacını gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Kadıoğlu, “Akdeniz Bölgesi’nde Ocak ayında metrekareye 200 kilogram yağıyor, 2070 yıında bu 100’e iniyor. Yüzde elli azalıyor. Buharlaşmanın yağışı geçtiği ay, beşinci ay iken 2070 yılında buharlaşma vakti iki ay önceden başlayacak. O yüzden Türkiye’de ezbere ekim dikim yapılmaması gerekiliyor” uyarısında bulundu. İleride tarıma uygun olacak bölgeleri bilmeden buraları belki de şehirleşmeye açtığımızı ifade eden Prof. Dr. Kadıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim değişirken hangi bölgelerimizin tarım için daha uygun olacağını belirlememiz gerekiyor.

Yalova’da kivi eken çiftçilerimiz var. Yalova’da kivi ekilmesi için Yalova’nın üç kat daha fazla yağış alması gerekir. Doğru yerde doğru ekim olmalı. İklim değişikliğinin zararlarını artırırken iklim değişikliğine uyarlama yapmalıyız. ‘Sel bekleniyor, dikkatli olun’ diye uyarı yapılıyor fakat vatandaş nasıl önlem alacağını bilmiyor. Toprağın tuzlanmasının sebebi de aşırı sulama sonrasında toprağın yeraltı su seviyesi yükseliyor olması. Mineral eriyince buharlaşmadan sorna minerallerden kalma tortular toprağın üzerinde tuz olarak kalıyor. Çiftçi çok sulamanın fazla hasat vereceği düşüncesinden uzaklaşmalı.”

Kaynak : Basın Odam