info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4495
Dolar Satış
:
34.5115
Euro Alış
:
36.2759
Euro Satış
:
36.3412
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Kestane Şekeri Bursa`ya Değil İzmir Ödemiş`e Aitmiş

Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Türk Patent ve Marka Kurumu’nun verileri incelendiğinde coğrafi işaret almış kestaneşekerinin Bursa’ya değil, İzmir Ödemiş’e ait olan Bozdağ kestaneşekeri olduğu görülmektedir” dedi.

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı “Turkey Home” özel ekinde Aksaray Üniversitesi Turizm Fakültesi’nden Aysu Altaş’ın, gastronomik öğeleri içeren tanıtım afişlerini incelediği makalesi dikkat çekti. Makalede, “Türk Patent ve Marka Kurumu’nun verileri incelendiğinde coğrafi işaret almış kestaneşekerinin Bursa’ya değil, İzmir Ödemiş’e ait olan Bozdağ kestaneşekeri olduğu görülmektedir” denildi.

Tanıtma Genel Müdürlüğü, “Turkey Home” isimli dijital tanıtım kampanyası için özel bir bülten yayınladı. Bültende Altaş’ın “Ülke Tanıtım Çalışmaları Kapsamında Kullanılan Gastronomik Öğeler: ‘Home of Turkey’ kampanyası afişleri üzerine bir araştırma” konulu makalesine de yer verildi. Altaş araştırmasında, bakanlığın “Home Turkey” kapsamında hazırladığı ve gastronomik öğeler içeren sekiz tanıtım afişini mercek altına aldı.

Home of Candied Chestnut: (Kestaneşekeri) Tatlı olarak yenen kestaneşekerlemesine kestaneşekeri adı verilmektedir. Türkiye’nin Bursa ili kestaneşekeri ile ünlüdür. Bursa’da kestaneşekerinin pek çok farklı çeşidi yapılmaktadır. Ancak Türk Patent ve Marka Kurumu’nun verileri incelendiğinde coğrafi işaret almış kestaneşekerinin Bursa’ya değil, İzmir Ödemiş’e ait olan Bozdağ kestaneşekeri olduğu görülmektedir. İster Bursa’ya isterse de Bozdağ’a ait olsun, kestaneşekerini ülke tanıtım çalışmalarında gastronomik bir öge olarak kullanmak oldukça dikkat çekici olmuştur. Kestaneşekeri Türkiye ziyareti yapan turistlerin hediyelik olarak alabilecekleri ve sevdiklerine tattırabilecekleri bir lezzettir.

Baklava, geleneksel Türk mutfağına ait bir tatlı. Ancak 18. yüzyıla dek adı çokça rastlanan bir tatlı değildir. Önceleri ramazan ayının 15’inci günü yapılan Hırka-i Şerif ziyareti sırasında Yeniçerilere verilir ve sıradan bir tatlı olarak görülürdü. Sonrasında ise Arap aşçılar tarafından yapılmaya başlanan baklava, giderek sarayın ve zengin konakların gözde tatlısı olmuş ve Osmanlı döneminde kutlamaların en makbul tatlısı haline gelmiştir. Baklava 28 Mart 2005’den geçerli olmak üzere Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiş ve Coğrafi İşaret Tescil Belgesi almıştır. Söz konusu tarihten beri baklavanın adı ‘Antep Baklavası’ olarak kullanılmaktadır.

Home of Ayran: (Ayran) MS 552-745 yılları arasında hüküm süren Göktürkler, ekşiyen yoğurdun ekşiliğini azaltmak için üzerine su eklemiş, böylece tesadüfen ayran ortaya çıkmıştır. Ayran Türkiye’den sonra en çok Ermenistan, Azerbaycan, İran, Lübnan, Bulgaristan ve bazı Balkan ülkeleriyle Orta Doğu ve Orta Asya (Türki Cumhuriyetler) ülkelerinde yapılmakta ve tüketilmektedir.

Home of Turkish Tea: (Çay) Çayın 17’nci yüzyıla kadar Türklerin tükettiği içecekler arasında yer almadığı bilinmektedir. Osmanlı döneminde çayın izine az rastlanmaktadır. Avrupa etkisiyle 18’inci yüzyıldan itibaren sarayda çaya olan ilgi artmıştır. 19’uncu yüzyılın ikinci yarısındaysa, Rus etkisi ile semaver kullanılmaya başlanmıştır. Siyah çay Osmanlı mutfağına 19’uncu yüzyılın sonlarında girmiştir. Çayı cam bardakta içmek çok eski bir alışkanlık değildir. Osmanlılar çayı da başlangıçta fincanla içmişlerdir. 19. yüzyılın sonuna çay servisinde yavaş yavaş bardak kullanımına geçildiği bilinmektedir.

Home of Turkish Coffee: (Türk kahvesi) Kahve, 17’nci yüzyılın ortalarında saray içecekleri arasında yerini almış olsa da, sarayda sadece padişah, valide sultan, divan üyeleri ve saray ağaları tarafından tüketilmiştir. Türkiye’de kahve yetişmemesine rağmen Türk kahvesi hazırlanışı, içimi ve kullanılan kahvenin öğütülme şekli ile diğer kahvelerden ayrılır. Afişte Türk kahvesinin geleneksel motifli, kulplu ve porselen bir fincanda lokum ile birlikte sergilendiği görülüyor. 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı toplumu kahveyi genellikle toplu olarak içerdi.

Bu süreçte kahveyi oldukça büyük kaplar olan ibriklerde pişirmiş, büyük fincanlarda içmişlerdir.”