info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Faiz son 4 ayın zirvesinde

Tahvil-bono piyasasında gösterge tahvilin bileşik faizi son dört ayın en yüksek seviyesi olan yüzde 9,91’e yükseldi.

ABD Merkez Bankasının (Fed) varlık alımlarını azaltmaya karar vermesi ve yurt içinde İstanbul merkezli operasyonun etkisiyle tahvil-bono piyasasında faizler yönünü yukarı çevirdi.
Geçen hafta en düşük yüzde 8,84 seviyesini gören gösterge tahvilin bileşik faizi, İstanbul merkezli operasyon sonrasında yükselişe geçerek, haftayı yüzde 9,61 seviyesinden tamamlamıştı.
 
Haftanın ilk işlem gününe yüzde 9,59 seviyesinden başlayan gösterge tahvilin bileşik faizi bu seviyeden gelen satışların etkisi ile son dört ayın en yüksek seviyesi olan yüzde 9,91'e yükseldi. Varlık alımlarının azaltılmaya devam edilmesi ve dolar likiditesinin azalmasıyla birlikte, sermaye akışına duyarlı para birimlerinin dolar karşısında rekabet edebilmeleri için kademeli olarak değer kaybetmesi gerekeceğini belirten analistler, böylece yurt dışı fonlama ihtiyacı yüksek ülkelerde faizler üzerindeki yukarı yönlü baskının da devam edebileceğini kaydediyor.
 
"Gösterge tahvilde yüzde 10 psikolojik seviye"
 
Rhea Portföy Yönetimi Yatırım Komitesi Üyesi Cüneyt Paksoy, konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulunarak, "Fed etkisi yurt içi piyasalara yansımamış gözükse de burada bir seçicilik var. ABD ve Avrupa tarafında pozitif tepkilere yol açmışsa da gelişen piyasalar içinde özellikle kırılganlığı artan ülkeler kapsamına son olaylarla birlikte Türkiye de girmiş durumda" dedi.
 
ABD 10 yıllık tahvil faiz oranının yüzde 2,9 olduğu bir ortamda Türkiye'de gösterge tahvilin faiz oranının yüzde 9'un üzerinde olmasının beklentiler dahilinde olduğunu söyleyen Paksoy, 1 puanlık farkın hiç hesapta olmayan, piyasa tarafından fiyatlanmamış ve geçen hafta gerçekleşen olaylardan kaynaklan belirsizlik olduğuna dikkati çekti. Paksoy, gelecek haberlere göre piyasanın şekilleneceğini ve bu olayların hangi yöne gideceğini yatırımcıların bilmediğini ifade etti.
 
2014 yılında seçim platosuna giren Türkiye'nin böyle bir belirsizliği taşımasının risk algısını artırdığını belirten Paksoy, "Yurt dışı piyasaların etkisi bir tarafa, içerdeki bu etki bitmeden ve belirsizlik ortamı kalkmadan fiyatların normalleşmesini bekleyemeyiz" diye konuştu.
 
Sürecin doğru yönetilmesi ve Hükümetin adaletin sağlanması konusunda kamuoyunu ikna etmesi halinde yurt içi ve yurt dışı yatırımcılar tarafından pozitif algılanacağına işaret eden Paksoy, yatırımcıların, Hükümetin adaletin tecellisi açısından kararlılığını anlamak istediğini söyledi. Türkiye'nin en önemli çıpasının siyasi istikrar olduğunu ifade eden Paksoy, şunları kaydetti:
 
"Ekonomideki temel gelişimleri Türkiye'nin siyasi istikrar çıpasına oturttuk. Çünkü tek parti yönetiminin gücü sayesinde reformlar gerçekleştirildi. Şu anda siyasi istikrar çıpamız göreceli tehdit altında. Seçime giderken bu olayın nereye varacağının bilinmemesi belirsizlik algısını getiriyor. Hükümet bu süreci iyi yönetir ve adaleti tesis edebilirse Merkez Bankasının elini güçlendirir. O zaman ancak faizlerde aşağı yönü görebiliriz. Dolar/TL'de 2,10 çok ciddi bir seviye. 2,10'un üzerinde 2,15 ve 2,20 gibi sıralı hedefleri var. Hatta 2,35 gibi de bir marjinal direnç noktası var. Dolar/TL paritesinde 2,08'in altı ve 2,05 seviyesi normalleşme seviyesidir. Gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 9,5'in üzerinde kaldığı müddetçe ve yüzde 10'u geçtiğinde işin rengi değişebilir. Yüzde 10 psikolojik bir seviye. Bu seviyenin üzerinde kaldığı zaman yüzde 11-12 görülebilir. Gösterge tahvilde tekrar normalleşme için yüzde 9,5'in altına inme ve yüzde 9 civarında bir dengeye gelmesi gerekiyor."