Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "İhracatın Yıldızları 2012-İhracatı Teşvik Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada, ihracat odaklı büyümenin Hükümetin öncelikli politika alanlarından biri olduğunu söyledi.
İhracatın 2002 yılında 36 milyar dolar iken geçen yıl sonu itibariyle 152 milyar doları aştığına işaret eden Babacan, ihracatın milli gelire oranla da her yıl arttığını, Avrupa Birliği'ne (AB) bağımlı ihracat yapısının da değiştiğini, Ortadoğu ve Afrika ihracatının neredeyse Avrupa pazarını yakaladığını ifade etti.
'ELİN TAŞIYLA ELİN KUŞUNU VURUYOR'
"Türk iş dünyası elin taşıyla elin kuşunu vuruyor" diyen Babacan, şunları kaydetti:
"Ülke olarak sermaye birikimimiz hala istediğimiz düzeylerde değil. Tasarruf oranlarımız çok düşük. Türkiye'ye dışarıdan finansman cezbederek bu ekonomik çark dönüyor. Türkiye'ye her sene en az cari açığımız kadar finansman girmesi gerekiyor ki bu büyüme, bu istihdam, bu refah sağlansın. Bu da güvenle oluyor."
Türkiye'de iş gücü piyasası ile eğitim sistemi arasında ciddi kopukluk bulunduğuna dikkati çeken Babacan, Bazı mesleklerde ciddi eleman açığı olduğunu, bazı meleklerde de gençler üniversiteden mezun olduğunda o mesleğin bugünün ekonomisinde karşılığı olmadığını gördüğünü vurguladı.
Babacan, "Ayrıca sanayi ile üniversitenin işbirliğinin de güçlendirilmesi gerekiyor. Dünyada ortalama eğitim seviyesi Türkiye'deki gibi 6,5 yıl olup da 10 bin 500 dolar kişi başı milli gelire sahip ülke yok ama 6,5 yıl eğitim seviyesine sahip olup da 25 bin dolar kişi başı milli geliri olan ülke hiç yok. Dolayısıyla eğitimle ilgili sorunlarımızı çözmeden bizim 2023 hedeflerimize ulaşmamız ancak bir hayal" ifadelerini kullandı.
'BU YIL DAHA YÜKSEK BÜYÜME ORANIMIZ OLACAK'
Kamu maliyesi konusunda çok dikkatli ve disiplinli bir çizgi izlediklerini vurgulayan Babacan, şöyle konuştu:
"Krizde pek çok ülkenin kamu borcu artarken biz son 3 yılda kamu borcumuzun milli gelire oranını yüzde 46'dan yüzde 36'ya tam 10 puan indirdik. Merkez Bankamız son derece yenilikçi ve dikkatli para politikalarıyla bir yandan enflasyonla mücadeleye devam ediyor, bir yandan finansal istikrarı sağlamak için faiz koridoru ve makro ihtiyati tedbirler uyguluyor, bir yandan da Hükümetimizin büyüme ve istihdam politikalarına destek verici bir çizgi izliyor. Şu anda gelişmekte olan ülkelerin para birimleri içerisinde en istikrarlı para birimi Türk Lirası.
Böyle bir tabloda bizim 2011'de çok yüksek büyüme oranlarımız gerçekleşti. Son 4 yılda 4,7 milyon ilave istihdam oluşturduk. Geçen seneki yüzde 2,2 büyümeye rağmen 1 milyon 88 bin istihdam sağlandı ve bunların yaklaşık yarısı kadınlardan oluşmakta. Bu yıl daha yüksek büyüme oranımız olacak. İnşallah gelecek yıl daha da yüksek büyüme oranımız olacak."
Büyümenin nereden geleceğinin de son derece önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, "Eğer biz üreterek, yatırım yaparak, ihracat yaparak büyüyorsak hiçbir sorun yok ama bankalardan kredi çekip de tüketerek büyüyorsak işte o noktada biz 'dur' diyoruz. Kazanıp harcıyorsak yine sorun yok. Eğer halkımız geliriyle orantılı harcama yapıyorsa sorun yok ama kazanmadan, kredi çekerek harcıyorsak, hak etmediğimiz bir refah seviyesini yaşamaya çalışıyorsak, o noktada tedbirli olmalıyız" dedi.