info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4642
Dolar Satış
:
34.5263
Euro Alış
:
35.9849
Euro Satış
:
36.0497
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Türkiye’nin Dış Borcu Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Türkiye`nin önümüzdeki bir yıl içinde 226 milyar dolarlık dış borcu çevirmesi gerekiyor.

Bunun için ayda 19 milyar dolar yabancı sermaye girişine ihtiyaç var.

Peki bu dış borç çevrilebilir mi?

Türkiye'nin mali yardıma ihtiyacı var mı?

Uzmanlara göre mali yardım ilk aşamada gerekmiyor fakat ekonomi politikalarında maceradan uzak durulması gerekiyor.

Deutsche Welle’den Aslı Işık’ın haberine göre; Türkiye, önümüzdeki bir yıl içinde 226 milyar dolar dış borç ödeyecek. Bu borcun geri çevrilmesi için ülkeye aylık ortalama 19 milyar dolarlık bir yabancı sermaye girişine ihtiyaç var. Türk Lirası'nın yılbaşından bu yana yüzde 60’ın üzerinde değer kaybetmesi, özel sektörün borcunu geri ödemesini zorlaştırıyor.

1) ALMAN BANKALARI DURUMUN FARKINDA

DW Türkçe’ye bilgi veren Merkez Bankası yetkilisi, “Mali yardıma ihtiyaç var mı?” sorusunun doğru bir soru olmadığını savunuyor. Dış finansman ihtiyacının geçmiş yıllarda da olduğunu ve piyasadan karşılandığını belirten yetkili, “Kamunun önemli bir finansman ihtiyacı yok ama özel sektörün çok. Geçen yıl da aynı finansman ihtiyacı vardı. Bir sorun çıkmadı” diye konuştu. Aynı kaynak, Türk bankalarının en önemli finansman kaynağının Avrupa Bankaları olduğunu vurguladı ve “Ödemelerde sorun çıkarsa Avrupa bankaları da sıkıntıya girer. Bu borçların çevrilmesi Avrupa için de önemli. Alman bankaları durumu gayet iyi biliyor” dedi.

2) MACERADAN UZAK DURMAK GEREK

Dünya Bankası ekonomisti ve eski Hazine Kamu Finansmanı Genel Müdürü Coşkun Cangöz de, eski bir hazineci olarak Türkiye’nin mali yardıma ihtiyacı olmadığı kanaatinde. “Ancak güvene, öngörülebilirliğe ve maceradan uzak durmaya ihtiyacı var. Bunları yapmak koşuluyla mali yardım olmaksızın toparlayabilir” diyen Cangöz, kurumların yıpratıldığı, bürokratik oligarşi söylemi altında sistemin baskı altına alınıp çalışmaz hale getirildiğini söyledi. Cangöz, “Yatırımcı da bu durumu görüyor ve bu riski fiyatladığında kur da faiz de yükseliyor. Üstelik kur ve faizin daha yukarıya gitmesinin önünde de bir engel yokmuş gibi görünüyor. Zira kurumların yeniden güçlendirilmesi konusunda bir niyet bulunmuyor” diye konuştu. 

3) SERMAYE HAREKETLERİ DİKKAT ÇEKİYOR

Washington merkezli Uluslararası Finans Kuruluşu’nun (IIF) son raporu, gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerinin durduğunu ortaya koyuyor. 2015'in son çeyreğinden bu yana ilk defa gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı olduğuna dikkat çekilen rapora göre, portföy yatırımları olarak Türkiye'ye gelen yabancı sermaye Nisan’da 8,2, Mayıs’ta 3,1 milyar dolar olurken, Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık çıkış oldu. Sermaye akımlarındaki net yavaşlamanın en çok Arjantin, Türkiye, Brezilya ve Hindistan'da hissedildiğini belirten raporda, bu ülkelerin para birimlerini korumak için rezervlerden 8 milyar dolar harcadığı vurgulandı. Kurum, gelecek yıl öngörüsünde, cari açıktaki önemli daralma, sağlıklı borçlanma faizleri ve sermaye çıkışı olmaması durumunda bile, önemli ölçüde rezerv kaybedileceğini kaydediyor. Merkez Bankasının 2011’de 70 milyar dolar olan net rezervleri (döviz varlığı) Ağustos ayının ilk haftası itibarıyla 29 milyar dolara gerilemişti. Rezerv miktarı şimdi ise 27,6 milyar dolar düzeyine düştü.

4) FİRMALARIN ZARARI 600 MİLYAR TL

TL’deki değer kaybı en çok şirketleri vurdu. FED eski araştırma direktörü Erkin Şahinöz, Şubat’ta borçlarını çevirmek için 3,70 TL'den döviz alan firmaların şu anda 6 TL'den döviz aldıklarını hatırlatarak, “Firmalar, 600 milyar TL'nin üzerinde kur zararı yazdı. Geçen yıl en büyük 500 firmamızın faiz, amortisman vergi öncesi kârları 97 milyar TL idi. İki ayda kârın altı katını kambiyo zararı yazdık” dedi.

5) FAİZ ARTIŞI OLMADAN GÖRÜNÜM DEĞİŞMEZ

Dış borcun nasıl çevrileceği konusunda önümüzü göremiyoruz” diyen TÜSİAD Ekonomi Direktörü ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Selva Demiralp de, “Makro iktisatçı olarak görüşüm, çok ciddi bir faiz artışı olmadan mevcut konjonktürü değiştiremeyeceğiz. Öyle bir faiz artışı teklif edersiniz ki, ister istemez bu para Türkiye'ye girer. Bu, kaçınılmaz görünüyor. Bu kararı ne kadar erken alırsak, artırılması gereken faiz miktarı o kadar düşük olacaktır. Merkez faiz artırmazsa sermaye çekebilmemiz çok zor görünüyor. Faiz artışı olmazsa, kur çok ciddi şekilde yükselir” görüşünü savundu. FED eski araştırma direktörü Erkin Şahinöz ise reel sektörün durumuna dikkat çekiyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşları Türk bankalarının kredi notunu indirse bile bankaların borçlarını çevirebildiğini belirten Şahinöz, “Zorlanacak kesim reel sektör olacak” diyor.