Türkiye’nin borçlarındaki artış hızı, son 10 yılda gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) artış hızını da aştı.
2004 yılından bu yana Türkiye’de sektörlerin bankalara borcu yüzde 1173 artış göstererek 98 milyar TL’den 1 Trilyon 244 milyar TL’ye yükseldi. Cari fiyatlarla GSYH 2004 yılında 559 milyar TL seviyesindeyken, 2013 yılında yüzde 179’luk artışla 1 trilyon 561 milyar TL’ye yükseldi. 2004-2014 yılları arasında GSYH artış miktarı 1 trilyonken, borçlardaki artış ise 1 trilyon 147 milyar TL oldu.
Çarklar dönmez tedirginliği yaşanıyor
ALB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, bankaların son 10 yılda kullandırdıkları toplam bireysel kredilerin 15 milyar liradan, 23 kat artışla 339 milyar liraya yükseldiğine işaret etti. Karabulut, bireysel kredilerin alt segmentlerinden konut kredilerinin 32 kat, kredi kartı borçlarının 31 kat ve ihtiyaç kredilerinin ise 50 kat arttığını vurguladı.
Merkez Bankası’nın 28 Ocak tarihinde faizleri artırmasının kurlardaki oynaklığı azalttığını, fiyat istikrarına yönelik bu kararın geç de olsa olumlu bir adım olduğunu kaydeden Karabulut şunları söyledi:
“Ekonomi yönetiminin faizlerin indirilmesi konusundaki çağrısı ise artan borçların ekonomide büyümenin daralması halinde borçların ödenemeyeceği ve çarkların dönmeyeceği tedirginliğinden kaynaklanmaktadır. Reel sektörün borçlarını ödeyememesi ise bankalarda risk yaratacaktır.”
Ekonomi yönetimi ikilem içinde
Aslında ekonomi yönetiminin bir ikilem yaşadığına dikkat çeken Karabulut, enflasyon inmeden faizler düşürülmemeli uyarısı yaptı. Karabulut, Türkiye’nin son 10 yılda ekonomik gelişme için sıcak paradan yararlandığını söyledi ve “Fakat çarkların tersine döneceği pek düşünülmemiş gibi gözüküyor. Ekonomi yönetimi büyüme oy oranı ilişkisi-faiz ve enflasyon ikileminden nasıl kurtulacak” diye sordu.