Cari açık ve yüksek enflasyonla mücadele eden hükümetin ilaç harcamalarını kontrol altına almayı amaçlayan fiyatlandırma stratejisi son yıllarda ilaç firmaları açısından sert maliyet baskısı yaratmış durumda. Fiyatlandırmada temel alınacak euro kurunun Şubat ayında belirlenmesi, son yıllarda söz konusu takvim yaklaştıkça piyasada ilaç sıkıntısını da beraberinde getiriyordu. Ancak TL’deki değer kaybının 2018 yılında rekor seviyelere ulaşması, piyasada bulunamayan ilaç sorununu da önceki yıllara göre çok daha ciddi bir boyuta taşırken; şu anda piyasada bulunamayan ilaç sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Sektör temsilcilerinin Reuters’a verdiği bilgiye göre, TL’deki sert değer kaybının ardından hammadde tedarikinde bile zorlanır duruma gelen ilaç sektörünün 2019 için hükümete ilettiği artış talebi yüzde 35 seviyesinde bulunuyor. Yine sektör temsilcilerinin Reuters’a verdiği bilgiye göre, hükümet ise bütçe disiplini nedeniyle bu yıl ilaç fiyatlarının belirlenmesinde temel alınacak euro değerinde yapılacak artışı yüzde 15 seviyelerinde tutmak istiyor.
Geçen yıl almaları gerekenin sekiz puan altında artış alabilen ilaç firmalarının bu yıl da beklentilerinin karşılanmaması durumunda ise, bazı ilaçların üretim ve ithalatının tamamen durarak ilaç sıkıntısının daha da büyüyebileceğine dikkat çekiliyor. Türkiye 2017 verilerine göre 24.5 milyar lira ile dünyanın en büyük 17. ilaç pazarı konumunda bulunuyor. Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2018’de ise ilaç harcamaları için 29.2 milyar TL kaynak aktarıldı. Türkiye’de ilaç alımlarının yaklaşık yüzde 90’ı SGK tarafından yapılıyor. Bu nedenle hükümet, ilaç harcamalarını kontrol altına alabilmek için “referans fiyat” sistemini kullanıyor. Buna göre, ilaçların ecza deposuna satış fiyatının belirlenmesinde, Avrupa Birliği’nde referans alınan beş ülkedeki en düşük satış fiyatını euro cinsinden referans kabul ediyor.
Fiyat Değerlendirme Komisyonu her yılın ilk 45 günü içerisinde toplanarak fiyatlandırmada kullanılacak euro değerini ilan ediyor. Euro değerinin bir önceki yıla göre artması durumunda karar, 5 gün sonra yürürlüğe giriyor ve bir yıl boyunca geçerli oluyor. Euro değeri, TCMB kurları esas alınarak hesaplanan bir önceki yılın ortalama euro değerinin yüzde 70’i olarak belirleniyor. Ancak hükümet geçen sene geçici bir madde ile, 2018 yılı için belirlenecek euro değerinin bir önceki dönemdeki euro değerinin yüzde 15’ini geçemeyeceği hükmünü getirdi. Buna göre, 2018 yılı için yüzde 23 olması gereken kur artışı yüzde 15 ile sınırlandı.
Sektörün 2018 yılında alması gerekenin sekiz puan altında artış alabildiğini belirten İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Başkanı Nezih Barut, “Geçen yıl yüzde 23 zam almamız gerekiyordu. Ancak yüzde 15 aldık. Gelecek sene bu farkın ilave edileceğine dair söz almıştık. Bu yıl yüzde 47 artış almamız lazım” dedi ve ekledi: “Ama çok yüksek bir artış, alma şansımız yok, bunun farkındayız. Bu nedenle bizim teklif ettiğimiz yüzde 35. Sağlık Bakanı, Çalışma Bakanı ve Maliye Bakan Yardımcılarımız ile görüşüp talebimizi ilettik.” Buna karşın artışın yine yüzde 15 seviyelerinde kalabileceğine dair duyumlar olduğunu belirten Barut, şöyle devam etti: “Böyle bir artış oranında firmalarımızın hayatiyetini sürdürme şansı yok. Artışın geçen yıl yüzde 15 ile sınırlanmasının ardından bu yıl da yüzde 15-20 oranları kulağımıza geliyor.
Şu anda bile bazı ilaçlar bulunmuyor. Böyle bir durumda ilaçlar yoka girer. Çünkü ilaç firmaları olarak hammadde tedarikinde bile çok zorlandığımız bir noktadayız.” Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak’ın Reuters’a verdiği bilgiye göre, Ocak ayında piyasada 150 civarı ilacın bulunmasında sıkıntı yaşandı. Şubat itibarıyla bu sayının daha da arttığını düşündüklerini söyleyen Çolak, piyasada bulunmayan ya da ya da piyasaya kısıtlı verilen ilaçlar arasında diyabet, kalp ve tansiyon ilaçlarından göz damlalarına kadar geniş bir yelpaze bulunduğunu belirtti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da geçen hafta yaptığı açıklamada, 42 üretici, 20 depocu ve 32 eczacının ilaç stokladığının tespit edildiğini açıklamıştı. Uygulanan euro kurunun zaten reel kurun çok altında olduğunu ve artık bu seviyelerden firmaların özellikle ithal ilaç satma şansının kalmadığına işaret eden Barut, “Yurtdışı firmalarla kısa süreli anlaşma yapıyoruz, geçici indirim alıyoruz. Fiyat artışı alacağız, alana kadar yardımcı olun diyoruz. Bir miktar hammadde bedava verin ya da indirim yapın, zammı alınca ödeyelim diyoruz. Ancak bu şekilde devam şansı yok” diye konuştu.
Euro, 2018 yılında 8.21 TL’nin üzerine çıkarak gördüğü tarihi zirvenin şu anda 6 lira seviyelerinde bulunuyor. İlaçların fiyatlandırılmasında ise euro kuru 2.6934 TL olarak kabul ediliyor. Buna göre şu anda ilaçların fiyatlandırmasında kullanılan euro kuru, reel kurun yüzde 55 altında bulunuyor. Türkiye’de ilaç pazarının değer bazında yüzde 54’ünü ithal ilaçlar oluştruyor. Ancak Türkiye’de üretilen ilaçlarda kullanılan etkin maddeler de ithal edildiği için, yerli ilaçlar da kurdaki harekete duyarlı bulunuyor. Fiyat tespiti süreci ile ilgili bilgi sahibi bir kaynak da Reuters’a yaptığı değerlendirmede, “İlaçta pariteden kaynaklı çok ciddi sıkıntı var. 2019 için uygulanacak euro değeri için hükümet tarafında 3 lira seviyeleri konuşuluyor. 3 liranın biraz üzeri veya biraz altı olabilir” dedi ve ekledi: “Ancak bu seviye firmaları memnun edecek bir seviye değil. Reel parite ile yarı yarıya fark var.
Sektör satılanın yerine yenisini koyarken zorlanıyor. Özellikle yabancı ilaç firmaları artık Türkiye’ye sıcak bakmıyor.” Reuters’a değerlendirme bulunan bir diğer sektör kaynağı da, hükümetin hem bütçe disiplini hem de enflasyonla mücadele adına artış konusunda çok ihtiyatlı olduğunu belirterek, “İlaç firmaları yüzde 20-25 artış alabilirse bu firmalar için gerçekten başarı olur” diye konuştu. Piyasadaki ilaç sıkıntısında kur makasının yanı sıra, fiyat artışının yılda bir kez yapılması etkili olduğunu belirten TEB Başkanı Çolak’a göre, uygulamanın değiştirilmesi gerekiyor.
Çolak, “Reel kur ile sabit kur arasındaki makas çok açılmış durumda. Firmalar kur artışını göğüsleyemiyor. Dolayısıyla 2019 için belirlenecek yeni kur, aynı sıkıntıların yaşanmaması adına önemli” dedi ve ekledi: “Sorunun bir diğer kaynağı da kur artışının senede bir defa yapılıyor olması. Yüzde 15-20 artışı bir anda yaptığınızda firmalar da para kazanma eğilimine giriyor. Kur değişikliği takvimi yaklaştıkça piyasaya kısıtlı ilaç verme başlıyor. Ayarlamanın yıl içerisinde belli periyotlarla ilaç fiyatlarına yansıtılması gerek. Artışı bir anda yüzde 20 değil de örneğin yüzde 5 yüzde 5 şeklinde 2-3 ay arayla yapılsa, o zaman kimse yüzde 5’in peşine düşmez.”