info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Güçlü Ülkeyiz Demekle Güçlü Olunmuyor

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) 49. genel kurul toplantısı bugün İstanbul`da yapılıyor.

TÜSİAD bugün yeni başkanını seçecek. Tek aday Simone Kaslowski.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik Başkan olarak yaptığı son konuşmada, "Emin olun güçlüyüz demekle güçlü ülke olunmuyor. İnsan sadece söylediklerinden değil sustuklarında da sorumludur" diye konuştu.

Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşmasıyla genel kurul başladı.

İşte Özilhan’ın açıklamalarından satır başları: TÜSİAD’ın değerli üyeleri hepinizi saygı ile selamlıyorum. Gündemimiz oldukça yoğun. Dünya ekonomisinde karar bulutlar Türkiye ekonomisinde işsizlik enflasyon iflaslar güney doğuda devem eden tehditler ve bu ortamda yaklaşan yerel seçimler. Önemi aşırı vurgulanan bir seçim dönemine girdik. Heyecan dozu oldukça düşük bir seçim dönemi yaşıyoruz. Yaklaşık 10 yıldan beri siyasi hayatımızda yüksek adrenalin ile yaşıyoruz. Toplum olarak yüksek adrenalinden yorgun düştük. Artık kavga etmek yerine geleceğimizden konuşmaya ihtiyacımız var. Seçimlerin birinci maddesi yerel kalkınma olmalı. Ekonomide sorunların halkın gözündeki ağırlığının giderek arttığı bir ortam adaylardan beklentimiz vatandaşların yaşam standartlarını nasıl yükselteceklerini ortaya koymalarıdır. Ağırlaşan makroekonomik sorunlar arasında fırsat bulup konuşamıyoruz ama yerel kalkınma çok ciddi bir sorun.

Topraklarımızı sadece Ankara’dan bakarak yönetmek mümkün değil. Yerel kalkınmada geçmişte yapılan hataların sonuçlarını gıda enflasyonundan işsizliğe bir çok alanda görüyoruz ve yaşıyoruz. Gıda fiyatlarının on yıldan beri enflasyonun üzerinde seyrediyor olması meselenin gıda hava koşullarından kaynaklı olmadığını gösteriyor.

Son haftalarda gıda fiyatlarındaki yükselişe karşı önlemler alınıyor ama sorunu çözmeye yönelik adımlar görmüyoruz. 80 milyonu besleyecek çiftçilerin oranı yüzde 10 dan yüzde 3 düştü. Üretimin azaldığı çiftçiliğin yok olduğu tüketimin hızla arttığı bir durumda gıda fiyat kontrolüyle bir yere varılamaz. 80 milyonluk bir ülke olarak Türkiye’nin gıda ve gıda güvenliğinden taviz vermesi kabul edilemez.Tarıma sanayi kadar önem vermeliyiz. Mutfaktaki yangını döndürmek için adım atarken tarımın sorunlarına değinelim.

Kısa vadeli hesaplar ağır bastığında uzun vadeli hedefler ıskalanır. Uzun vadeyi ıskalama lüksümüzün hiç olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Çin’in her alanda hızlı yükselişi ABD’nin dünya liderliğini sarsıyor. Dünya geçmiş tecrübelerden ders çıkardı. Zaten hissetmekte olduğumuz küresel çaptaki huzursuzluğun artarak devam etmesine hazırlıklı olmamız lazım. Bu durum karşısında dünya çapında güvenebileceğimiz bir kurum yok. AB ile ilişkilerimizin daha istikrarlı ve dengeli olduğunu görüyoruz. AB ile ilişkilerimizi geliştirmek eksiklerimizi tamamlamak bizim avantajımıza. Ekonomide geçen ağustos ayımda zirve yapmış olan yangının ateşi düştü. Dış ticaret açığı ve cari açık daralıyor. Ne kadar devam edeceğini bilemesek de bunlar olumlu gelişmeler. Buna rağmen işsizlik artıyor üretim azalıyor. İstihdam yaratılamıyor Maliye ve ekonomi kadroları bozulan dengeleri yeniden yerine oturtmak için var güçleri ile çalışıyor. Hükümetimiz paket üzerine paket açıklıyor. Yapısal sorunlar geçici önlemlerle çözülemez. Daha önce de çözülmedi şimdi de çözülemez. Bugüne baktığımızda yapmamız gereken politikalarımızı demokratikleşme ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda belirlemek.

Özilhan’ın açıklamalarının ardından TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik konuşmasını gerçekleştirmek üzere kürsüye geldi. Bilecik’in açıklamalarından satır başları: Sayın Başkan çok değerli divan değerli üyeler sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Bu son derece onurlu görevi devretmek üzere huzurlarınızdayım Her şeyden önce üstlendiğim bu onurlu görev sürecinde hayata geçen her şey yönetim kurulu üyelerimizin desteği ile oldu Teşekkürü borç bilirim. Hep beraber Atatürk’ün izinde çalıştık çabaladık ve çalışmaya devam ediyoruz. Bugün paylaşmak istediğim Türkiye için bir vicdan muhasebesidir. Çok değerli üyeler iki yıl önce güçlü bir Türkiye hayali ile yola çıktık. Amacımız güçlü bir geleneği güçlü bir geleceğe taşımaktı. Emin olun güçlüyüz demekle güçlü ülke olunmuyor. Ülkeleri güçlü yapan değerler var. Bunlar hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır.

Bir ülkenin küresel dünyada güçlü olası için dünya ile bağlantısının da güçlü olması lazım. Dünya artık çok önemli bir kavşakta. Bilinmezlik aynı zamanda güvensizlik yaratıyor. Önümüzdeki dönemde Asya ve Çin gerçeği göz ününde bulunmadan analiz yapılamıyor.

Geçtiğimiz iki yılda ülkemizde siyasi ve ekonomik anlamda çok şey yaşandı. Yönetim şeklimizi değiştirmek için referanduma gittik. Suriye’deki varlığımızı askeri boyuta taşıdık. Hain bir darbe girişimi yaşadık. Bugün ülkemizin en büyük sorunlarından biri kutuplaşmadır Farklılıklarımız bizim en büyük zenginliğimiz. Herkesin aynı şeyleri düşündüğü yerde kimse çok fazla düşünmüyor demektir. Uzlaşma asla yenilgi değildir. Uzlaşmanın mutlaka bir formülü bulunur.

Demokrasi kısa vadeli siyasi hesaplara asla kurban edilemez. Demokrasi ve özgürlükler başta olmak üzere tüm cumhuriyet değerleri bize ait ve emanettir. Unutmayalım demokrasi ithal edilmez. İnşaa edilir. Türkiye’ye demokrasi borcumuz var. ‘

İnsan sadece söylediklerinden değil sustuklarında da sorumludur. Türk iş dünyası bugüne kadar bu anlamda çok zorluklar yaşadı. Hepsinden güçlenerek hatalarımızdan ders alarak çıktık. Bizler elini taşın altına koyam değil eli zaten taşım altında olan insanlarız. Hepinize bütün kalbimle canı gönülden teşekkür ediyorum. İki yıl önce huzurlarınıza geldiğim aynı duygu ve heyecanla sizlere veda ediyorum.