3 yılda yüzde 80’e varan oranda artan Euro, Euro’yla borçlanıp, Euro’yla kiralama yapan ama ikinci elde TL ile satmak zorunda kalan 5-6 şirketi havlu atma noktasına getirdi. Hormonlu büyüyen bazı şirketlerin borçları sermayelerinin 50 katına ulaştı” dedi.
Türkiye’de otomobil fiyatları hem kurların hem de ÖTV’nin artmasıyla çok pahalandı. 25 bin Euro’nun altında otomobil kalmadı. Bu yüzden bizim işimiz çok büyük bir yatırıma dönüştü. Düşünün 10 bin araçlık park için 250 milyon Euro yatırım gerekiyor. Döviz kurlarının hızla arttığı bir ülkede hem döviz ile borçlanmak, hem de döviz ile araç kiralamak çok hassas yönetim gerektiriyor. Son 3 yılda döviz bizimHormonlular havlu atacak otomobil kiralama pazarının fonksiyonel kuru oldu. Yani Euro ile araç alınıyor, Euro ile kiralanıyor. Anlık olarak da Euro ile borçlanıyorsun. Tüm bunların sonucunda ne yazık ki araçlarımızı ikinci elde TL ile satıyoruz. Araçları ortalama 25 bin Euro’ya alıp kiralama süresinin bittiği 3 yılın sonunda 15-16 bin Euro’ya satıyoruz. Ancak son üç yılda Euro’daki yüzde 80’i bulan artış, kiralama ömrünü tamamlayıp TL ile satılması gereken araçlarda araç başına 5-6 bin Euro’lara varan zararlara neden olmaya başladı. Bu durum krediyle büyüyüp sermayesi düşük olan şirketlerin mali yapılarında çok büyük açıklara yol açmış durumda.
Sektörün asıl büyük sıkıntısı yeterli sermayeye sahip olmaması. Ticaret yapıyorsanız borçlanma şüphesiz olacaktır. Ama sermayen yoksa kredi alamazsın. Alanın da kredisi batar. Ben 30 senede çok batan gördüm. İçeriden 1 liranız varsa bunun 6-7 katı borç alabiliyorsunuz. Bizim 1’e 5’ti, rakiplerimizin 1’e 50’ye geldi. Hormonlu bir büyüme oldu. Aşırı borçlanma ve düşük kâr marjı ile iş yapma nedeniyle para kazanılamıyor ve sistem bir yerde tıkanıyor”