Merkez Bankası’nın (TCMB) bankacıların iktisadi gerekçelerle açıklamakta zorlandığı faiz indiriminin ardından piyasalar indirim döngüsünün ne hızda devam edeceğine odaklanmış durumda. Piyasalar, yerellerin döviz satışlarını da takip ediyor.
TCMB enflasyondaki yükselişe rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir istediği faiz indirimlerine Eylül’de 100 baz puan ile başladı. Ekonomistler politika faizinin sabit kalacağını tahmin ediyordu.
TCMB’nin dünkü indirimi sonrası dolar/TL 8.65 civarından 8.8080’e kadar yükseldi. Kur günü 8.75 civarında denge bularak tamamladı. Ancak bugün tekrar yükselişe geçerek 8,85 ile rekor tazeledi.
ERDOĞAN’IN MESAJLARIYLA YÜKSELİŞ BAŞLADI
Dolar/TL’deki yükseliş ise esasen ay başında 8.3 seviyesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir istediği faiz indirimlerine başlanacağı yönündeki TCMB’nin yatırımcılara verdiği ilk mesajla başlamıştı.
İşlemciler dolar/TL’de dün yükselişi sınırlayan en önemli etkenin lokal döviz satışları olduğunu belirtirken, toplam 4 işlemcinin tahminlerine göre dün lokaller 1 ile 2 milyar dolar arasında döviz satışı gerçekleştirdi. Döviz satışları hem kurumsal hem de bireysellerde görüldü.
Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri dün 410/415 baz puan seviyesinden kapandı. CDS 3.5 ayın zirvesine yükseldi.
KAMU YİNE DÖVİZ SATABİLİR
Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “TCMB’nin bazı kesimler için beklenmedik kararı TL’yi ciddi bir satış baskısına maruz bıraktı. Lokallerin ise yükselişi fırsat bilerek en az 1 milyar dolar döviz satışı ise TL’de dünkü değer kayıplarını sınırlayan en önemli etken oldu” dedi ve ekledi:
“Ne yazık ki biz bu erken faiz indirimleri politikasını daha iki yıl önce de yaşadık. O dönemde yanlış politikaların TL’ye negatif etkisini sınırlamak için rezerv sattık. Dünkü kararın indirim yönünde devamı gelirse ya bir süre sonra yeniden faiz artışı gerekecek ya da döviz dengesine kamu tarafının yine katkı yapması gerekecek. Bu nedenle bundan sonraki indirimlerin hızı TL açısından ana belirleyici konumunda.”
TCMB, TL’deki düşüşü frenlemek üzere 2019-2020 döneminde rezervlerinden toplamda yaklaşık 128 milyar dolar satmış, bu durum siyasetin de gündemine girmişti.
TCMB’nin swap ile ödünç aldıkları hariç net rezervi şu an eksi 40 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
EKONOMİSTLER RİSKLERE DİKKAT ÇEKİYORLAR
TCMB’nin siyasilerin de etkisinde kalarak tek bir faiz indirimi ile yetinmeyeceğini düşünen ekonomistler ise indirim beklentilerini öne çekiyor. Ancak bu revizyonlarla birlikte TL’nin değer kaybı nedeniyle Türkiye ekonomisine yönelik risklerin arttığını da belirtiyorlar. Enflasyon beklentileri önümüzdeki yıl için yukarı revize edilirken, bankacılara göre en önemli risk ise TL’nin değer kaybı.
Barclays’den Ercan Ergüzel, Türkiye’nin cari açığı, azalan döviz rezervleri, yüksek döviz borcu ve yükselen fiyat baskıları nedeniyle yatırımcıların çift haneli enflasyon karşısında gevşeme politikası benimseyen TCMB’ye hata payı bırakmayacağına dikkat çekerek, “Bize göre TL’yi önemli bir değer kaybı baskısına maruz bırakıyor” dedi.
JPMorgan 2021 yıl sonu enflasyon tahminini de yüzde 15.5’ten yüzde 16.7’ye ve 2022 yıl sonu tahminini daha keskin bir şekilde yüzde 11.5’ten yüzde 14.5’e revize etti. Yarkın Cebeci, “Gevşeme döngüsünün ne kadar hızlı ve sert gerçekleşeceğine olacağına bağlı olarak bu tahminlerde yukarı yönlü riskler olabilir” dedi.
Enflasyonda düşüş gerçekleşmeden yapılan faiz indirimlerini bankacılar politika hatası olarak nitelendiriliyorlar.
Erken faiz indirimi endişeleri TCMB’nin ay başındaki yatırımcı toplantısında enflasyon oranı üzerinde faiz uygulayacağı taahhüdüne atıf yapmaması sonrası oluşmaya başladı.
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun politika faizinden yaklaşık 200 baz puan daha aşağıda olan çekirdek enflasyona odaklanacağını açıklaması ise yatırımcı toplantısından bir hafta sonra gerçekleşti.
Bankacıların dikkat çektiği bir diğer unsur ise TCMB’nin dünkü kararı ile tahvil getirilerini yukarı yönlü etkilemesi oldu. Bir bankanın tahvil bono işlemcisi, “Eğer bir merkez bankasının faiz indirimi ile hem kısa hem uzun vadeli tahvil getirileri 50 baz puan yükseliyorsa burada bir hata olabileceğini düşünmek gerekir. TCMB’nin kısa vadeli faizleri aldığı kararlarla kontrol edebilme kabiliyetine sahip olması lazım. Dün bunun gerçekleşmediğini gördük” diye konuştu.