info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Dolar Sevdası Bitmiyor

Merkez Bankası’nın faiz artırımı dolar kurunda son 3 haftada yüzde 7’ye yakın düşüş getirmesine rağmen yurtiçi yerleşiklerin dolar mevduatları artmaya devam ediyor. Piyasa uzmanları ve reel sektör patronlarına göre vatandaşın döviz talebi siyasi riskin canlı olması ve yurtdışında ABD kaynaklı ekonomik gelişmelerle birlikte artmaya devam edecek.

Merkez Bankası'nın doları yaklaşık 3 hafta içinde yüzde 7'ye yakın aşağı çeken faiz hamlesine rağmen yurtiçi yerleşiklerde döviz talebi yükselmeye devam ediyor. Merkez Bankası istatistiklerine göre geçtiğimiz yılın Mayıs ayından bu yana yurtiçi yerleşiklerin döviz talebinde istikrarlı bir artış göze çarpıyor. Eski Fed başkanı Ben Bernanke'nin 17 Mayıs 2013'te gelişmekte olan ülke piyasalarının kaderini değiştiren konuşmasını yaptığında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 110.7 milyar seviyesindeydi. Merkez Bankası'nın faiz artırımı kararı öncesi 24 Ocak 2014 haftasında ise bu rakam 130.3 milyar dolara çıktı. Faiz artırımı kararı sonrasında da artış sürmeye devam etti. 7 Şubat haftası yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 133.3 milyar dolara çıktı.
 
Faiz artırımına rağmen hanehalkları ve özel şirketlerdeki döviz talebini halen güçlü olduğu görülüyor. Buna sebep olarak da doların halen yükseleceği duygusunun vatandaşlara hakim olması gösteriliyor.
 
ÜÇ ANA DAMAR DOLARI BESLİYOR
Tacirler Yatırım Koordinatörü Erkin Şahinöz'e göre dolara olan talep 3 ana damardan besleniyor: "Birincisi 170 milyar dolar döviz açık pozisyonu olan özel sektörün MB Başkanı Erdem Başçı'nın yılsonu 1.92 kur tahmini ile birlikte doların yükselişine ters ayakta yakalanması. Doların 2.39 TL'lere kadar çıkması ile birlikte özel sektör faiz artırımının ardındna doların düşmesiyle dolar talebini artırıp açığını kapamaya çalıştı. İkinci ana damar ise yabancının Türkiye'deki riskini azaltması. Yabancılar hisse senedi ve bono satarak dövize geçmesi, döviz talebini de yükselti."
‘HANEHALKI DAVRANIŞI DEĞİŞTİ’
Erkin Şahinöz'e göre üçüncü ana damar ise hanehalklarının "döviz yükselecek" algısı. Mayıs 2013'e kadar vatandaşların başarılı bir portföy yöneticisi gibi dolar düşerken aldığını, yükselirken sattığını belirten Şahinöz "Ama Mayıs'tan beri bu hanehalkının davranışı anormal bir şekilde değişmiş vaziyette. Kur yükseldikçe döviz talebi arttı. Kurdaki yükselişin artık kalıcı olmaya başladığını düşündüler. Kur algısı bozuldu. Henüz düzelmiş gibi gözükmüyor" diye konuştu. Şahinöz dolar için yurtdışında iki göstergenin kritik olduğunu doların 6 gelişmiş ülkeye karşı değerini gösteren dolar endeksinin 81.5'in, ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 3'ün altında seyretmesine rağmen doların 2.15 TL altına düşememesinin yurtiçinde dolara olan talebin hala güçlü olduğunu gösterdiğini vurguladı.
'DÖVİZ TALEBİ ARTABİLİR'
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi İsmet Demirkol ise artan özel sektör dış borcu ve siyasi belirsizliğin devam etmesi ile dövize talebin önümüzdeki aylarda artarak süreceğini belirtti. Demirkol "FED'in Mart itibari ile tahvil alımlarını her toplantıda en az 10 milyar dolar azaltma kararı alarak  devam ettireceği beklentisi sonucu dövize talep devam edebilir. MB'nin politika faizini Ocak ayında yükseltmesine rağmen  tasarrufların reel anlamda gerilemeye devam ediyor. Ne zaman ki Merkez Bankası dış piyasadaki gelişmelere paralel olarak  faiz silahını  200 bp daha yükseltirse, döviz talebinde bir miktar gerileme olabilir" diye konuştu.
‘TÜRKİYE'NİN DÖVİZ DENGESİ ÇOK RAHAT DEĞİL’
Meksa Yatırım Stratejisti Zeynel Balcı ise Merkez Bankası'nın faiz artırımının döviz talebindeki artışı yavaşlatmada etkili olduğunu ancak döviz talebinin kırıldığı veya azaldığı gibi görüşe varmak için çok erken olduğunu söylüyor. Zeynel Balcı "FED’in kırılgan ülkeler içinde Türkiye’yi ilk sıraya çekmesi ve yakalaşan seçimler nedeniyle siyasi tansiyonun henüz düşmemesi, FED’in rutin hale gelmeye başlayan “Tahvil alımlarında 10 milyar dolarlık azatlımlar” ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı Gelişen Ülkelerden döviz çıkış beklentisi döviz kurları üzerinde yukarı yönlü baskı yapan gelişmeler olarak geçerliliğini koruyor.  Ayrıca Türkiye’nin döviz dengesine bakıldığında çok rahat olmadığı görülüyor. Reel kesimin 170 milyar dolar döviz açık pozisyonda olması, cari açığın tekrar yükselme eğilimine girmesi ve 65 milyar dolara yükselmesi, merkez bankası brüt ve net rezervlerinin Türkiye’deki sıcak para tutarı karşısında yeterli olup olmadığı tartışmaları döviz konusunda duyarlılığın devam etmesine neden olan gelişmelerden bazıları. Döviz kurları biraz gerilese de henüz yukarı yönlü beklentinin kırıldığını söylemek zor" diye konuştu. 
‘DOLAR BORCU OLAN FİRMA TEREDDÜTE SAHİP’
Doların vatandaş üzerindeki psikolojik etkisi reel sektörün de dikkatle takip ettiği bir durum olarak dikkat çekiyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, kurdaki değişimlerin ihracatçıları ve ithalatçıları yakından ilgilendirdiğine işaret ederek “İhracatçı gelecek parasının bedelini, ithalatçı, borcu için dövizi takip etmek durumunda. Yine üretici hammadde fiyatları için takip etmek durumunda. Bu kesim için bu durum bir gereklilik. İşinin bir parçası. Ancak, Türkiye’de 1994-2001 krizleri ile birlikte dövizin büyük hareketliliği, insanların zihnine krizin bir göstergesi olarak yerleşti. Bu psikolojik etkiyi sokaktaki vatandaş da siyasetçi de takip ediyor. Ekonominin temelleri sağlam değilse, dövizdeki hareketlilik sağlam olmayan temeli daha da çürütür” şeklinde konuştu.
İHKİB Başkanı Tanrverdi konuşmasının devamında “Döviz borcu olan firmalar, bu riski kapatmak için kurun hangi seviyede alınabileceği gözlemliyor. Ancak, örneğini elinde TL olan, ve dolar borcu olan firma, doların 2.10 TL seviyesinde mi, 2.15 seviyesinde mi alma konusunda tereddütlere sahip” dedi.
 
"ASLINDA VATANDAŞI İLGİLENDİRMİYOR" 
Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler Derneği (KOBİDER) Nurettin Özgenç, insanların siyasetle ilgilenir gibi döviz kurları ile ilgilendiğine işaret ederek “İş dünyasının bu işle ilgilenmesi anlaşılır bir şey. Ancak, vatandaş, siyasetle ilgilenir gibi dövizle ilgileniyor. Herkesin gündeminde dolar şu seviyeye çıktı, bu seviyeye indi ifadeleri var. Aslında çok da vatandaşı ilgilendiren bir konu değil. Ben de anlamış değilim. Sanırım ülkedeki olaylar ile bağdaştırılıyor dövizdeki hareketlilik” şeklinde konuştu.