Üretici bile dolardan prim elde etmek için hammade stokluyor. Balon patladığında herkes yanacak.
Türkiye ekonomisinin ölüme terk edildiğini belirten uzmanlar, 1-2 ay içinde kredi fazlerinin yükseltilmesi gerekeceğini, sonrasının ise en az 6 ay sürecek bir durgunluk dönemi olduğunu öngörüyor. Yapılması gereken faizleri artırıp, aktif rasyoyu kaldırmak ve dış piyasaya güven vermek için savaşı kaybeden generalleri görevden almak. Kapalıçarşı'da bırakın altını, fiziki gümüş bile kalmadığını söyleyen uzmanlar, piyasalardaki son gelişmeleri anlattı
* Hükümet 40 satır ya da 40 katırla karşı karşıya. Bu dövizdeki çalkantıyı durdurmanın yolu faizleri artırmak. Bunu yapmadan önce arka kapıdan faiz artırma yoluna gittiler. Bu sizi faiz artırımından kurtarmıyor. Bono piyasası faiz artırımını fiyatladı. Tahvil faizleri 10 yıllık yüzde 15, iki yılda yüzde 13'e geldi. Hükümet piyasadan borçlansa bankalar kredi veremeyecek. Merkez'den de borçlanamayacak çünkü o zaman para basılmış oluyor.
* Basılan paranın gideceği yerler belli; enflasyona, ithalata ve dövize gidecek. Parayı kısarak dövize gitmesini engellemeye çalışıyorlar ama kredi faizleri yükselmeye başlayacak. Konut ve otomotiv kredilerinde 1-2 ay içinde çok ciddi bir fren bekliyorum. Bu paralelde satışlar kesilecek. O da resesyona sebebiyet verecek. Bütçe açığı finanse edilemez duruma gelecek. Alınan kararlar ekonomiyi ağır ağır ölüme terk etmektir.
* Kredi çekip dolar ve altın alan çok var. İthalattaki artış da stokçuluk eğiliminden. Pek çok sanayici hammadde ithal alıp stokluyor, dövizden prim yapmak için. Ancak dikkatten kaçan şu: Balon şişerken güzel de, patladığında herkes yanacak. Bu iş bir finansal piyasa meselesi değil reel ekonomide dengeler bozuluyor.
* Sıcak parayı çekebilmek, dış piyasaların güvenini kazanmak için yapılacak ilk hareket, generalleri görevden almak. Bir Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, iki Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal gidecek. Savaş kaybedildiğinde generaller gider, dünyada teamül budur. Sonra aktif rasyosunu derhal kaldırmak gerekir. Kamu bankalarında halen kredilerin haftalık artışı yüzde 1 civarı, bu oranın kademeli olarak 0.25'e indirilmesi gerekiyor. O sırada da Hazine piyasadaki fazla parayı çekmek için harekete geçecek. Ekim ayında faiz artırımı yapılır. Türkiye bir 6 ay sert biçimde daralır.
* Dolarlara el koyarlar mı? sorusu son dönemde en çok sorulanlardan biri idi ama korkulan olmadı, bu spekülasyonun boş olduğu ortaya çıktı. El koyacak olsalar, dolar 7.30'u gördüğünde yaparlardı ama aksine BDDK bankaları çağırıp çözüm arayışına girdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da yapabileceklerinin sınırı var ve hâlâ rasyonel, sistemle kavga etmenin sınırları öğrenildi, kendisi ve iktidarının menfatini koruyacak kararlar alabiliyor. Bu, Türkiye açısından önemlidir
* Mesele şu; hadi vatandaşları ikna ettik, ama siz sıcak parayı çekemiyorsunuz. Yabancı artık hiçbir şekilde Türkiye'ye güvenmiyor. Daha geçen hafta swap'ta çok fena dayak yedik. Şimdi siz diyorsunuz ki taahhütname imzala, gel benim istediğim işlemleri yap. Böyle bir sistem yok ki dünyada. Ya serbest piyasa rejimindesiniz ya da kapalı bir ekonomisiniz. Çin ve Hindistan ne yapıyor: Kurumları kaydediyor. Bunların belirli miktar alım satım yapmasına izin veriyor. Biz bunu dahi yapamıyoruz. Dolayısıyla sıcak para gelmez. Dövizi bu yolla durduramazlar çünkü geliş yok, çıkış devam ediyor. Ve devam edecek… Daha da korkuncu bankalara ve özel sektöre yapılan baskı sonucu artık onlar da borçlanmak istemiyorlar. Merkez Bankası politika faizini artırmış artırmamış hiç önemli değil, sonuçta tahvil faizi yüzde 16-18'e çıktığında da ekonomide aynı etkiyi yaratıyor…