Sanırım ikinci evliliğinizi yaptınız.
- Evet, ikinci evliliğim. İlk evliliğimi hem ben hem eski eşim çok küçükken yapmıştık. Beş yıl evli kaldık. O zamanki evliliğim, resmi bir flört gibiydi. Yani evlilik cüzdanının olduğu ama yaşımız itibariyle aslında sevgili olduğumuz, hayat arkadaşı değil de sevgili gibi yaşadığımız bir evliliğimiz vardı. Evliliğin kendisinde bir sorun yoktu ama çok gençtik. Evlendiğimizde ben 26, eski eşim Asena 24 yaşındaydı.
Adınızı daha çok magazin dünyası ile duyuyoruz. Gece hayatı işinizin bir parçası mı, yoksa seviyor musunuz?
- Mutlaka parçası. Özellikle gençken çok seviyordum ama zamanla insan hem yoruluyor hem de doyuyor. Dolayısıyla o parçası dediğimizin dışında, şu anda pek içinde olmayı istediğim bir şey değil. Hakkımdaki haberler sadece gece hayatım değil, iki evliliğimin arasındaki beraberliklerimden de kaynaklanıyor. Ama bu benim hayatım, benim ilişkilerim. Hakkımda ne haber çıkarsa çıksın tek bir fotoğrafımı yırtmam. Çünkü hayatımı çok seviyorum.
Yazılanlara kızıyor musunuz?
- Umursamam, onun için cevap vermem.
Adınız birkaç kez kavgaya da karıştı. Neden hep sizi buluyor bunlar?
- Bunu ben de kendime, eşime, dostlarıma sordum. En son spiritüel konularda iyi olduğunu düşündüğüm bir dostuma danıştım, “O kadar yüksek ve net enerji yolluyorsun ki etrafa, en iyi şeyler de, en kötü şeyler de seni buluyor” dedi. Doğru, çok iyi şeyler geldi başıma. Ama kötü şeyler de oldu ve yoruldum artık bundan.
İŞİ BIRAKIYORUM
Medya sitelerinin birinde sizin için CNN Türk’te “Damat” denildiği yazıyor. Neden acaba?
- ‘Damat’ denildiğini bilmiyordum. Kanal D’nin ortaklığıyla kurulan Bimaş’ta pazarlama müdürlüğü yaptım. Eski eşimin babası Faruk Bayhan da Kanal D’nin genel müdürüydü. Dolayısıyla damattım. Damat olduğum için kariyerimde hızla yükseldiğim ima ediliyor galiba ama damat olmasaydım çok daha hızlı yükselirdim. Çünkü damat olduğunuzda geri planda durmak, istediğiniz her şeyi söyleyememek veya yapmak istediğinizi yapamamak gibi bir durum söz konusu oluyor. Elbette bu benim damatlık anlayışım. ‘Prens’ de deniliyordu benim için. O daha hoştu.
Yine bir medya sitesinde sizin için, “Efe Önbilgin niye vazgeçilmez bir CEO? CNN Türk’te pek başarısı yok, TNT’de de öyle. Neden Önbilgin’de ısrar ediliyor” diye yazmış.
- Hayatta başarı ve güzellikle hiçbir kıskançlık başa çıkamaz. Yerinde olmak istediğiniz kişi, sizden daha başarılı ve güzelse tek yapabileceğiniz şey saldırmaktır. Ben okulumdan onur listesinde mezun oldum. Türkiye’de ilk yabancı ortaklı, markası CNN olan televizyon kanalını kurdum. Peki, bu soruyu yazan arkadaşım ne yapmış? Dünyanın en büyük medya kuruluşlarından biri olan Turner, Türkiye’deki yatırımlarını bana emanet etti. Bunu yazan arkadaşıma “Sana ne emanet edildi?” diye sormak istiyorum.
CNN Türk gibi büyük bir kanalda önemli bir görevde yer aldınız. Şimdi TNT’de bir atılım başlattınız. Bunu mesleki hayatınızda büyük bir sınav olarak görüyor musunuz?
- Mutlaka büyük bir sınav; kendimle sınavım. Ama başarılı da olsam, başarısız da, iki yıl sonra bu işi bırakacağım. Sınavın sonucunu birlikte göreceğiz ama o sonuç beni başka bir ‘fakülte’ye taşımayacak.
Ne yapacaksınız?
- Sevdiğim insanlara daha çok vakit ayırabileceğim bir şey yapmaya karar verdim. Bu medya mı olur, onu bilemiyorum. Ama yöneticilik yapmayacağım.
İKNA ÇABALARIM SONUÇSUZ KALDI
Deniz Akkaya olayının perde arkası nedir? Medyada “Deniz Akkaya’yla tartıştı, çok sinirlendi ve gidip Duygu Ekşi’yle evlendi” diye yazıldı.
- Sizce bu kadar basit olabilir mi? Deniz’le olan ilişkimin perde arkası yok. Ben Deniz’i çok sevdim, Deniz de beni sevdi. Aslında çok da istikrarlı bir ilişki yaşamaya başladık. Belki kişiliklerimizin, tempomuzun zaman içinde birbirine uymaması aramızda birtakım sıkıntılar yaşanmasına neden oldu. Ben istemememe rağmen, ki bu önemlidir, Deniz benden ayrılmak istedi. Kendisini ikna etme çabalarım sonuçsuz kaldı ve ayrıldık. Ayrıldıktan sonra benim Ayşe’den, kızımdan haberim oldu. Ayşe için bu ilişkiye tekrar başlamanın yanlış olacağı konusunda Deniz’le mutabık kaldık. Birkaç kere daha denedik, başarısızlıkla sonuçlandı. Anlaşamadık. Bunun üzerine ayrıldık ve ben Duygu Hanım ile evlendim. Birisini çok seviyorum, ama o beni bırakıyor, sonra benim çocuğumu doğuruyor.
Bunu anlamakta zorlanıyorum.
- Hamile olduğunu öğrendiği gün ben de öğrendim zaten.
Anlaşamadığı birinin çocuğunu dünyaya getiriyor.
- Evet. Ne kadar güzel bir şey. Anlaşamadığı, ama sevdiği bir adam.
ÇAPKIN DEĞİLİM, KADINLARLA İLİŞKİ KURMAYI SEVİYORUM
Çapkın biri misiniz? Adınız, en azından evlenene kadar, sürekli birileriyle anıldı.
- ‘Çapkın’, güzel bir kelime değil. Bütün ilişkileri uzun sürmüş biriyim ben. İlk evliliğimden önceki ilişkimin üç, evliliğimin beş, sonraki ilişkimin iki, Deniz’le 2,5 yıla yakın sürmesinin gösterge olmasını isterdim. Ama güzel insanları seven, kadınlarla ilişki kurmaktan keyif alan, sevdiğim zaman saklamayan biriyim. Bunları çapkın kelimesiyle özdeşleştiremiyorum. Ayrıca kadınları sevmeyen var mı? Yoksa benim bu konuda daha mı fazla fırsatım oldu? (Gülüyor)