Türkiye’nin notunu Baa3 seviyesinde ve “yatırım yapılabilir” seviyesinde tutan tek kredi derecelendirme kuruluşu olan Moody’s bu kredi notunun görünümünü ise negatif olarak belirlerken, bugün gerçekleştirdiği toplantıda geleceğe yönelik bu notun korunması için 3 faktörün önemli olacağının altını çizdi.
Cari açık uzun süre devam edecek
Moody’s Analytics Kıdemli Analisti Alpone Banerji, Türkiye’de cari açığın enerji ithalatı ve yerel harcamanın fazla olmasından dolayı yüksek olduğunu dile getirerek, Türkiye’nin cari açık konusunda hassasiyetinin uzun bir süre devam edeceğini ifade etti.
Türkiye ekonomisindeki yapılanmanın ister istemez cari açığa yol açtığını söyleyen Banerji, “Cari açığınızı kapatabilmek için her zaman dış finansmana ihtiyaç duyacaksınız” ifadelerini kullandı.
Banerji ayrıca kendi beklentilerinin Türkiye’de cari açığın yüzde 5-5.5 seviyelerinde devam edeceği olduğunu belirterek, bunun en büyük nedeninin ise yerel tasarruf seviyelerindeki düşüklük olduğunu belirtti.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bütçeye dair yaptığı açıklamada tasarruf oranını bu yıl için yüzde 15 seviyesinde beklediklerini ve hedeflerinin 2017 yılına kadar yüzde 17 seviyesinde bir tasarrufa ulaşmak olduğunu belirtmişti.
Güneyde yaşanan olaylar ülke içine yayılabilir
Moody’s analisti Türkiye’nin kredi notunun güçlü olmasından “bölgesel merkez” olmasının ve jeopolitik konumunun önemli olduğunu söyleyerek, “Son dönemlerdeki gelişmelere rağmen Türkiye’nin jeopolitik konumu ve komşularıyla ilişkisi kendisi için bir güç. Fakat hükümetin yapısal reformlar üzerinden direkt yabancı yatırım çekmesi çok önemli bir faktör olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.
Ülke içindeki siyasi ortamın tüketici güvenini etkilediğini ve dolayısıyla da kredi notu üzerinde etki yarattığını söyleyen Banerji, barış süreci konusunda da yine jeopolitik gelişmeleri hatırlattı ve komşu ülkelerde yaşananların sınır ötesine taşma potansiyeli taşıdığını ve bunun da çözüm sürecini etkileyebileceğini söyledi.
Kurumların güçlü olması ve politika öngörülebilirliği
Moody’s tarafından altı ısrarla çizilen bir başka ise kurumların güçlü olması ve bu kurumlar tarafından belirlenen politikaların öngörülebilirliği oldu.
Özellikle yakın dönemde Hazine ve benzeri kuruluşlardan gerçekleşen görevden almalarla beraber kurumların işlevselliği konusu yeniden gündeme gelirken Moody’s, Türkiye’nin bu konuda son 10 yılda oldukça hızlı bir gelişme gösterdiğini fakat bu gelişimin son yıllarda hız kestiğini belirtti.
“Bizim için kurumsal güç demek politika öngörülebilirliği ve politika verimliliğidir” diyen Banerji, “Buna dair de bizim izlediğimiz göstergeler Dünya Bankası tarafından belirlenen Yönetim Göstergeleridir. Bu göstergeler arasında bizim yoğunlaştığımız noktalar ise hükümet verimliliği, hukukun üstünlüğü ve rüşvet konularıdır. Türkiye’ye baktığımızda diğer ülkelerle karşılaştırırsak bu 3 alanda da son 10 yılda iyi bir performans gösterildi. Her ne kadar bu gelişim son yıllarda hız kesse de devam ediyor. O yüzden kurumsal güçlülük konusunda Türkiye diğer ülkelere bakıldığında daha iyi bir performans sergiliyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Moody’s yetkilileri Türkiye hükümetinin kontratlarını iptal etme ihtimaline karşın endişeli olup olmadıklarına dair bir soru karşısında ise yorum yapmamayı tercih etti.
Banerji, Aralık ayında yapılacak gözden geçirmenin gelişmelere göre ertelenebileceğini, bu tarihin “piyasa şeffaflığı” için geçtiğimiz yıl belirlenmiş bir tarih olduğunu dile getirdi. Ağustos ayında Moody’s tarafından açıklanması planlanan rapor bilinmeyen bir nedenden dolayı açıklanmamıştı.