Kakao bitkisi, ekvatordan yaklaşık 10 derece kuzey ve güneyde, bol miktarda yağış içeren, nemli iklimlerde ve nitrojen bakımından zengin topraklarda, çok özel koşullarda yetişiyor. Genel olarak, dünyadaki çikolata hammaddesinin yarısından fazlası Fildişi Sahili, Gana ve Endonezya’dan geliyor.
Ancak NOAA raporunun sonuçlarına göre, küresel ısınma, bu bitkinin yaşamını sürdürmesi için gereken koşulları ortadan kaldıracak ve halen bitkinin yetiştiği 290 bölgenin yüzde 90´ından fazlası bu bitkiye uygun olmaktan çıkacak. Raporda, üreticilerin yeni plantasyonları, yabani hayatın sığınma yeri olan dağlık bölgelere taşımak zorunda kalabileceklerine dikkat çekiliyor.
Londra merkezli araştırma şirketi Hardman Agribusiness’den Doug Hawkins, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, “Tüm işaretler önümüzdeki birkaç sene içerisinde 100 bin ton çikolata açığı olabileceğini gösteriyor” dedi. Haberde, “Bu, özellikle batıdaki insanlar için büyük bir endişe kaynağı; çünkü, sıradan bir batılının yıllık ortalama çikolata tüketimi 286 adeti buluyor” denildi.
Bununla birlikte, Business Insider’a göre, kakao bitkisinin genetik modifikasyonu bu soruna bir çözüm olabilir. Snickers adlı çikolatasıyla ünlü meşhur çikolata üreticisi Mars, genetik mühendisliği fikri ile hammaddelerin kullanışlı kalmasını kılabilmek için adımlar atıyor. Milyar dolarlık şirket, karbon miktarını azaltmak için 1 milyar dolar kaynak ayırdı ve bu planın bir parçası olarak Kaliforniya’daki UC Berkeley’de bir grup genetik mühendisiyle ortaklık kurdu.
Araştırmacılar, kakao tohumlarını değiştirmek için yeni gen düzenleme teknolojisi CRISPR-Cas9 kullanarak onları daha kuru ve daha kuru şartlarda hayatta kalacak kadar dayanıklı yapmayı planlıyor. Önemli DNA parçalarının bulunup değiştirilmiş DNA parçaları ile değiştirildiği bu teknik daha önce bitkileri doğal lambalara çevirmek bitkileri karanlıkta parlayan veya oldukça duyarlı sensörlere dönüştürmek gibi amaçlar için kullanılmıştı.
Haberde, “Eğer bilim insanları kakao bitkisinin DNA’sını değiştirirken başarılı olursa, bitkileri yerlerinden sökerek, dağlara taşımaya gerek kalmayabilir” denildi.