info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Alzheimer Dalgası Dünyayı Vurabilir

Uzmanlar, pandemideki izolasyonun önümüzdeki dönemde hastalık oranını hızla artıracağını düşünüyor.

Karakalem bir resmin her çizgisinin yavaşça silgiyle silinmesi gibi.

Güzel anlar, kırgınlıklar, doğduğumuz andan itibaren bildiğimiz yüzler, sevdiklerimiz, kızdıklarımız, çizgiler, binlerce kez dinlediğimiz şarkının sözleri yavaş yavaş unutuluyor.

Belki de en zoru, tüm bunların unutuluşuna yanı başındaki sevdiklerinin tanıklık ediyor oluşu.

Onun unutmasıyla sağlıklı olanın da hayatından her gün bir parçanın kopup gitmesi...

Bizi biz yapanın yok olması...

Belki her şeyi Anthony Hopkins’in ‘The Father’ filminde söylediği o efsane cümle özetliyor: "Sanki tüm yapraklarım dökülüyor..."

Tüm Alzheimer hastaları bunu mu hissediyor bilinmez ne var ki tespitinden bu yana 100 yıldan fazla süre geçmesine rağmen henüz çaresi bulunamamış bir hastalık Alzheimer. Üstelik yaşam süresi uzadıkça oran yükseliyor. Bu hastalığa yakalananlara ve onların yakınlarına destek için 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak düzenleniyor.

Alzheimer’ın sağlık sorunları içindeki payı hızla yükseliyor. Önümüzdeki süreçte büyük bir patlama bekleniyor. Paniğe kapılmamız gerekir mi? Demans dediğimiz büyük şemsiye. Alzheimer ise onun yüzde 70’ini oluşturan bir hastalık. Alzheimer’in türleri var, hepsini tek bir torbaya koyamayız. Hastalık neden büyük bir sıkıntı? Birincisi yaşlı hastalığı. Yaşam süresi 2-3 yıl uzadıkça kritik eşik aşılıyor. Daha fazla insan bu hastalığa yakalanıyor. Kanseri çözüyoruz ama yaşam süresi uzadığı için Alzheimer artıyor. Öte yandan bütün dünya bir pandemi geçirdi. İnsanlar hareketsiz kaldı, evlere kapandı, sosyal izolasyon ve stres altında kaldı. Bunların hepsi Alzheimer için negatif etki. Bu nedenle önümüzdeki süreçte Alzheimer eğrisinin hızla artmasını bekliyoruz. Korkutucu bir tablo ortaya çıkıyor. Bu nedenle birçok ülke bu alandaki çalışmalarını öne aldı.

10 yıl önce bilmediğimiz çok fazla şeyi biliyoruz. İlaç geliştirme Alzheimer’da başarısız olduğumuz bir konu. İlaç geliştirmeyi bilmediğimizden değil. Belki bu bize hastalığın daha erken aşamalarında müdahale etmemiz gerektiğini söylüyor. Biz hastalığı 70 yaşında tespit ediyoruz. Kentlerde yalnız yaşayan yaşlıların sayısı artıyor. Bu riski artırıyor mu? Peru’da bir halk kendi içinde yaşıyor, teknolojiden uzak, doğal yaşıyor. Araştırma sonucuna göre Alzheimer oranı çok çok düşük. Burada çok fazla bileşen etkili. Biz o bileşkeleri çözdüğümüzde tedaviye daha yakın olacağız.

Tamamen engelleyen kurallar yok. Riski azaltabilen etkenler var. Hareketli yaşam bunun en önemlisi. Sigara negatif etki yaratıyor. Beslenme alışkanlıkları özellikle gençlerin sık tükettiği suni, hazır gıdalar tüketmek risk faktörü. Sosyal, bilişsel aktivite. Ben şu anda sizle konuşurken bir aktivite oluyor. Düşünüyorum, size yanıt veriyorum, konuşuyorum. Oysa elime kitap alıp okuduğumda aynı sonuç olmuyor. Yeni çevrelere girmek, yeni insanlar tanımak, dil öğrenmek pozitif etki yaratıyor. Her şey kirlendi ama yine doğal beslenmek, Akdeniz diyetiyle beslenmek önemli. Bir noktada Alzheimer’de ortaya çıkan kişilik değişimleri önemli. Sakin birisinin aşırı sinirli birine dönüşmesi ya da tersi.

Bizlere, beyin o kadar karmaşık ki biz onu anlayamıyoruz’ denilirdi. Yeni şeyler öğrendikçe ilgi de arttı. Tıpta da nöroloji ile ilgili alanlar öne çıkıyor. Yurt dışında bu alanda çalışıp Türkiye’ye dönenler de önemli etki yaptı. Bu alanda farklı disiplinlerden gelenlerle bir arada çalışıyoruz. Klinik bir bakış açısı önemli, kimyacı, mühendis, moleküler biyolog, felsefe, sosyal antropoloji ve hukuk gibi farklı alanlardan gelenlerle bir aradayız. Ben örneğin moleküler biyoloji okudum. Ardından gelişim biyolojisi ve gelişim genetiği ile devam ettim. Sinirbilimci olmak isteyenlere, ne okuyacaklarından çok, ne yapacaklarını yoğunlaşmalarını öneririm. Bilimde artık alanlar arası geçiş çok daha kolay. Dünya böyle. İlgilendikleri alanlarda çalışan hocalara, lablara ulaşmaya çalışsınlar.

Beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak hafıza kaybı, bunama (demans) ve genel anlamda bilişsel fonksiyonların azalması şeklinde gelişen tıbbi bir durum olan Alzheimer nedeniyle her yıl dünya genelinde binlerce insan hayatını kaybediyor. İlk kez 1906’da Alman psikiyatrist ve patolojist Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve 65 yaş üstü kişilerde beyin dokularında ağır hasara neden olduğu tespit edilen Alzheimer, “21. Yüzyıl’ın kabusu" olarak görülüyor.

Hastalık, günlük aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile nitelenen nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık olarak tanımlanıyor ve bilinen kesin bir tedavi yöntemi bulunmuyor. ABD’de Alzheimer’a bağlı ölümler 65 yaş ve üzeri kişilerde 5’inci ölüm nedeni. 2050’de nüfusun yaşlanması sonucu bunama yaşayanların yaklaşık yüzde 70’i gelişmekte olan ülkelerde olacak.