1 – 7 Eylül
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı, Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin basın sözcüsü Maja Kocijancic, günlük basın toplantısında kendisine yöneltilen, Koza İpek Grubu'na yönelik operasyon ve basın özgürlüğüne ilişkin soruya yanıt olarak sadece bu konunun değil, aynı zamanda Vice News'ün iki çalışanının terör suçlamalarıyla tutuklanmasının da kaygı verici olduğunu; AB'ye katılım müzakereleri yürüten her ülkenin, ifade ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere insan haklarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çizgisinde güvence altına alması gerektiğini söyledi.
7 – 14 Eylül
AB Dış Faaliyetler Dairesi, PKK terör örgütünün
Türkiye’de düzenlediği saldırılara ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Terör saldırılarının kınandığı açıklamada saldırılarda hayatını kaybeden kişiler için derin üzüntü duyulduğu ve yaralananların bir an önce sağlıklarına kavuşmasının temenni edildiği belirtiliyor. Açıklamada ayrıca Türkiye’de son dönemde güvenlik koşullarının giderek kötüleşmesi ve şiddetin artmasının, demokrasinin temeli olan medya kuruluşlarına ve siyasi parti merkezlerine yönelik saldırılar gerçekleşmesinin son derece rahatsızlık verici olduğu vurgulanıyor. Şiddetin tırmanmasını önlemek ve seçimlerin güvenli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak amacıyla seçim hükümeti ve siyasi liderlerin bir araya gelmesi ve
Ülkede hukukun üstünlüğünü tesis etmesi gerektiğine işaret ediliyor. Ayrıca Kürt sorununun çözümü için barış sürecinin en iyi fırsat olmaya devam ettiği belirtilerek, görüşmelere yeniden başlanması öneriliyor.
- Avrupa Birliği, Suriyeli sığınmacılara destek amaçlı olarak yakın dönemde oluşturulan AB Bölgesel Yardım Fonu kapsamında Türkiye’ye 17,5 milyon € tutarında yardım sağlayacak. Bu yardım ile büyük çoğunluğu çocuk olan 240 bin Suriyeli sığınmacılara okullaşma olanağı sağlanacak ve aylık olarak verilecek çekler aracılığıyla da gıda tedarikleri güvence altına alınacak. İtalya ile Almanya tarafından yapılan bağışın yanı sıra, “Katılım Öncesi Mali Yardım Enstrümanı”ndan aktarılan kaynak AB Bölgesel Yardım Fonu’nu oluşturuyor.
Konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada AB Komisyonu Başkan Yardımcısı, Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Suriye’nin komşusu durumunda olan ülkelerin savaştan kaçan sığınmacıları misafir etme konusunda önemli bir katkı ortaya koyduklarını belirtti ve uygulamaya konulan fon aracılığıyla da AB’nin de bu durumu önemsediğini göstermiş olduğunu söyledi.
Genişleme Politikası ve üyelik müzakerelerinden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn ise 2 milyon mülteciyi barındıran Türkiye’yi desteklemenin AB’nin sorumluluğu olduğuna işaret ederek,Suriye’deki krizin AB’yi doğrudan etkilediğinin artık açık bir şekilde görüldüğünü belirtti.
Hahn,Avrupa’daki sığınmacılara da destek verilmesi gerektiğini fakat mevcut durumda en büyük yükün Suriye’ye komşu ülkelerin omzunda olduğunu vurguladı. UNICEF ve Dünya Gıda Programı ile imzalanan sözleşmeler aracılığıyla Türkiye’deki sığınmacılara yardım ulaştırılacağını ifade eden Johannes Hahn yardımların kapsamını şu şekilde açıkladı:
• 12,5 milyon € değerindeki ilk sözleşme sayesinde kapsayıcı bir eğitim izlenecek ve ayrıca Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocuklara psiko-sosyal destek sağlanacaktır. Kız çocuklar ve engelli çocuklar bu desteklerden öncelikli olarak faydalanacaktır.
• Sağlanacak yardım ile 200 yüz binden fazla Suriyeli çocuğun Arapça verilecek olan öğretimden ve eğitim-öğretim gereçlerinden yararlanması beklenmektedir.
• Ayrıca özellikle kızların cinsel şiddete maruz kalması riskini ortadan kaldırmak üzere güvenli alanlarda bulunmaları sağlanacaktır.
• Gönüllü 3.700 Suriyeli ve Türk öğretmene eğitim ve ücret verilerek, Arapça öğretim kalitesinin artırılması sağlanacaktır.
• 5 milyon € tutarındaki ikinci yardım planı ile hâlihazırda üç kampta yaşamakta olan 41 bin Suriyeli sığınmacıya aylık gıda çekleri verilecek ve gıda yardımlarındaki aksamalardan doğan olumsuzluklar giderilmeye çalışılacaktır.
Suriye krizinin başlangıcından bugüne 11,5 milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.
2 milyondan fazla kişiyi misafir eden Türkiye’ye AB 175 milyon € tutarında kaynak aktardı.
14 – 21 Eylül
- Avrupa Parlamentosu'ndaki merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), merkez sol Sosyalistler ve Demokratlar (S&D), liberaller (ALDE), radikal sol (GUE/NGL) ve Yeşiller (Greens-EFA) gruplarının başkanları, ortak bir yazılı açıklama yayımlayarak Türkiye'de barış sürecinin yeniden başlatılması çağrısında bulundu.
Başkanlar, ortak açıklamalarında “şiddete son verilmesinin AB'ye katılım sürecinin yapıcı bir şekilde devam etmesi için hayati öneme sahip olduğunu” vurguladı.
Merkez sağ parti adına Manfred Weber, merkez sol parti adına Gianni Pittella, liberaller adına Guy Verhofstadt, radikal sol adına Gabriele Zimmer ve Yeşiller adına Rebecca Harms ve Philippe Lamberts'in imza attığı metinde, 'Türkiye'de şiddete geri dönülmesi bizi dehşete düşürdü' denildi.
Açıklamada barış sürecinin sona ermesiyle birlikte “çatışmaların” her gün yoğunlaştığına dikkat çeken grup başkanları, siviller, polis ve askerlere yönelik şiddeti güçlü bir şekilde kınadıklarını, daha fazla ölümün önüne geçilmesi için, Türk ordusu ile PKK arasındaki şiddet sarmalının kırılması gerektiğini savundu.
Türkiye'de demokrasinin gelişmesi doğrultusunda pek çok kazanım elde edildiği, ancak son zamanlarda yaşanan şiddet sebebiyle bu kazanımların tehlike altında olduğu belirtilen açıklamada, bu durumun tüm bölge açısından tehdit oluşturduğunun da altı çiziliyor. AP gruplarının bu ortak girişimine öncülük eden Yeşiller Eşbaşkanı Rebecca Harms, Türkiye'ye yapacağı ziyarette Cizre ve Mardin'deki siyasetçi ve sivil toplum temsilcileriyle de bir araya gelecek.