Suudi Arabistan, değişim için gereken olgunlukta. Sessiz duruşa sahip politikadan uzak nüfusuyla son derece zengin olan imajına rağmen, Suudi Arabistan komşusu olan Arap ülkelerine benzeyen ekonomik, demografik, sosyal ve politik koşullara da sahip bulunuyor. Suudilerin bölgeyi etkisi altına alan protesto hareketine karşı bağışıklığı oluğunu söylemek için elde somut bir neden yok.
Suudi Arabistan zengin bir ülke olmasına rağmen gençleri kamu veya özel sektörde iş bulamıyor. 430 milyar dolarlık ekonomisinin genişlemesi girişimci elit sınıfın önemli bir bölümüne fayda sağlarken, her yıl üniversiteden mezun binlerce gence istediklerini sağlamıyor.
KOMŞULARINDAN FARKLI DEĞİL
Tıpkı komşuları gibi, Suudiler iş, ev, eğitim istiyor. Artan işsizlik, geçleri anti sosyal davranışlara iterken, evlilikle çöküyor, bekar erkeklerin sayısı artıyor, yoksulluk sınırının altındaki insan sayısı çoğalıyor. Bugün, yaşları 20 ile 24 arasında değişen Suudilerin yüzde 40’ı işsiz durumda.
Aynı zamanda, ardı ardına yaşanan skandallar da devlet kurumlarındaki yolsuzluk ve adam kayırmanın derecesini gözler önüne serdi. Siyasi suçlular, Suudi hapishanelerini doldurdu.
Suudilerin fakir olduğu ve eğitimde ve altyapıda dünyanın gerisinde kaldıkları dönemde, petrol tüm sosyal yaraların kremiydi. 1950 ve 60’lı yıllarda Arap dünyasını saran hükümet darbeleri, Suudiler üzerinde çok fazla etki yapmadı.
O dönemlerde Suudilerin çoğu hükümetlerini sorgulayacak eğitim seviyesine veya eğilime sahip değildi. 1970’lerde, petrol zenginliği Suudilerin tüketici ekonomisini canlandırdı. Ancak politikaya katılım bu paketin içine dahil değildi.
Bugün, petrol hala çok fazla ancak Suudiler geçmişe kıyasla farklı. Suudiler artık farklı bir şey istiyor. Genç, eğitimli, birbirlerine bağlı bir haldeler ve kendilerini ifade edebiliyorlar. Hepsinden öte, Ocak ayından bu yana Arap ülkelerinde patlak veren ve dünyanın konuştuğu demokrasi, özgürlük, şeffaflık, sorumluluk ve insan haklarını tartışıyorlar. El Cezire gibi uydu kanallarını izliyor, bölgeden gelen haberleri merakla takip ediyor.
REFORM İŞARETİ BİR KANDIRMACA
23 Şubat günü, yurt dışında geçirdiği üç aylık süreçte iki ameliyat geçirdikten sonra ülkesine dönen 87 yaşındaki Kral Abdullah, 36 milyar dolarlık bir sosyal yardım paketi açıkladı. Kamuda maaşların artırılması, işsizlik primleri, konut yardımları, eğitim ve kültür alanındaki reformlar, ağırlıklı olarak genç nüfusu sakinleştirmek ve bir devrim hareketinden uzak tutmak için yapılmış girişimlerdi.
Geçmişte, bu tür yardımlar kraliyet ailesinin cömertliğine alışık nüfus tarafından hoş karşılanırdı. Ancak bugün, ekonominin karşılanmayan ihtiyaçları, çıtayı daha yükseklere koydu. Çok yaşlı ve zayıf olan kral, şikayetlerini internet üzerinden ifade eden Suudilerin hayal kırıklığını anlayamamış olabilir. Suudi Arabistan’daki tüm işaretler, nüfusun politik değişim talep etmek için bugüne dek eşi benzeri görülmemiş bir fırsat yakalamaya meyilli olduğunu gösteriyor.
GENÇLER AYAĞA KALKIYOR
Eğer Suudiler, protesto gösterileri için yapılan çağrılara cevap verir ve geçmişte kalan dilekçe sendromunun ötesine geçmeyi başarabilirlerse, öne çıkan çoğunluk, Suudi Arabistan’ın liberal ve İslami kutuplara çekilmesinden bıkıp usanmış olan özgür düşünceli kişiler olacak. Bu kişiler, politik alanda temsil edilmek ve ekonomik fırsatlar elde etmeyi istiyor. Suudilerin tümünün istediği ise seçilerek göreve gelen bir parlamento.
Tıpkı devrilen diğer Arap rejimleri gibi, Suud Ailesi kaçınılmaz olarak El Kaide tehdidi ve aşiretsel, bölgesel, mezhepsel bölünme tehditleriyle nüfusu korkutmaya çalışacak. Politik değişimi, başlamadan önlemeye çalışacaklar. Suudiler panik yaratanlara inanmayabilir. Onlar genç, bütünlük içinde, bilgili ancak öfkeli bir nesil. Bu nesil, illüzyon ve kontrol amacıyla bireyleri ezen, kamu ve özel sektörün otoriter ailelerine karşı ayağa kalkıyor.