ARAFATTA BATIN
(ARAFAT) (ayn) göz (R) Rahmet Rububiyet
(F) Feyekünü emre uyum (T) Tarik yol
Sırat'ı müstakim.
Arafat'ı duyalım gönül dilinden
Sırlarına bakalım gönül gözünden
Varlığını bilelim özün özünden
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Çünkü Mevlâ Kur'anda öyle zikretti
Kullarına bunları bilmek emretti
Zahirde yapılanlar hep suretti
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Baş harfi (AYN) gözdür bakılır Hakk ile
Cümle hüccac belirir kendi gözünde
Gören sen görülen sen hep birlenir özünde
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
İkinci harf Rububiyetin rahmetidir
Orada rahmet yağar Hakkın adetidir
Senden sana olan rahmeti ezelidir
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Üçüncü harf FE'dir FEYEKÜNÜ bilene
Manâdan zuhur eder uyar KÜN emrine
Rahmet eder bütün zuhur yerlerine
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Sondaki TE Tarik'dir Sırat'ı müstakim
Bunları bilirsen olursun Hakim
Bu yol Haktan Hakka gider bil daim
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafat rumuzumdur aynını bilene
Tenezzül zuhurumdur ayırd edene
Esfel'i Alâ'yı hemen birleyene
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafatta kurarım bir güzel işler
Bütün birleri toplarım Vahidleşirler
Hem söyler hem kabul ederim bilmezler
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Lebbeyk diyerek çıkarım en uca
Genç ihtiyar yaşlı zayıf hemde koca
Onlarla birlikde gelirim bende Hacca
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Beyazlar giyerim Renksiz olduğumdan
Ruh ile Nefsim dost olur rahmed dağımdan
Saki'yim sularım kâsei fağfurdan
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafatım idrâktir kendi kendimi
Görürüm ettiğim cümle nüzülümü
Yaşarım her anda her yerde halimi
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arife gününü seçtim bu hâl için
Asyadan Afrikadan geldim biçim biçim
Sıfatlarıma doğru yaptım bir seçim
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Cebeli Rahmeden yağıyor rahmetim
Bütün çadırlar ordugâhım askerim
Kıyamete kadar bu hali isterim
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Soyundum orda beşeri vasıflarımdan
Feyz alır Sıfatlarım hep Zatımdan
Nüzül ederler her şey için katımdan
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafattan Müzdelifeye gelirim
Meş'aril Haramda zikrimi birlerim
Arifin gönlünde her şeyi birlerim
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafat sembolümdür Ba'del mevt için
Ey suretlerim bir bir önümden geçin
Gösterdiğim Sırat'ı Mustakimi seçin
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Bu hâlleri idrak eden Araf ehlidir
Bunların sırları Kur’anda gizlidir
Bazan tatbikatla bazan söz iledir
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Taşlarım Minada Şeytanı bir güzel
Yazdım senaryoyu ezelden de ezel
Bunlar lâf değildir dinlemem gazel
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arifi Billâh olurum çıkarım bazan
Suret seyrimdir anlayan olur ahsen
Bütün fiillerde vardır nice mahrem
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
Arafat Araf Arif birlenir hemen
Bu İlâhi sofralardan çok çok yemen
Aşk ile idrak ile bunları demen
Arafat nedir Araf nedir Arif ne?
-----------------------------
( 6.10.1982 )
RESULULLAH MEDİNEİ MÜNEVVERE'DE
MEDİNE: (mim) hakikati Muhammedi (dal) dar
yer darüsselam (nün) nuru ilahi kudret nuru.
Medinedir dünyanın incisi
Alemde yoktur onun gibisi
Şehirlerin oldukça eskisi
Sen onu iyi tanıyor musun?
Mim'de Makam-ı Mahmud'u Ahmed
Hem hakikati sırrı Muhammed
Esrarı ilâhiyyeyi vahdet
Sen onu iyi biliyor musun?
Dal darı dünyada Medine'dir
Darüsselam selâmet yeridir
Dertlilere hem deva evidir
Sen onu iyi tanıyor musun?
Nun nuru ilâhidir görene
Kudret nurudur kendini bilene
Nurun alâ nur olur gelene
Sen onu iyi görüyor musun?
Çıktı Mekke'den Resul vahy ile
Yolda türlü türlü haller ile
Vardı Medine'ye gölge ile
Sen onu iyi biliyor musun?
Kübada dediler (bedrü aleyna )
Hoş geldin mihmanı seyyidena
Dinlendi Resul biraz daha
Sen o yeri biliyor musun?
Düştü yüksüğü kuyuya bir an
Acı suyu tatlı oldu o an
Bu sırrı hikmeti yadet ve an
Sen onu iyi biliyor musun?
Çıkıldı yola Medine için
Dediler ey Sultan bizi seçin
Çöktü deve eyledi o seçim
Sen bunu iyi biliyor musun?
Kuruldu mescid kısa zamanda
Oturdu Resulu Ekrem orada
İlâhi esrar aktı burada
Sen onu iyi biliyor musun?
Baştan dönülür idi Kudüs'e
İsterdi Resul Beytül Harem'e
Dua ederdi hep Rabbine
Sen bunu iyi biliyor musun?
Bir gün gittiler kıbleteyn'e
Duruldu salât'u ikindiye
Döndürüldü şetral Mescidel Haram'e
Sen onu iyi biliyor musun?
Mescid yanında eshab-ı Suffa
Onlar oldular hep ehli safa
Alem onlardan öğrendi vefa
Sen onları iyi biliyor musun?
Müşrikler bir gün Uhuda geldi
Vahşi Hamza'nın ciğerini deldi
Halid bir an okçuları yendi
Sen bunları iyi biliyor musun?
Toplandı Müslümanlar bir anda
Bin Melek yardımda idi o anda
Düşmanın gayreti vermedi fayda
Sen bunları iyi biliyor musun?
Adeta düşman kaçıyor gibi
Sanki Resulullah yerinde gibi
Aradan hiç zaman geçmemiş gibi
Sen bu hatırayı yaşıyor musun?
Kureyş yine Resul'e kasdetti
Cümle müşrikler hepsi birleşti
Bu sefer ise tedbir hendekti
Sen bunu iyi biliyor musun?
Resul'un karargâhı tepede
Sanki oradan emir vermede
Tutuluyor sözü her yerde
Sen onu tutabiliyor musun?
Aşağıda Selman-ı Farisi
Yanında Ebubekir Sıddıki
Az ileride Hazreti Ali
Sanki savaşıyor görüyor musun?
Tutunamayıp müşrikler kaçtı
İslâm'a yeni bir sayfa açtı
Bu haller zaten hep olacaktı
Sen bunları sezebiliyor musun?
Resul'u koruyordu gamame
Anısıdır Mescidi gamame
Sende agâh ol hemen bu hale
Bulut orada görüyor musun?
Resul halen eshabıyla sanki
Her an bir asrı saadet gibi
Onları hayal et ve inan ki
Aramızdalar biliyor musun?
İşte Ebubekir bürünmüş beze
Yardımıyla düşman geldi dize
Bunlar nasıl gelebilir söze
Sende bu hale gelebiliyor musun?
İşte Ömer adalet dağıtmada
Sırtında çuval gün ağarmada
Herşeyi yerli yerine koymada
Sen onu düşünebiliyor musun?
İşte bak Osman çifte nurlanmış
Onunla İslâm daha canlanmış
Kâfirler alçaldıkça alçalmış
Sen bunları biliyor musun?
İşte Ali meydanda cenk eder
Düşmanları hemen mağlup eder
Kalmaz İslâmda üzüntü keder
Bu hali görebiliyor musun?
Bilâl'ın can sesi kulaklarda
Hüreyre'nin sırlan torbada
Sevgi Rahmet Ali abada
Bunları yaşayabiliyor musun?
Fatma anam değirmen döndürür
Hasan ile Hüseyin'i büyütür
Arada ziyarete götürür
Onları görebiliyor musun?
Yavaş yavaş günler hep geçiyor
İslâm güçlendikçe güçleniyor
İza cae suresi geliyor
Resul memnun görüyor musun?
Ravzada hergün hareketler var
Cibril'den Kur'an akarda akar
Aşıkların yüreğini yakar
Sen onları duyuyor musun?
Veda Haccına çıktı Peygamber
Yüz yirmi bin Müslüman beraber
Orda geldi ekmeltükümden haber
Eshabı görebiliyor musun?
Nihayet Resul hasta oldu
Ümmetine rahmeti çok boldu
Kur'an'ında sayfaları doldu
Sen o günleri biliyor musun?
Bir gün denildi Essalât Resula
Kılındı namazı hep ferd ile
Acı çöktü bütün gönüllere
Sen o günleri hatırlıyor musun?
Ona mekân oldu yattığı yer
Surettir orda yatan kulak ver
Manâda sırlar vardır ona er
Sen o sırları biliyor musun?
Yanına geldi sevdiği Sıddık
Daha sonrada Ömerul Faruk
Kalmadı arada hiç ayrılık
Onların yattığı yeri biliyor musun?
Nihayet geçti devri seneler
Ravza yenilendi birçok kereler
İnsanlar ziyarete giderler
Sende ziyarete gidiyor musun?
Girilir Babüsselâm'dan içeri
Bir görsem o ilahi mahşeri
Yerlisi misafiri Habeşi
Hep ziyaretteler görüyor musun?
Yürünür sessiz doğru huzura
Mihrap mimber Suffada orada
Huşu ile üç İhlas bir Fatiha
Okuyup çıkanları görüyor musun?
Ey yüce sultan hallerin yaman
Feda olsun varlığın lütfet aman
Senin çün kalbimdir her an yanan
Yanan kalpleri görüyor musun?
Gerçi suretin Medine'dedir
Oranın şerefi sesin iledir
Alemde eşi yok bir beldedir
Sen o beldeyi tanıyor musun?
Paris Londra Berlin Madrid Roma
Nevyork Sanfransisko Şikago
Medine'nin bir puldur yanında
Sen o şehirleri biliyor musun?
Gerçi suretin durur toprakta
Seni ihata etmiş bu babta
Bunlar hep macaz dır hakikatte
Sen o mecazı biliyor musun?
Toprağın sarması muhaldir seni
Ne olursa olsun kabrin eni
Dar gelir yer alamaz sineni
Sen o sineyi biliyor musun?
Bu varlık senin çün yaratıldı
Bütün alemde sende medfundu
Bu öyle bir ilâhi oyundu
O oyunu oynayabiliyor musun?
Mevlâ istedi bir düzen kurmak
Gizli planı dışarı vurmak
Bu cümbüşten olur mu geri kalmak
O cümbüşe girebiliyor musun?
Bu işler belirlendi ezelde
Neler vardır bilsen o güzelde
Bazen şarkı bazen gazelde
Sen o sırları duyabiliyor musun?
-----------------------------
MEKKE
(2.8.1987)
MÜMKÜN MÜ KÂ'BE
Ey yüzü yaşmaklı iştiyaklı güzel
Kendini niçin perdeledin ezel
Aç gönlünü alemde bilsin tezel
Sana aşık olmamak mümkün mü KÂ'BE.
Ademle AL başlar burada tarihin
Gönlüne girdin oradan Arifin
Nerden bakarsan bulunur canibin
Seni bulup görmemek mümkün mü KÂ'BE.
İbrahimle AL eyledin nice dostluk
İsmaile de AL öğrettin güzel kulluk
Nasıl sana çağırdılar oluk oluk
Çağrıyı duyup gitmemek mümkün mü KÂ'BE.
MUHAMMED SAV dahi dolaştı seni
Müşriklerden sıyırdı çevreni
Bu işi sanmaki ola yeni
Sensiz bir dünya mümkün mü KÂ'BE.
Çevrende dolaşır binlerce kişi
Kimi otuz kimi elli yaşı
Hepsininde seninledir işi
Seni görüp dönmemek mümkün mü KÂ'BE.
Kapın aşıklara yoldur ezel
Seni tanıyan güzelden de güzel
Görmek güzel seni gelmeden ecel
Sana gafletle bakmak mümkün mü KÂ'BE.
Dört köşen çıkıyor arşa doğru
Manâlar iniyor ferşe doğru
Zahirden batından duyarsın çağrı
Çağrına uymamak mümkün mü KÂ'BE.
Taşların dizilmiş hep üst üste
Sana aşık olunur ilk görüşte
Öyle sırlar vardır ki bu işte
Seni hemen anlamak mümkün mü KÂ'BE
Örtün siyahtır acep neden
Ayardan kapanırsın gizliden
Perdeni açmassan ne gelir elden
Senin perdende çok güzel KÂ'BE.
Etrafın doksan dokuz direk çevrili
Sanki her yer Cennetten bahçeli
Zemzeminden doya doya içmeli
Seni görüp dirilmemek mümkün mü KÂ'BE.
Yedi minare seni seyr eder
Hayran hayran başların eğer
Sana ne yapılsa mutlak değer
Sana hakkıyle yönelmek mümkün mü KÂ'BE.
Üst katların sanki Cenneti âlâ
Seni duymak âlâdan da âlâ
Sende yaşamak daha da âlâ
Sensiz hayat mümkün mü KÂ'BE.
Etrafında halkalanmış aşıklar
Hacerul Esved de selâm alırlar
Tavaf sonunda huzur bulurlar
Etrafında dönmemek mümkün mü KÂ'BE.
KÂ'BE alemde HAK'kın misali
Makamı İbrahim gerçek musalli
Bilerek değerlendir bu hali
Sana yanmamak mümkün mü Ahh KÂ'BE.
-----------------------------
MEDİNEİ MÜNEVVERE
(16.8.1987)
BEYAZ NE GÜZELDİR
Elinde olmadan geldin dünyaya
Açılıyor yolun hemen ukbaya
Evdekiler başlıyor sayhaya
Geleni saran beyaz ne güzeldir ne güzel.
Zaman olur gelir sünnet çağı
Ev halkı alır şekeri yağı
Kesilir derken çocukluk bağı
Sünnette beyaz ne güzeldir ne güzel.
Bakmışsın gelmiş evlenme işi
Münasibini bulur belki kişi
Gelmiştir yirminin üstüne yaşı
Gelinin giydiği beyaz ne güzeldir ne güzel.
Kar yağar ortalığı tüm kaplar
Soğuktan bazan içilir haplar
Örtünmüş bem beyaz olmuş damlar
Kar yağınca beyaz ne güzeldir ne güzel.
Hayvanlar çıkar davara ota
Akşam olunca yerinde yata
Görevlisi hemen gelir sağmaya
Sütte beyaz ne güzeldir ne güzel.
Gün gelir yanarsın Hac için
Kaynarsın böylece için için
Günlük elbiselerden de geçin
İhramda beyaz ne güzeldir ne güzel.
İhramlılar dolar dört bir taraftan
Almışlar emri çünkü ALLAH'dan
Ayrılmak istemez kimse yardan
Mekkede beyaz ne güzeldir ne güzel.
Tavafa girince uçarcasına
Çağlayanlar gibi coşarcasına
Tüm benliğini aşarcasına
KÂ'BE de beyaz ne güzeldir ne güzel.
Arafata çıkar tüm Hacılar
Cebeli Rahmeye belki varırlar
Günahlarından tüm kurtulurlar
Arafatta beyaz ne güzeldir ne güzel.
Düşülür yola varılır Minaya
Erersin belki sonsuz manaya
Selâm ederek cümle Hüda ya
Minada beyaz ne güzeldir ne güzel.
Medinede Ravzanın içinde
Sevgi coşku heyecan son biçimde.
Rasulullahın önünden geçince
Mutahharada beyaz direkler ne güzeldir ne güzel.
Yanıyor gönlü ateşi aşktan
Ayrılmazki hiç bir zaman dosttan
Bu yaşam ona biçilmiş kaftan
Yanan da beyaz ne güzeldir ne güzel.
Aşıkın şulesi belirir her an
Maşukunu görünce olur hayran
Cümle varlıklarda eder seyran
Aşkta beyaz ne güzeldir ne güzel.
Açılır baharda hep güller
Tutar koparır nadide eller
Medhini söyler o güzel diller
Gülde beyaz ne güzeldir ne güzel.
Lâlede açılır vakti gelince
Yaprak çiçek kemale erince
Gözler şenlenir bahar görünce
Lâlede beyaz ne güzeldir ne güzel.
Yaşayıp giderek hayli zaman
Sevgidir gönlünde coştukça yanan
Bütün varlığı ile Hakta olan
Sakalda beyaz ne güzeldir ne güzel.
Ömrünü Hak ile geçirince
Şarabı Tahuru içirince
Mü'min olanlardan seçilince
Kefende beyaz ne güzeldir ne güzel.
Konsanda toprak içine tez el
Eğer dostunu buldunsa güzel
Kalmaz bu halde ebed ve ezel
Kabirde beyaz ne güzeldir ne güzel.
Kalkınca cümle meyyitler ayağa
Başlarlar mahşere doğru kaymağa
Miktarını imkân yok saymağa
Mahşerde beyaz ne güzeldir ne güzel.
Bir ömür geçirince dost ile
Huzur ile dolup güle güle
Bir kaçta dost edinmişse hele
Nur yüzde beyaz ne güzeldir ne güzel.
-----------------------------
MEKKEİ MUKERREME
( 10.8.1987 )
BİR ZAMANIN OLSUN
Bak kendine ki neyin çok
Bazı şeyler sende yok
Boş sözlere karnım tok
Sevgiyle dolu bir zamanın olsun.
Sinirlenirsin her kese
Büründürürsün yese
Biri sana hep dese
Bağışla dolu bir zamanın olsun.
Ağyardan sakınarak
Gaflete dalmayarak
Enginleri aşarak
Dostla dolu bir zamanın olsun.
Seversin hep güzeli
Sende var bu ezeli
Söyletme bana gazeli
Yarla dolu bir zamanın olsun.
Hep hastasın böyle neden
Neler var ki boşa giden
Elbet bulur hep eden
Sağlıkla dolu bir zamanın olsun.
Gezersin sen gurbette
Ne bulursun harekette
Yalvar hep seherlerde
Sılada bir zamanın olsun.
Gez dolaş bu dünyayı
İdrak için ukbayı
Özleyince sılayı
Gurbette bir zamanın olsun.
Sağlık ile geçim
İyi günleri seçin
Kadrini bilmek için
Hastalıkla bir zamanın olsun.
Bak hele bir kendine
Neler kaptırdın nefsine
Biraz tecrübe etsene
Nefsinle bir zamanın olsun.
Dışardan çek başını
Kendin pişir aşını
Silerek göz yaşını
Kendinle bir zamanın olsun.
Kendini bul Rasulde
Buda vardır usulde
Meyyid olup gasilde
Rasulle dolu bir zamanın olsun.
Hemen çıkıp aradan
Senle kalır yaradan
Pişman olma sonradan
Rabbınla dolu bir zamanın olsun.
-----------------------------
(2.8.1988 )
ADEM DİYE GÖRÜNDÜ
Bilirsinki ALLAH alemleri yarattı
İnsan denen varlığı esfel'e bıraktı
Burası onlar için son duraktı
Fakat geriye dönmek çok uzaktı.
Peygamberler kitaplar gönderdi sonra
Eğer içinde bir miktar sevgi varsa
Hakikatleri anlar dedi nasılsa
Onlara verdiği gerçek akılsa.
(VE NE FAHTÜ) dedi büyük bir sır açarak
Etrafa ilim Nurları saçarak
Adem'i manâya Ruhundan nefy ederek
Alemi İmkânda Adem diye göründü.
Melekler secde etti onda olduğundan
Manâ olarak kendi zuhurundan
Çıkıver artık sertleşmiş kabuğundan
Anla sende Adem diye göründü.
Şeytan anlayamadı bu sırrı mutlak
Çünkü onda yoktu açık bir kulak
Gelmedi ona bundan haberci ulak
Bilki senden Adem diye göründü.
Varlığın onun varlığıdır ezeli
Bu sırrı anlayan olur cezbeli
Dokunduğunda sana Hakkın kudret eli
Bilki senden Adem diye göründü.
İlk kemâlât Ademliktir iyi bil
Boşa geçirdiğin demleri hemen sil
Okusun Kur'an gafletsiz her gün dil
Bilgi senden daha nice nice göründü.
-----------------------------
( 14. 8.1988 )
AN'I DEĞERLENDİR
Her ne işte olursan ol
Sıratı müstakimdir doğru yol
Salikler geçerler hep kol kol
Sende geçtiğin an'ı değerlendir.
İnsan gözünden akar ab'u hayat
İçiyorsun farkındamısın hey hat
İçtiğin diğer şeyler çok bayat
Sende içtiğin an'ı değerlendir.
Cümle olmuş alemde Maşukan
Bizler görmek isteyen Aşıkan
Olabildiğimizde Sadıkan
Sende gördüğün an'ı değerlendir.
Kulakların mühürlü değilse
Başın eğer HAK söze eğilse
Gönlüne iki çift Lâf girdiyse
Sende duyduğun an'ı değerlendir.
Dünyada yaşadığın şüpheli
Yaşayanların kulağı küpeli
Kalmasın hayat içinde şüpheli
Sende yaşadığın an'ı değerlendir.
Bulmuşsan eğer gerçek dostunu
Atmışsan sırtından dünya postunu
Ona yöneltmişsen kasdını
Sende bulduğun an'ı değerlendir.
Yanmayı biliyorsan serapa
Sakın eyleme gafletle hata
İstersen gönlünde Sultan'ı safa
Sende yandığın an'ı değerlendir.
Olursan bir gün olanlar gibi
Biraz derindir gönlünün dibi
Estiğinde hep seherler yeli
Sende aldığın an'ı değerlendir.
Çıkar pazara hemen nefsini
Hiçe sat düşünme ücretini
Göreyim gururla gayretini
Nefsini sattığın an'ı değerlendir.
Eynema Küntüm ve Hüve Meaküm
O senledir bil böyledir hüküm
Gaflete dalmadan iki gözüm
Huzurda olduğun an'ı değerlendir.
Muti KABLE ENTE MUT dedi dost
Bizim için bunda var güzel kast
Son günde gelip soyulmadan post
Ölmeden evvel öldüğün an'ı değerlendir.
-----------------------------
KONYA
( 12.12.1987 )
AŞK
Bakıp halime ibret ile
Dalmışım hayli dibe
Benzemişim bir garibe
Ahh sardı beni deryayı Aşk.
Düşer idim belki nare
Gönlüm olmuş pare pare
Koşup gitsem hemen yane
Ahh kaptı beni Sultanı Aşk.
Ne diller döktü bana
Anlatarak kana kana
Gel diye artık bu yana
Ahh çekti beni sohbeti Aşk.
Gül ile bülbülden haber
Kalır mı gönülde keder
Gelen başı mecnun eder
Ahh yaktı beni ateşi Aşk.
Dosta vardım hayli zaman
Kaynıyor Aşk ile kazan
Bu oyunu böyle yazan
Ahh sardı beni vuslatı Aşk.
Aşka oldum giriftar
Cümle oldu bana yar
Kalmadı gönlümde har
Ahh astı beni sahbayı Aşk.
Kırıp kafesi teni
Dar gelerek yerin eni
Attı enginlere beni
Ahh saldı beni sahraya Aşk.
Arıyordum hep ben onu
Ne olurdu bunun sonu
Olmuştu yaşın dört onu
Ahh buldu beni Canân'ı Aşk.
-----------------------------
(28.2.1969)
İLÂH İ
AHHH AMAN ALLAH
Bana bir hâl oldu bugün
Ey ahbablar sizde duyun
Kalmadı hiç eski huyum
Açıldı gönülde kuyum.
Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH.
Canım ALLAH ALLAH ALLAH.
Anladım Nur bütün soyum
Gönülden geldi Hay suyum
Bildim bende öyle Nurum
Bakarsan fakirde kulum.
Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH.
Canım ALLAH ALLAH ALLAH.
Gezer yürür divane ben
Girerim hep divana ben
Kalma nurdan bigâne sen
Delindi bak kafesi ten.
Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH.
Canım ALLAH ALLAH ALLAH.
Her an bülbül gibi ötem
Hemen uçup Hakka gidem
ALLAH ALLAH deyip dönem
Arşa çıkıp yere inem.
Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH.
Canım ALLAH ALLAH ALLAH.
-----------------------------
(16.5.1962 )
ARAYIŞ
Yirmi iki yıl dünyada avare gezdim
İçimde bin boşluk var bunu evvel sezdim
Ne olduğun bilemedim teaccüb ettim
Bu ne hâldir hey diye seslendim.
İçimdeki boşluğa çok şey attım dolmadı
Adeta her attığımla biraz daha boşaldı
Ne dolmaz boşlukmuş kalbim daraldı
Bu ne boşlukmuş hey diye seslendim.
Doktor hekim senelerce uğraştı
Derdim benimle dillerde dolaştı
Gördüğüm İnsanlar bana bir hoştu
Bu ne derttir hey diye seslendim.
Çok kitap okudum manasını anlamadım
Çok söz dinledim tatmin olmadım
Dağ gibi yiyecek yedim doymadım
Bu ne açlıktır hey diye seslendim.
Pınarların suyun içtim bitirdim
Göz yaşımı içime döktüm indirdim
Ciğerim yanıyor diye her gün inledim
Bu ne yanmaktır hey diye seslendim.
Hazreti Mansur enel HAK demiş
Hazreti Maşuk enel HAK demiş
Hepside bu sırra canlar vermiş
Bu ne sırdır hey diye seslendim.
Ey dünya suallerime cevap ver
Beni bırakıp etme muğber
Eğer kendinden yoksa haber
Bu ne habersizliktir hey diye seslendim.
-----------------------------
(5.9.1980)
AŞIKA LÂZIM OLAN
Aşıka lâzım olan ağlamaktır şamu seher
Gözünde yaş olmayanın gönlünde aşk ne gezer.
Aşıka lâzım olan dinlemektir gönlünü
Gönlünü dinlemeyen nasıl bilir öldüğünü.
Aşıka lâzım olan devamlı zikri tesbih
Zikri tesbih olmayanda ne bulunur fikri tesbih.
Aşıka lâzım olan manâya dalmaktır
Manâya dalmayanın sonu yerde kalmaktır.
Aşıka lâzım olan dostunu iyi seçmektir
İyi dost seçmeyenin ömrü boşa geçmektir.
Aşıka lâzım olan odur ki uyanık ola
Uyanık olmayan gece feyzinden ne bula.
Aşıka lâzım olan bir mürşide kavuşmak
Mürşidi olmayan bilir mi nefsi ile savaşmak.
Sende aşıksan eğer vuslata talipsen eğer
Kimseyi hor görmeden yaratılana ver değer.
Sabah akşam durmayıp menzilleri aşmağa bak
Gönlünde sönmüş olan çerağ'ı ateşi yak.
Sevdiğin her şeyi terkeyle sadece kalsın HAK
Kolaylık verir Mevlâ mutlak ve mutlak.
Necdet bu sözleri sen söylersin söylemek kolay
Elbet bu işler hiç değildir o kadar kolay.
Bak aşıklar geçiyor sıra sıra alay alay
Gönlünde kurdun ise maşukuna bir yüce saray.
Sen ondasın o sende bu ne sırdır ne hayret?
Sende ermek istersen çok gayret et çok gayret.
Mürşidine her zaman uy budur en güzel huy
Taa içerden derinden Rabbinin hitabını duy.